22 Eylül 2024’te İzmir’de ‘Emperyalist Paylaşım Kavgası Kızışırken Türkiye’de Rejim Krizinin Durumu’ konulu bir söyleşi düzenledik. Söyleşide sunum yapan yoldaş yaklaşan ABD seçimleri ışığında ABD emperyalizminin güncel durumunu özetleyerek söze başladı. Trump ile Harris arasındaki mücadelenin uzun zamandır görülmemiş bir biçimde sermaye sınıfı içindeki zıtlıkları da gözler önüne serdiğini belirten yoldaş, iki adayın dış politika konusundaki farklılıklarına dikkat çekti. Yaklaşan seçimde Harris’in müesses nizamı temsil etme iradesini temsil ettiğini, Trump’ın ise ABD’de yoksullaşmakta olan ayrıcalıklı işçilerin oylarını hedeflediğini söyleyen yoldaş, seçimlerin Filistin’de ve Ukrayna’da çatışan tarafların taktiklerini de etkilediğini vurguladı. Türkiye’de ise, sanılanın aksine Harris’in seçilmesinin Erdoğan’ın daha yeğleyeceği seçenek olacağını ifade eden yoldaş, bunda onun MHP’den kurtulmak istemesinin etken olduğunu, Trump’ın seçilmesi durumunda Erdoğan’ın MHP’yi dizginlemekte daha da zorlanacağını belirtti.

Türkiye’deki Amerikancı kemer sıkma politikalarına da değinen yoldaş, Mehmet Şimşek’e sipariş edilen ve geçmişteki Kemal Derviş politikalarına benzeyen ekonomi politikasının Erdoğan’ı yıllardır destekleyen asgari ücretli ve asgari ücret altında ücretle çalışan kesimin geçinmesini zorlaştırdığını, yıllardır güç kaybetmekte olan Erdoğan’ın bu basınca dayanabilmesinin zor olduğunu, Şimşek’in politikasının Erdoğan’ın öncelikleri açısından sürdürülebilir olamayacağını, Şimşek’in politikalarının hedeflenen sıcak para akımını sağlamadığını vurguladı.

Son zamanlarda Avrupa’da yapılan seçim sonuçları hakkında kazanan adaya göre solda ‘sağ/sol yükseliyor’ analizleri yapıldığına dikkat çeken yoldaş, Fransa’da güçlenen sağ ve iktidarı alan sol, İngiltere’de İşçi Partisi’nin kazanması veya Hollanda/İtalya’da sağcıların kazanmasının sol ya da sağ yükseliş anlamına gelmediğini, bu seçimlerin hepsinde ayrıcalıklarını yitirmekte olan imtiyazlı işçi sınıfının kayıplarını engellemek adına parlamenter bir çözüm arayışının öne çıktığını belirtti. Bu arayışın finans kapitalin sürmekte olan borç krizi nedeniyle sonuçsuz kalmaya yazgılı olduğunu ifade eden yoldaş; solun yükselişte olup olmadığını anlamak için kitlelerin sokakta olup olmadığına bakmak gerektiğini, bu bağlamda ABD ve Avrupa’da yükselen Filistin’le dayanışma eylemlerinin nispî de olsa bir sol yükselişe işaret ettiğini dile getirdi.

Erdoğan’ın normalleşme adımlarının onun MHP’den kurtulmasını sağlamayacağını belirten yoldaş, bu sürecin geçmişteki çözüm masası süreciyle benzerlik taşıdığını, orada da solun birilerinin peşine takılıp sonuçta figüran olmaktan öteye geçemediğini, şimdi de bu başarısızlığa yazgılı sürece herhangi bir şekilde destek vermenin solu muahlefet rolünü güçlendirmekte olan CHP’nin aygıtlarından birine dönüştürebileceğini belirtti. Sürmekte olan normalleşme müsameresinin çöküşüne hazırlıklı olmak gerektiğini belirten yoldaş, bu hazırlığı ancak ülkede bir devrim gerektiğini bilen ve bu uğurda mücadele verecek bir parti için emek verenlerin yapabileceğine dikkat çekti.

Söz ve Eylem, Dostluk ve Kültür Derneği, Kürdistan Yurtseverler Partisi, Kürdistan Sosyalist Partisi, HDP, HDK ve Ked-Der’den dostlarımızın katıldığı söyleşide sunumun ardından söz alan Söz ve Eylem’den bir arkadaş, sunum yapan yoldaşın ayrıcalıklı sınıflar tanımı ile ne kast ettiğini sordu; yoldaş burada proleteryanın imtiyazlı kesimlerini kast ettiğini belirtti. Bir başka arkadaş Türkiye’nin ‘yurtta sulh cihanda sulh’ politikasının rejim kriziyle ilişkisini irdeledi ve rejim krizinin yapay sulh politikalarına son vermesinin mukadder olduğunu ifade etti. Söz alan bir başka arkadaş anayasayı değiştirmek isteyen AKP’nin bunu yapamayacağının çok açık olduğunu, solcuların geçmişte yaptıkları hataya tekrar düşüp bu sürece destek vermemeleri gerektiğini; diğer yandan kurucu anayasa için mücadele vermenin önemli olduğunu dile getirdi. Bir yoldaş söz alarak Filistin’deki durumun Kürdistan’daki duruma benzerliğine ve solun Kürdistan’ı görmezden gelip Filistin’de yapay cengaverliğe kalkışmasının trajikliğine dikkat çekti. Genel olarak verimli ve geniş katılımlı bir söyleşi idi; Köz’ün arkasında duran komünistler olarak bu söyleşide yakaladığımız canlılık ve ilgiyi sonraki etkinliklerimizde de sürdürüp büyütmeye kararlıyız.

Komünist Bir Dünya Kuracağız!

İzmir’den Komünistler