13 Mart 2022’de İzmir’de dokuz örgütün (BDSP, BİK, DKDER, EHP, ESP, Kaldıraç, Köz, Söz ve Eylem, TÖP) birlikte düzenlediği ‘Siyasal Gelişmeler, Sosyalist Politika ve İşçi Hareketi’ odaklı bir panel gerçekleştirildi. 100-120 kişinin katıldığı panelde verimli olarak nitelenebilecek tartışmalar gerçekleşti. Etkinlikte ilk söz alan BDSP’li konuşmacı örgütler arasında oluşturulmuş eylem birliğini desteklediklerini belirterek BDSP’nin son dönemde daha fazla fabrikalarda ve alanlarda örgütlenme girişiminde bulunduğunu, AKP iktidarına karşı çözümün onun karşıtı gibi görünen Millet iktidarı olmadığını, işçinin kendi öz örgütlenmeleri olduğunu belirtti. Daha sonra söz alan BİK (Birleşik İşçi Kurultayı) konuşmacısı da Millet ve Cumhur ittifaklarının birbirinden farkı olmadığını, işçilerin birliği ile muhalefet odakları oluşturmak gerektiğini ifade etti. Konuşmacı ayrıca Rusya’nın Ukrayna saldırısının aslında NATO’ya karşı yapılan bir saldırı olduğunu, bu bakımdan basit bir savaş olarak görülemeyeceğini belirtti; Rusya’nın işgalci olmakla birlikte emperyalist bir ülke olmadığını ileri sürdü.

Daha sonra söz alan  DKDER temsilcisi sosyalist örgütlenmelerin güçbirliği yapması yolunda bu panel ve benzeri etkinliklerin destekçisi olacaklarını belirterek, sokakta örgütlenme ve diğer örgütlerle birlikte hareket etmenin önemine dikkat çekti ve bu tarz yönlenmelerin solda bağımsız ve devrimci hareketin önüne kimi zaman engelleyici yaklaşımlar getirebilen Emek Demokrasi Güçleri Platformu benzeri platformların olumsuz etkilerini kırmada yararlı olacağını vurguladı. Konuşmacı ayrıca HDP’ye daha fazla destek verip, HDP’nin daha fazla arkasında durmanın Türkiye’de tüm devrimcilerin görevi olduğunu belirtti. EHP’den gelen konuşmacı sendikalaşma konusunda kendi örgütü de dahil genel bir ilerleme olduğunu, sendikaların son zamanlarda daha hareketli ve mücadeleci olduklarını ifade etti. Konuşmacı ayrıca sendikaların birbirleri ile rekabet etmelerinin kötü sonuçlar doğurduğunu İzmir’deki birkaç direnişten örnek vererek belirtti.

ESP konuşmacısı geçmişteki ve günümüzdeki büyük devrimci direnişlerden söz ederek 15-16 Haziran’ı anlamlı kıldığını belirttiği dayanışma ve başkaldırı özellikleri ile andı, 15-16 Haziran isyanında DİSK’in susturucu ve geriletici konumunu dile getirdi. Bugün de kimi sol örgütlenmelerin benzer yönelimde olduğunu ifade etti. Konuşmacı ayrıca 1971 kopuşunun önemini vurguladı ve bugün de o kopuşun izini, reformizme karşı durabilmek adına, takip etmenin gereğine işaret etti. Dile getirdiği durumlarda devrimciler için temel çözümün devrimci bir özneyi vücuda getirmek olduğunu belirten ESP’li konuşmacı, bu uğurda emek harcamak gereğine vurgu yaptı.

ESP’li konuşmacının ardından Kaldıraç temsilcisi söz aldı. Türkiye’deki devletin tıpkı Ukrayna’daki gibi bir çete devleti olduğunu belirten konuşmacı Ukrayna’da devam eden savaşta Ukrayna çetesinin emperyalistlerce kullanıldığını, aslolan mücadelenin emperyalist NATO ve ABD’nin emperyalist sayılamayacak Rusya’yı boyunduruk altına alma mücadelesi olduğunu ileri sürdü. Türkiye’deki devrimcilerin hem uluslararası duruma hem de Türkiye’deki duruma dikkat ederek eylembirliği içinde hareket etmelerinin önemine dikkat çekti, artan hak gasplarına karşı alanlarda mücadele ve kamulaştırma gerektiğini belirtti.

