17 Mart Pazar günü Gündoğdu Meydanı’nda kutlanan Newroz bir önceki seneye göre katılımın gözle görülür biçimde arttığı, canlı bir Newroz oldu.
Köz’ün arkasında duran komünistler olarak Gündoğdu Meydanı’ndaki kutlamaya katılmak için önceden Cumhuriyet Meydanı’nda toplandık. Burada KESK İzmir Şubeler Platformu ve DİSK’li işçilerin yanı sıra Mücadele Birliği, TÖP ve YDG de toplandı. Tertip komitesi tarafından doğrudan alana çağrı yapılmış olmasına rağmen burada toplananlar fiilî olarak bir yürüyüş kolu oluşturdular. Köz “DİSK’li işçiler” pankartı arkasında yürüyen ve DİSK’li işçilerden ziyade ağırlıklı olarak İzmir’in emekçi mahallelerinden gelen yurtsever gençlerin rağbet ettiği kortejin ardından yürüyüşe geçti. YDG ve Mücadele Birliği de Köz kortejinden sonra yürüyüşe geçen yapılar oldu. “Kahrolsun Ezen Ulus Şovenizmi! Demokrasi Devrimle Gelecek!” şiarını taşıyan pankartımızı açtığımız yürüyüşte şu sloganları attık:
“12 Eylülcü Partilere; Oy Yok! Müteahhit Partilerine; Oy Yok! Kürtlerin Düşmanlarına; Oy Yok! Alevilerin Düşmanlarına; Oy Yok! İşçi Düşmanlarına; Oy Yok! Göçmen Düşmanlarına; Oy Yok!”, “Kürtlerin Esareti İşçilerin Esaretidir!”, “Bijî Serhildan, Azadiya Kurdistan!”, “Kürtler’e Özgürlük! Kurdara Azadî!”, “Asıl Düşman Kendi Yurdunda!”, “Ne AKP, Ne CHP; Kurtuluş Birlikte Mücadelede!”, “Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük!”, “İçeride Dışarıda Hücreleri Parçala!”
Sloganlarımız önümüzde yer alan ve arkasında yürüyecek bir pankart bulamadıkları için DİSK’li işçiler pankartı arkasında toplanarak yürüyen Kürt gençlerinin dikkatini ve ilgisini çekti. Pek çok sloganı birlikte attık.
Alana giriş yapıldığında ise meydanı gören bir noktada hem yürüyüşte açtığımız pankartı hem de “Burjuva Partilere Oy Yok! Oylar Akın Birdal ve Türkan Aslan’a!” pankartını açtık. Yine gerek ilk toplanma noktasında, gerekse meydanda ön kapağında “Yerel Seçimlerde 12 Eylülcülere Mahkûm Değiliz!”, arka kapağında ise “Kürtler’e Özgürlük, Orta Doğu’ya Barış!” şiarlarını taşıyan özel sayımızdan yaklaşık bin adet dağıttık.
Kutlama için belirlenen saatte alanda boşluklar göze çarparken ilerleyen saatlerde meydan doldu. Konuşmaların bittiği ve müziğin devam ettiği saatlerde dahi alana girmeye çalışan kayda değer sayıda insan oldu. Dolayısı ile İzmir’de Newroz son yıllardaki en yoğun, aynı zamanda canlı ve istekli katılıma sahne oldu.
Alanda Saldırı ve Gerilim
Meydanda bulunduğumuz noktadan ilk başta ne olduğu ve tarafları anlaşılamayan bir gerilim yaşandı. Fiziki bir saldırı, bir arbedeye dönüşse de ve taraflarının alanda bulunan farklı kesimler olduğunu tahmin etsek de meydandaki geniş kesimler yaşanan gerilimin sebebini ancak miting sonrasında öğrenebildiler.
Alanda ala rengîn, Qazi Muhammed ve sonradan Remzi Nafi olduğunu öğrendiğimiz kişinin portrelerini taşıyan Kurden Nasyonalist adını taşıyan grup tüm meydanı turlayarak Kürt gençlerini aynı alanda bulunan, Newroz’u benimseyip gelen başka grup ve akımlara karşı kışkırttılar. Bizim bulunduğumuz noktadan bu hareketlilik gözlemlenebilir durumda olmasına rağmen hedeflenenin ne olduğu sonradan açığa çıktı. Nitekim söz konusu grup harekete geçirdikleri kesimleri öncelikle alanda LGBTİ+ bireylere, onların kendi kimlikleri ve bayrakları ile bulundukları TÖP gibi kortejlere, sonra da “Türk solu” diye hedef gösterdikleri sol-sosyalist akımlara karşı kışkırttılar. Bu kışkırtma fiili saldırıya dönüştü ve alandaki elektriklenme neredeyse miting boyunca sürdü. Dolayısı ile alanda uzun süre kürsüden yapılan konuşmaların, kürsüden yapılan vurguların değil bu elektriklenmenin yarattığı hava hâkim oldu.
