Köz’ün arkasında duran komünistler olarak İzmir’de 29 Mayıs tarihinde “Komünistlerin Parti Birliği İhtiyacı Kimin İçin, Ne Kadar Yakıcı?” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Söyleşide sunumu yapan yoldaş şu görüşleri ifade etti:

“Bir gazete olarak Köz, yirmi altıncı yılını geride bırakıyor. Bununla birlikte Köz deyince asıl olarak bir gazeteyi değil bir politik kimliği kast ediyoruz. Köz gazetesi de, örgütsel farklılıklarına karşın, politik faaliyetlerinde bu ortak kimliği kullanan komünistlerin yayını. Bir dergi değil gazete, genel olarak komünist görüşleri savunan şu ya da bu örgütün yasal yayın organı da değil. Iskra’dan ilham alan Köz komünistlerin parti birliği yolunda kullanılacak bir gazete olduğu için söz konusu yirmi altı yılı yayıncılık faaliyeti açısından değil, komünist partinin kuruluş kongresinin örgütlenme mücadelesi bakımından değerlendirmek gerekli.

Bu yirmi altı yılı değerlendirirken bizim açımızdan önemli olan birinci nokta, başlangıçta parmak bastığımız devrimci önderlik sorununun ortadan kalkıp kalkmadığı sorusudur. Sorulması gereken ikinci soru ise amacımıza ulaşma yolunda verdiğimiz mücadelenin siyasal sonuçlarının neler olduğudur.

Türkiye’de ve dünyada, devrimci önderlik boşluğu yirmi altı yıllık değil geride bıraktığımız asra damga vuran bir sorun. Komünistlerin parti birliğine duyulan ihtiyaç ne dünyada ne de Türkiye’de ortadan kalktı. Tersine bugün bu sorun daha yakıcı bir şekilde hissediliyor. Devrimci parti sorunu önceki döneme kıyasla çok daha yakıcı bir ihtiyaç. “Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin!” çağrısını bugün daha yüksek sesle yükseltilmek gerekir. Programatik kafa karışıklıkları arayışları da arttırıyor. Uluslararası düzlemdeki eski platformlar çatırdarken yeni uluslararası birlikler kurma girişimleri artıyor. Uluslararası sol akımların tablosu sadeleşmiyor, yanlış bir zeminde karmaşıklaşıyor.

Köz’ün arkasında duran örgütlü komünist güçler, bu yirmi altı yıllık süre zarfında uluslararası düzlemde olmasa da ulusal düzlemde bir odak olmayı başardı. Bugün artık, Türkiye’de Köz’den ve onun çağrısından bahsetmeden, bu çağrıya dair bir tutum almadan, değerlendirme yapmadan komünist bir parti kurmaktan, hele hele bu partiyi Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresini referans alarak kurmaktan söz etmek mümkün değil. Komünistlerin birliği ihtiyacını dile getiren bir akımın ya Köz’ün çağrısına icabet etmesi ya da Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresiyle hesaplaşması, bu çizginin nasıl ve ne şekilde aşıldığını anlatması gerekir. Ayrıca bu yirmi altı yılda politik mücadeleden bir an bile kopmadığımız için, önceliklerimiz bakımından birinci sırada yer almasa da, devrimci bir programın, mücadele çizgisinin tarif edilmesi bakımından önem taşıyan bir dizi noktada ayrım çizgileri de çektik.

Bununla birlikte Köz’ün önüne devrimci bir partiyi yaratma görevi koyduğu, komünist parti ihtiyacı çeken güçlere bir birlik çağrısı yükselttiği, Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresini bir referans olarak kabul ettiği genel olarak bilinse de bu çağrının tam olarak ne anlama geldiği, muhataplarının kimler olduğunu yeterince bilinmemektedir, anlaşılmamaktadır. Bu da elbette Köz’ün arkasındaki komünistlerin eksikliğidir.

Köz kimliğiyle yürütülen politik mücadele referanslarımızda, devrimci örgütte ısrar ederek bir odak olmayı başardık. Bundan sonra bu mücadelenin gerisine düşmeden, bu mücadelenin ürettiği sorunlara başta Köz olmak üzere tüm yayınlarımızda yanıt vererek yirmi altı yıllık mücadelemizi ileriye taşıyacağız. Odak olmakla yetinmeyeceğiz, “Bütün Ülkelerin Komünistleri  Birleşin!” çağrısını daha güçlü yükselteceğiz. Kendi muhataplarımızı yaratacak, birlikte komünist partinin kuruluş kongresini örgütleyeceğiz.”

Sunumun ardından soru ve görüşler alındı. Bu bölümde söyleşiye katılanların bir kısmı TKP’nin 1980 öncesindeki örgütlenmesi ve faaliyetleri ile geçmişte kurdukları bağlar üzerinden deneyimlerini aktardılar. Sonrasında yaşanan tasfiye süreçleri ele alındı. Tasfiyecilik ve bunun aslında yerel olmadığı, Komünist Enternasyonal’in tasfiye edildiği dünya çapındaki bir iklimin sonucu olduğu ve bunun da bugün de yakından hissettiğimiz sonuçları olduğu vurgulandı.

Söyleşide de vurgusunu yaptığımız üzere, komünistlerin part birliği ihtiyacı bir bakıma kaçınılmazlığını ve yakıcılığını arttıryorken, bu kaygıyı taşıyanlarla komünistlerin parti birliğinden ne anladığımızı, bu yolda nasıl yürünülmesi gerektiğini izah ettiğimiz türden faaliyetlerimizi arttıracağız.

Yaşasın Komünistlerin Birliği!

İzmir’den Komünistler