Daha sonra KöZ adına söz alan yoldaş konuşmasına 13 Mart 1982’de 12 Eylül cuntası tarafından idam edilerek öldürülen 3 TKEP’li (Türkiye Komünist Emek Parti’li) devrimciyi (Necati Vardar, Seyit Konuk ve İbrahim Ethem Coşkun) ölümlerinin 40. yıl dönümünde anarak başladı. Yoldaş seçimlerde bağımsız tutum vurgusu ile Millet ve Cumhur ittifaklarının birbirlerini bütünleyen, aynı taraftaki odaklar oluşunun altını çizdi. Bunların bir taraf, emekçi ve ezilenlerle devrimcilerin bir diğer taraf olduğunu, 3. cephe vb. tanımlamaların reformist çabalara karşılık geldiğini ifade etti. Bu nedenle seçimlerde emekçi ve ezilenlerin kendi adayları ve siyasetleri ile mücadele edebilmelerinin gerekli ve değerli olduğunun altını çizdi. Bugünkü işçi  eylemlerindeki dağınıklık, örgütsüzlük ve çok parçalılığın sorumlusunun da benzer reformist çabalar olduğun ifade eden yoldaş, devrimci bir önder/özne yani devrimci bir partinin kurulabilmesi ile bu anlamdaki olumsuz rüzgarın terse çevrilebileceğini ifade etti. Ukrayna’da sürmekte olanın iki emperyalist güç odağı ABD/NATO ve Avrupa Birliği’ne ve Rusya arasındaki bir savaş olduğunu, Ukrayna devletinin de bu savaşta bir burjuva diktatörlük olarak saf tuttuğunu, komünistlerin yapması gerekenin geçmişte olduğu gibi tüm emperyalistlere ve burjuva diktatörlüklere karşı, bunları yıkmak için örgütlenmek ve mücadele etmek olduğunu ifade etti. Yoldaş ayrıca yaklaşan Newroz ve 1 Mayıs’ta hem devlete hem Millet ittifakına karşı devrimcilerin ezilenler ve emekçilerle birlik, dayanışma ve gücünü göstermesi gereğine vurgu yaptı.

Köz’ün ardından Söz ve Eylem konuşmacısı söz aldı. Yaklaşan seçimlerden medet ummamak gerektiğini söyleyen konuşmacı, boykot için devrimcilerin yeterli gücünün de olmadığını ifade ederek bu nedenle seçimlerin devrimcilerin gündeminde fazla yer işgal etmesine gerek olmadığını ileri sürdü. Söz ve Eylem konuşmacısı ayrıca ilk kuruldukları günlerden bu yana ‘komünistlerin birliği’ni savunduklarını, ülkede devrimci partiye ihtiyaç bulunduğu görüşüne katıldığını söyledi. TÖP etkinliğe az bir süre kala belirttiği üzere konuşmacı göndermedi, yalnızca bir temsilcisi etkinliğe destek açıklamasında bulundu.

Etkinlikte daha sonra dinleyicilerin görüş ve soruları alındı. Bir dinleyici ESP’li konuşmacıya Kürtlerin dört ülkeden ayrılıp bağımsızlığını kazanmasını temel koşul olarak mı kabul etmek gerektiğini sordu, ayrıca katılımcıların öncü parti gerekli söylemlerini eleştirerek bunu iddiasızlığa bir kanıt olarak gördüğünü ve yanlış bulduğunu belirtti. Söz alan bir yoldaş ESP’ye 71 kopuşunu savunup parlamentarizme neden prim verdiklerini sordu, Söz ve Eylem temsilcisine de seçimlere katılarak seçimleri ve parlamentoyu sabote etme düşüncesini neden öne getirmediklerini sordu. Yoldaş Köz adına konuşan yoldaşa da seçimde nasıl bir tutum belirleyeceklerini sordu.

