Temmuz ayının ilk haftasında İzmir’de Deri Tekstil Kundura İşçileri Derneği’nin düzenlediği dayanışma yemeğine katıldık. Yemeğe aralarında HDP, Konak Forumu, Özgür Yaşam Derneği, ESP ile çeşitli mülteci derneklerinden temsilciler ve Suriyelilerin de olduğu 25 kişi katıldı. Dostça bir havada geçen etkinlikte açılış konuşmasını yapan Deri Tekstil Kundura İşçileri Derneği’nden bir arkadaş, zor bir dönemden geçtiğimizi, solun güçlü olmasına rağmen sol içindeki yönelimlerden ötürü genellikle bu gücü kullanmamayı yeğlediğini belirtti, sokaklara ve alanlara çıkmakta eksik kalındığını, iktidarın da bu durumu kendi lehine kullandığını ifade etti.

Daha sonra söz alan KöZ’den bir yoldaş geçtiğimiz dönemde korona virüsünün hem dünya burjuvazisine hem de Erdoğan’a can simidi olduğunu, devletlerin koronayı bahane ederek zor aygıtı olma işlevlerini reformist solun da yardımıyla daha kolay sürdürebildiklerini ifade etti. Türkiye’de 1 Mayıs ve Newroz etkinliklerinin iptal edilmesinin reformist solun bilinçli bir basiretsizliği olduğunu ifade eden yoldaş, reformistlerin gönüllü olarak kitlelerini balkonlara ve evlere hapsetmesi ile zayıf konumdaki Erdoğan’ın elinin güçlendirildiğini, riskli işlerde çalışanları çalıştırmaya/onlara güvence sağlamamaya devam eden devlet aygıtının solun genelinin yansıttığı bu tutum sayesinde zor gücünü daha pervasızca uygulayabildiğini; bu durumun HDP’nin Adalet Yürüyüşü’nün, avukatların Ankara yürüyüşünün ve birtakım başka etkinliklerin rahatlıkla engellenmesi sonuçlarına yol açtığını dile getirdi. KöZ’ün bu süreçte, takınılan söz konusu teslimiyetçi tutumları eleştirerek akıntıya karşı gittiğini, sınırlı gücü ile yapılanların yanlış olduğunun propagandasını yapıp konunun devrimci önderlik sorunu ile bağlantısını açıklayarak bu fikirlerini eylemlilikleri ile gösterdiğini belirtti.

Söz alan ESP’li bir arkadaş, solun geneline yönelik eleştirilere hak verdiğini belirterek, daha fazla sokağa çıkmak gerektiğini dile getirdi. Deri ve Kundura İşçileri Derneği’nden bir başka yoldaş, işçilerin korona süreci ile patronların keyfine bırakıldığını; hakedişlerin ortada gerekçe olmaksızın korona bahane edilerek düşürüldüğünü, bu durumun Türkiyeli Suriyeli dinlemediğini, dünyadaki tüm işçilerin vatanının ortak olduğunu, mücadelelerinin de ortak olması gerektiğini belirtti. Söz alan bir belediye işçisi yoldaş, DİSK’in tepesinde bulunanların sarı sendikacılıktan ödün vermediğini, kendilerine tahsis ettikleri abartılı maaşları ve nasıl neredeyse hiçbir işçi talebini dikkate almadıklarını örneklendirerek anlattı.

Bornova Forumu’ndan yemeğe katılan arkadaşlar geçmişteki direnişleri ve Gezi isyanından bu yana İzmir’de yapılanları dile getirerek, ortak ve yeni bir birlikteliğin önünü açacak şekilde hareket edilmesi gerektiğini dile getirdiler; korona sürecinin yoksulları ve emekçileri vurduğunu, oysa devletin bu konuda sağlaması gereken imtiyaz ve ayrıcalıkları hep olduğu gibi üst sınıflara ve siyasi yandaşlara kanalize ettiğini anlattılar. Söz alan bir başka HDP’li ise eylemsiz ve sessiz kalındıkça kayyımların, vekil tutuklamalarının, hendek saldırılarının meydana gelebildiğini belirtti, örgütlü eylemli bir mücadeleden başka yol olmadığını belirtti.

Bir işçi arkadaş ise Basmane’deki durumu anlatarak, mültecilerin ve yoksulların burada 3TL’ye yemek yediklerini, 3TL’ye yedikleri şeyin ne olduğunu sormadıklarını, soramadıklarını belirtti. Devletin korona masallarının Basmane’deki yoksullar için geçerli olmadığını anlattı. Etkinlikte söz alan bir Suriyeli, Türkiye’deki insanların kendilerini nasıl ötekileştirdiğini örneklendirdi, solcuların da sağcıların da mültecileri anlamadıklarını, mültecilerin günü gününe yaşamak zorunda olduğunu, sırf bu nedenle (günlük yevmiye kazanamayacakları için) aylık işlere girmeye bile cesaret edemediklerini, toplumun en kirli en kötü işlerinin olabilecek en düşük ücretlerle kendilerine yaptırıldığını ifade etti. Siyasetle ilgilenmek istemediklerini ama ekmek bulamamalarının siyasi bir sorun olduğunu, bu sorunla gerçekten ilgilenen aktivist/eylemci saysının çok az olduğunu vurguladı.

Olumlu bir havada geçen etkinlik, İzmir’de az rastlanan bir fikir alışverişine sahne oldu, katılımcılar buna benzer buluşmaların yinelenmesi konusunda hemfikir kalarak etkinliği sonlandırdılar.

İzmir’den Bir KöZ Okuru