Bu kışkırtmanın, Kürdistan’ın düşmanlarına değil alanda yanı başında bulunan kesimlere yönelik bu düşmanca ajitasyonun kendi çapında etkili olmasının sebebi yıllara yayılan siyasetsizlik ve örgütsüzlüktür. DEM Parti ve öncellerinin tabanının en dinamik kesimlerini oluşturan, varoşlardan, emekçi semtlerinden Newroz alanlarına akan gençler yıllardır eylemsiz, siyasetsiz, örgütsüzlüğü ve apolitikliği pekiştiren bir hatta mahkum edilmiştir. Yıllarca alana aktığında dizginlenemez biçimde ilk fırsatta devlet güçlerinin, alanı kuşatan polislerin karşısına dikilenler böyle bir atmosferde bayağı bir ajitasyonla alanda bulunan başka ezilenlerin karşısına dikilmiştir. Bu durum bu ajitasyona maruz kalanların kabahatinden çok, başka bir politik söylemle bu kesimlerin önlerine görev ve hedefler koymayanların suçudur. Bu tablo “Ala rengîn”i, Kürdistan’ın bağımsızlık ve özgürlük taleplerini bunları asla taşıyamayacakların ellerine ve vicdanına bırakan, terk eden her kesimin suçudur. Ellerindeki Ala Rengîn’i kendine kalkan yapan, Qazi Muhammed’in resminin Kürtler üzerindeki itibarını da suistimal eden ama aslında sadece Kürdistan’ın özgürlük mücadelesinde hiçbir yer tutmayan Nazi işbirlikçisi Remzi Nafi ve onun vizyonu ile hatırlanmayı hak eden, Kürdistan’ın özgürleşmesi konusunda herhangi bir politik pratik faaliyeti olmayıp Newroz alanında siyaset yasakçısı ve kışkırtıcı bir hüviyetle gelen grup istediğini alanda belli ölçüde almıştır. Ancak teşhir olmaktan ve niyetlerinin açığa çıkmasından kurtulamamıştır.
Kürsü Etkisiz Kaldı
Newroz programı kapsamında saygı duruşunun ardından DEM Parti İl Eşbaşkanları Vezan Karabulut ve Mehmet Kuruş halkı selamlarken, Barış Anneleri de katılanların Newroz’unu kutladı. DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, HDK Eşsözcücü Cengiz Çiçek, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın ve yerel seçimde İzmir Büyükşehir için yarışan DEM Parti adayları Akın Birdal ve Türkan Aslan konuşmalar yaptılar.
Akın Birdal konuşmasında; “Bugün, yarın ve 21 Mart’ta yanan Newroz ateşi yolumuzu aydınlatıyor. Newroz ateşi isyandır, direniştir, adalet, barış, özgürlüktür. DEM Parti şimdi halklarımıza bir fırsat ve seçenek sunuyor. Eşit, özgür, katılımcı ve demokratik bir İzmir şimdi sizin elinizde. İzmir’i barışın, özgürlüğün, adaletin, kardeşliğin kenti yapmaya var mısınız?” dedi. Mitingden birkaç gün önce Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’nın yaptığı Kürt sonunun çözümü için İmralı ve Ankara’yı işaret eden açıklamaya da atıfla Akın Birdal, “Yolumuz üçüncü yol. Yolumuz halklarımızın, barış, eşitlik, özgürlük, emek, yoludur” ifadelerini kullandı.
Diğer büyükşehir eş başkan adayı Türkan Aslan ise konuşmasında şu görüşleri ifade etti: “DEM Parti olarak tüm İzmirliler’i, rejimin eril, sömürgeci, hiyerarşik, vesayetçi, ayrımcı ve milliyetçi politikalarına karşı eşitlik ve özgürlük bayrağının yükseleceği İzmir’i birlikte yaratmaya ve yönetmeye davet ediyoruz.”
