Yerel seçimlerin ardından 14 Nisan 2024’te İzmir’de gerçekleştirdiğimiz Köz söyleşisinde yerel seçimlerin Türkiye’deki burjuva ve reformist siyaset odakları ile devrimciler ve komünistler açısından ne anlama geldiğini ele aldık.

Söyleşide sunum yapan yoldaş AKP’nin seçimlerde yenildiğini, ne var ki bu yenilginin 2019 ve 2023 seçimlerindeki Cumhur-Millet oy dengesini fazla değiştirmediğini, AKP’nin yitirdiği oyların ya aralarında Yeniden Refah’ın da olduğu Cumhur bileşenlerine aktığını ya da protesto amacıyla sandığa gitmeme sonucu meydana geldiğini belirtti. CHP’nin kazandığı yeni oyların ise yine Millet bileşenlerinden geldiğini, Millet İttifakı’nın yerel seçimde CHP’de konsolide olduğunu ifade eden yoldaş, CHP’nin seçim başarısını ekonomik krize atfetmenin iki yönden hatalı olacağının altını çizdi. CHP’nin Mehmet Şimşek’in ekonomi politikaları ve IMF konusunda AKP gibi destekçi bir pozisyonda olduğunu belirten yoldaş, AKP’nin asıl oy kaybını 2024’te değil 2019-2023 arası süreçte yaşadığını, ilgili seçimde alınan oyları söz konusu ederek dile getirdi. DEM Parti’nin seçimden başarısız çıktığını düşünmenin yanlış olacağını, DEM’in CHP destekçisi çizgisini 2019’dan farklı biçimde bu kez CHP ile seçime ilişkin pazarlıklar yaparak sürdürdüğünü belirten yoldaş; DEM’in Türkiye’de siyaset yapma rolünü CHP’ye devretmesinin bu gelişmenin bir sonucu olduğunu ve emekçi/ezilenler cephesi için olumlu bir durum olmadığını vurguladı.

Reformist solun DEM Parti’nin boşalttığı Türkiye siyaseti kulvarını dolduramadığının aşikar olduğunu ifade eden yoldaş, söz konusu kulvarda oluşan boşluğu beklendiği gibi CHP’nin kaplamakta olduğunu, hükümetin Van’da kalkıştığı kayyım darbesine karşı CHP’nin kendisini ilk kez öne çıkartmasının bunun işaretçisi olarak görülebileceğini ifade etti. Bu eğilime koşut olarak halk seferberliği ile iktidarı hedeflemeyen sol hareketlerin yerel seçim akıbetinin bundan sonra yaşanması olası sol içi rekabet ve çekişmelerin de habercisi olarak düşünülebileceğini dile getirdi.

Köz’ün yerel seçimlerdeki tutumunun daha önceki seçimlerdeki tutumu ile aynı yönde olduğunu belirten yoldaş, başta soldan aday çıkmadığı için İstanbul ve İzmir’de Köz’ün iki bağımsız sol adayı desteklediğini, bu adayların (sol partilerin aday göstermelerinin ardından) adaylıktan çekilmesi ile Köz’ün de desteğini öncelikle DEM Parti adayları ve diğer adaylara yönelttiğini vurguladı. Bu seçimde CHP ile kent uzlaşması adı altında yer yer ortaklığa giden DEM’e doğrudan destek verilmediğini, ancak CHP ile ortaklık yapılmayan yerlerde başka sol adaylara olduğu gibi (DEM’e değil fakat) DEM adaylarına da destek verildiğini, bu desteğin yerel seçimde destek açıklanan diğer sol adaylara verilen destekten çok farklı olmadığını, diğer yandan DEM’in diğer sol siyasetlere kıyasla sağladığı göreli siyaset serbestisinin DEM adaylarına verilen destekte dikkate alındığını söyledi. Burjuvazinin aynı lafızları eden iki kanadına alternatif, halk seferberliği ve iktidar hedefiyle bağımsız bir çizgi izleyen devrimci ve komünist bir odakta bir araya gelinmediği sürece seçimlerde ya da siyasetin diğer alanlarında yaşananlardan daha farklı sonuçlar beklemenin hayalcilik olacağını belirten yoldaş devrim için devrimci parti gereğini yineledi.

Sunumdan sonra söz alan katılımcılardan biri Köz’ün ve solun Kürdistan’a yönelik tutumunu sordu. Bir diğer katılımcı, komünist bir parti gereğinin altını çizerek burjuva seçimleri önemsemenin ne kadar doğru olduğunu sordu. Söz alan bir yoldaş, DEM Parti ile diğer sol partiler arasında Köz’ün ayrım yapıp yapmadığını, yapıyorsa bunun nedeninin açıklanmasının iyi olacağını belirtti. Soru ve yorumların ardından sunum yapan yoldaş söz alarak Köz’ün Kürdistan’da seçimlerle ilgili hiçbir faaliyette bulunmadığını, bunun gerekli görürlerse Kürdistanlı komünistlerin/devrimcilerin görev alanına giren bir konu olduğunu belirtti ve sürmekte olan Kürdistan Konferansı girişiminden söz etti. Köz’ün DEM Parti’yi diğer sosyalist olduğunu belirten partilerden farklı görmediğini ifade eden yoldaş, bununla birlikte DEM’in kitlesinin, Newrozların da gösterdiği gibi, Türkiye’deki en büyük proleter ve militan kitle olduğunu, bu durumun söz konusu partinin reformist yaklaşımını görmezden gelmeyi gerektirmediğini ifade etti.

İzmir’den Komünistler