İbrahim Kaypakkaya 27 Mayıs Cumartesi günü SMF’de gerçekleştirilen bir etkinlikle anıldı. SMF ve Partizan tarafından örgütlenen etkinlik saygı duruşu ile başladı. Kaypakkaya’nın son günlerine dair okunan metin tüm dinleyicileri etkiledi. Ardından SMF ve Partizan temsilcileri birer konuşma gerçekleştirdiler.
SMF adına yapılan konuşmada İzmir’de son birkaç senedir ilk defa bir İbrahim Kaypakkaya anması yapıldığı ve bunun yapılmamasının bir eksiklik, bu sene gerçekleştiriliyor olmasının da bir olumluluk olduğu ifade edildi. Kaypakkaya’nın hangi koşullarda kimden ayrıştığı hatırlatıldı. Kaypakkaya’nın elli yıl önce ortaya koyduğu programın bütünüyle bugünkü koşullarda geçerli olmadığı, güncel koşullar ışığında yeniden ele alınmasına ihtiyaç duyulduğu ve SMF’nin bu ihtiyaca dönük bir yönelimin ifadesi olduğu vurgulandı.
Partizan adına yapılan konuşmada ise SMF temsilcisinin ortaya koyduğu güncelleme ihtiyacına katılmadıkları ancak bu zeminlerde bunun tartışılmasını önemli gördükleri ifade edildi. Partizan temsilcisi genel olarak yapılan tespitlerin ve tahlillerin hayat ve emekçilerle buluşmadığı, temel eksikliğin bu olduğu ifade edildi.
Serbest kürsü kısmında da BMG adına etkinliği selamlayan bir konuşma gerçekleştirildi. Köz’ün arkasında duran komünistler olarak biz de söz alarak şu görüşleri ifade ettik:
“Kaypakkaya geleneğine sahip çıkma iddiasında bulunan ve bu etkinliği örgütleyen kurumlar dünden bugüne nerede eksik kalındığı ve Kaypakkaya’nın programatik görüşlerinin nasıl güncellenmesi, yahut neyin değiştirilmesi gerektiği üzerine görüşler ifade ettiler. Biz neyin değiştirilmemesi ve değişmemesi gerektiğine değinmek istiyoruz. Bugün bu etkinlik Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turundan bir gün önce gerçekleştiriliyor. Solun ezici çoğunluğu emekçilerin üzerine parlamentarist bir takım yanılsamalar boca ediyorken bugün Kaypakkaya’yı anmanın ayrı bir anlamı var. ’71 kopuşunun önderlerinin isimleri ve resimleri ile burjuva muhalefetin adayına oy istenilmekten utanılmayan bir dönemden geçiyoruz. Lenin, Devlet ve Devrim’de devrimcilerin yaşamları boyunca egemenlerin kıyıcılıkları ile karşılaştıklarını, öldükten sonra da görüşlerinin iğdiş edilerek zararsız bir ikonaya dönüştürülmeye çalışıldığını ifade ediyor. 71 kopuşunun militan önderlerinin başına getirilmek istenen budur. Henüz kimsenin Kaypakkaya’nın resmi ve ismi ile burjuvaziye oy istemeye yeltenememesi ise tesadüf değildir. Çünkü o bu düzenin ideolojik temellerine dönük bir taarruz başlatarak ’71 kopuşunun en ileri halkası oldu. 71-72 kopuşunun önderleri o gün kendisi yasadışı fikri legalist TKP’den, reformist TİP’ten, şafak revizyonizminden, onları düzene bağlamak isteyen akıl hocalarından kopmayı başardılar. Bugün sadece bir tane değil onlarca TİP var ve Kaypakkaya’da en ileri noktasına varan bu kopuş bugün her zamankinden daha gerekli. O yüzden Kaypakkaya’lar gibi bu kopuşu örgütlemek, emekçileri ezilenleri düzene bağlayan her türlü reformist, parlamentarist akımla hesaplaşmak bugün son derece acil ve güncel bir görev. Bu görevi hep birlikte üstlenmeliyiz.”
Etkinliği dinleyenler de söz alarak görüş ifade ettiler. Görüş alanlar arasında bir Kaypakkaya anmasında Kaypakkaya’nın programatik görüşlerini güncelleme ihtiyacının öne çıkmasını yanlış bulduğunu ifade edenler oldu. Ayrıca Maoist bir temelde siyaset yapan akımların birlik sorunu da söz alan konuşmacıların gündemindeydi.
Küçük bir salonda olmasına rağmen salona sığmayan anlamlı bir kitle ile gerçekleştirilen etkinlik güncel siyasal sorunlara yanıt ve adres gösteren bir mahiyetten çok Kaypakkaya geleneğinin sürdürücülerinin daha içe dönük tartışmalarına sahne oldu. Ancak etkinlik alanlarda resmi taşınması dahi egemenler açısından sorun yaratan Kaypakkaya’nın esas olarak sokakta anılması gerektiği yönünde anlamlı bir takım vurguları da izleyenlere taşıdı.
Kaypakkaya Devrimci Örgütte ve Devrimde Isrardır!
İzmir’den Komünistler