İzmir vekili İbrahim Akın ise konuşmasında şunları dile getirdi: “Yüzyıllardır nasıl Demirci Kawa’lar varsa bu ülkede Dehaklar da var. Dehaklar şu anda Kürtlerin kimliği, Alevilerin inancıyla emekçilerin hakkını vermemesiyle, tecrit ve kayyım politikasıyla bu ülkeyi tek adam rejimi ile yönetmek istiyor. Bunlara 31 Mart’ta cevap vermeye var mısınız? Kayyum rejimini 31 Mart’ta bitireceğiz. Bu seçimler bizim için çok kıymetli. Biz yaşadığımız her olayın tek adam rejimiyle ilgisi olduğunu biliyoruz. İzmir’de Hamza Dağ her yerde kendi ismiyle propaganda yapıyor. AKP logosu kullanamıyor. Biliyor ki AKP’nin İzmir’de hiçbir şeyi kalmamış. Buradan ona sesleniyoruz; AKP logosunu kullanmıyorsan, bırak bu işi.”
İstanbul vekili Cengiz Çiçek ise esas olarak İmralı’daki tecridi merkeze koyan bir konuşma yaptı ve Abdullah Öcalan’ın 2013 Newrozu’nda Diyarbakır’da okunan mesajını kürsüden okudu.
DBP Eş Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar ise konuşmasında şunları dile getirdi:
“Bugünün Newroz’u 31 Mart’ta cevaptır. Önümüzde yerel seçimler var. Bütün siyasi partilerin gündeminde DEM Parti var. Haklılar; Türkiye’de iktidarı da muhalefeti de belirleyen güç DEM Parti’dir. DEM’le ilgili kurulan bütün sözlere söyleyeceğimiz tek bir şey var; DEM tüm sorunlara derman olmaya geliyor. Bütün siyasetleri matematikteki çıkarma işlemi gibi. Kadınları, gençleri, halkları ve inançları siyasetten çıkarmak istiyorlar ve çıkarıyorlar. Bizim demokratik siyasetimiz, herkesi sahiplenen siyasetimiz en büyük korkuları olmuş. 31 Mart’ta bu çürümüş siyasete en büyük cevabı vereceğiz.”
Konuşmalar sırasında ve öncesinde alanda en çok “Kadın, yaşam, özgürlük!”, “Biji berxwedana zindana!”, “Bijî Serok Apo!” sloganları atıldı. Bununla birlikte alandaki kitlenin kürsüde yapılan konuşmalara ilgisi zayıftı. 2015 ve öncesinde kürsüden yapılan konuşmaları pür dikkat dinleyen aynı kitle için şimdi kürsüden söylenenler sadece ajitatif birtakım vurgular yapıldığında kulak kabartılan birer detaya dönüşmüştü. Bunun kürsüde ifade edilen görüşlerin Kürtler’in gerçek taleplerine ve ihtiyaçlarına cevap veremeyen, onların ilgisini çekmeyen bir politik hatla da bir bağı olduğu kıyaslama yapabilenler açısından açıktır. Buna rağmen, esas olarak güçlü, geniş kesimleri harekete geçiren ve onları içine katan bir seçim çalışması sürmemiş olsa bile İzmir’de DEM Parti’nin bir biçimde adayının olması, seçimlere kendi kimliği ile giriyor olması alanda gözle görülür bir hareketlenme ve canlılık yaratmıştı. Bu canlılık, diğer olumsuzluklara rağmen mitingin sonuna kadar devam etti.
Kimi akımların özenle uzak durduğu, kimi akımların da kendi güçlerini yansıtmayacak biçimde ancak sembolik bir katılım sergilediği eyleme pek çok sol-sosyalist akım kendi bayrakları ile katılırken, bir kortej oluşturup pankartı ile alanda bulunan, alana yürüyüşle gelen akımların sayısı ise azalmıştı.
Köz’ün arkasında duran komünistler olarak bu alanda devrimci görüşleri dışımızdaki geniş kesimlerle buluşturma gayretimizi mümkün olan en fazla sayıda araçla sürdürdük. Kürtler özgürleşmeden başta işçiler olmak üzere ezilenlerin özgürleşemeyeceğini her alanda ifade etmeye devam edeceğiz.
Kürtler’in Esareti İşçilerin Esaretidir!
İzmir’den Komünistler