İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin 3 Nisan Pazar günü Alsancak Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştirdiği kitlesel basın açıklaması mini bir miting düzeyinde gerçekleşti. Genelde kitlesel basın açıklaması denilen eylemlerdeki zayıf katılımın aksine adını hak eden anlamlı bir katılımla gerçekleştirilen eylemde farklı siyasal akımlar kendi pankart, flama ve dövizleri ile eylemde yerlerini aldılar.
KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak “İşçilerin Ekmeğe Değil, İktidara İhtiyacı Var!” şiarını taşıyan pankartımızı açarak ESP, Kaldıraç ve TÖP ile Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne yakın bir noktadan alana kadar kısa bir yürüyüş gerçekleştirerek meydana birlikte giriş yaptık. Yürüyüşte “Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni!”, “Özgürlük Savaşan İşçilerle Gelecek!”, “Seçimle Değil Devrimle Gidecek!”, “Ne AKP Ne CHP Kurtuluş Birlikte Mücadelede!”, “Ne Cumhur Ne Millet Tek Yol Devrim!” sloganlarını attık. Alanda da “Enternasyonalizm için Ukrayna’ya Gitmeye Gerek Yok!” başlıklı özel sayımızı ve gazetemizin Mart sayısının satışını gerçekleştirdik.
Bu tür basın açıklamalarına göre kalabalık sayılacak bir eylem olsa bile yapılan basın açıklaması eyleme katılan kitlenin gündemine giremedi. Alana girdikten sonra yapılan konuşmalardan ziyade kendi sosyal ilişkileri ile meşgul olunan bir hal alanın geneline sirayet etti.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı alışılageldiği üzere DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı okudu. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Elektriğe zam, doğalgaza zam, akaryakıta zam, ekmeğe, tüpe, toplu taşımaya zam. Gıdaya, tekele, mevsimlik meyve ve sebzeye, mazota, gübreye zam üstüne zam geliyor. Enerji alanında yaşadığımız zamlar, yani elektriğe, akaryakıt ürünlerine, doğal gaza yapılan zamlar suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi her alana yansıyor. Bizim faturalarımıza yansıyan gerçek enflasyon, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayat pahalılığı çoktan yüzde 100’ü aştı. Market sepetlerimiz, pazar arabalarımız artık bomboş. ‘İş bulamıyoruz’, ‘barınamıyoruz’, ‘geçinemiyoruz’ diyenler omuz omuza bu gidişe son vermek zorundayız. İşçinin patronundan yüksek oranda vergi verdiği bu adaletsiz düzene son vermeliyiz. Senelerdir SGK indirimi, vergi indirimi, teşvik diye diye işverenleri besliyorlar. Bir gecede vergilerini sıfırlıyorlar. Ama iş milyonlarca işçiye, emekçiye, emekliye gelince seçimden seçime vaatler verip sonra unutuyorlar.”
Açıklamanın sonunda başlıca şu talepler dile getirildi: “Tüm tüketim maddelerine yapılan zamların geri alınmasını istiyoruz. Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmesini istiyoruz. Tüketim maddelerindeki KDV’nin tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Tükettiğimiz her şeye zam olarak yansıyan akaryakıt ürünlerinde ÖTV ve KDV’nin sıfırlanmasını istiyoruz. Maaşlarımızın-ücretlerimizin insanca yaşamaya yetecek seviyeye çekilmesini istiyoruz. Herkese güvenceli istihdam sağlanmasını, tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmesini istiyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun emperyalistlerin çıkarları adına sürdürülen savaşlara hayır diyoruz. Yeryüzünün en büyük suç örgütü olan, doğuya doğru genişleme politikası yürüten NATO’dan çıkılmalı, üsler kapatılmalıdır. Savaşlara, çatışmalara karşı halkların kardeşliğini, emeğin birliğini sağlayacak adımlar atılmalıdır.”
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin açıklamasında, metinde yer verilen bu taleplerin nasıl hayata geçeceğine, talep edilenlerin kimden nasıl alınacağına ya da açıklamada ifade edildiği üzere bu adaletsiz düzene nasıl son verileceğine dair siyasal bir vurgu, bir çözüm önerisi elbette yoktu. Genel geçer, ancak soyut ve beylik bir takım vurguların ortaklaşmak adına herkes tarafından kabul görmesinin olağan sayıldığı koşullarda herkesin şikayetçi olduğu sorunların kaynağını ve çözümünü dile getirmekten imtina edenler hakim çözüm önerilerine mahkum olurlar. Türkiye’deki siyasal sorunların çözümünün burjuva muhalefete ve seçimlere havale edildiği koşullarda Türkiye’deki demokrasi sorununun bir devrim sorunu olduğunun altını çizmeyen her söylem, her akım, her eylem burjuva muhalefetin çizdiği sınırlara takılıp kalacaktır.
KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak bu eylemlere gücümüz oranında müdahale ederek talep edilen en basit demokratik hak ve özgürlüğün hayata geçebilmesinin koşulunun devrim olduğu, proleter bir devrim için devrimci önderlik boşluğunu giderecek Bolşevik tipte bir partinin inşa edilmesi gerektiği hakikatini bu eylemlerde dile getirmeye devam edeceğiz. Devrimci kaygılar taşıyan kesimleri bu gerçekliğin yüklediği sorumluluğu birlikte taşımaya davet etmeyi sürdüreceğiz.
Demokrasi Devrimle Gelecek!
Savaşlara Devrim Son Verecek!
Devrim İçin Devrimci Parti!
İzmir’den Komünistler