Daha sonra söz alan bir arkadaş yaklaşan 1 Mayıs’ta meydanı reformistlere bırakmamak için buradaki örgütlerin bir eylem birliği planı olup olmadığını sordu. Daha sonra söz alan Deri Tekstil Kundura Derneği Başkanı derneği kısaca tanıttı ve devrimcileri derneğe omuz vermeye çağırdı. Ardından Kürdistan’dan örgütlerin oluşturduğu bir inisiyatif adına söz alan bir dinleyici anadil, özerklik ve diğer haklar konusunda oluşturdukları talep listesini okudu. Söz alan bir dinleyici sendikal bürokrasinin çokça eleştirildiğini ama bunu anlamsız bulduğunu, sendikaları oluşturanların da sosyalistler olduğunu, daha fazla emek vermek gerektiğini söyledi. Daha sonra söz alan BDSP’li bir dinleyici öncü parti olmadığı söylemine katılmadığını belirterek kendilerinin öncü ve iddialı olduklarını söyledi, her çeşit mücadelenin işçilerle alanlarda ve sokakta verilebileceğini belirtti.

Söz alan bir yoldaş ESP’nin hem parti olup hem öncü gereğinden söz etmesinin ne anlama geldiğini sordu. Ayrıca Söz ve Eylem temsilcisine enternasyonalizm ve komünistlerin birliği derken 3. Enternasyonel’deki ile aynı şeyi söyleyip söylemediğini sordu. Yoldaş ayrıca Kaldıraç temsilcisinin kamulaştırmayı savunurken ne kast ettiğini, burjuva diktatörlüğünün gerçekleştireceği bir kamulaştırmanın topluma hizmet edeceğini mi düşündüğünü sordu. Ardından söz alan bir katılımcı KöZ’ün savaşlardaki devrimci tutum (bozguncu savaş) örneğini ele alarak Rusya’da da hâlen böyle bir girişim olduğunu okuduğunu belirtti. Ayrıca Lenin’in en geri sendikalarda bile çalışmak gerekir sözünün ne anlama geldiğini düşündüklerini konuşmacılara sordu. Söz alan bir başka katılımcı devrimcilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve çalışma saatlerinin azaltılması için birlikte emek vermesi gereğine dikkat çekti.

Soru ve görüşlerin ardından konuşmacılar kısaca söz aldı. Söz ve Eylem konuşmacısı komünistlerin birliği ve enternasyonalizm derken 3. Kongre’yi kast etmediğini, proletarya diktatörlüğü ve devrimi hedefleyen her örgütle işbirliği yapabilmeyi kast ettiğini belirtti. Köz konuşmacısı Türkiye’deki en ufak bir sorunun bile bir devrim, dolayısıyla bir devrimci önderlik sorunu olduğunu, bu sorun var olduğu için Gezi’de, ortak eylemliliklerde, metal fırtına grevinde… ve diğer kitle hareketlenmelerinde istenen başarının sağlanamadığını belirterek yaklaşan 1 Mayıs’ın rüzgarı tersine çevirmek ve reformistlerin çanına ot tıkamak için bir fırsat olarak kullanılabileceğini belirtti. Kaldıraç adına söz alan konuşmacı Lenin’in emperyalizm kitabındaki koşullara göre Rusya’nın emperyalist sayılamayacağını savladı (böylece Rusya’yı Lenin’in emperyalist saydığını göz ardı edip emperyalizmi kimi göreli iktisadi koşullara tabi kılabileceğini savlamış oldu), ESP adına söz alan konuşmacı Kürtlerin ayrılması konusunda özellikle bir ısrarları olmadığını ama Kürtlerin kendi kaderlerini tayin hakkı olduğunu, Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’de devrim sorununu çözmenin mümkün olmadığını, bunu bir Türkiye ve Kürdistan partisi olan ESP’nin bildiğini belirtti. Konuşmacı ayrıca 71 kopuşuna ilişkin sorulan soruyu yanıtlamak yerine o kopuşu yapan önderlerin her dediğini benimsemeseler de bu kopuşa saygı duyduklarını belirtti. ESP’li konuşmacı devrimcilerin yapmaları gerekenin işçi sınıfına “hücum etmek” olduğunu savladı.

İzmir’den Komünistler