10 Ekim 2015’te Ankara’da Emek Barış Demokrasi Mitingi’ne yönelik bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren 104 kişi katliamın 8’inci yılında İstanbul’da Emek, Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla 10 Ekim’de Kadıköy İskele Meydanı’nda anıldı.

Alanı dolduran kitle ile beraber alanda yer alan hareketler ve kurumlar şunlardı: Dostluk ve Kültür Derneği, Emek Partisi, EHP, DGB, Cumartesi Anneleri, BDSP, Kaldıraç, İstanbul Tabip Odası, UİD-DER, Halkevleri, Sol Parti, Öğrenci Dayanışması, Enerji-Sen, Köz, Devrimci Gençlik Dernekleri, Halk-Der.

Anma boyunca tertip komitesi tarafından alanda attırılan sloganlar: “Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Katillerden hesabı emekçiler soracak”, “10 Ekim’in hesabı sorulacak”, “Unutmak yok, affetmek yok” idi. Tertip komitesinin belirlemiş olduğu bu sloganların yanı sıra alanda bulanan kitlelerce atılan Rojava’daki, Kobane’deki saldırıları ve siyasi tutsakları gündem eden Kürtçe sloganlar da vardı. “Biji berxwedana Rojava”, “Biji berxwedana Kobane”, “Biji berxwedana zindana”, “Kürdistan faşizme mezar olacak”.

Anma sırasında iki ayrı açıklama metni okundu. 10 Ekim Barış Derneği adına açıklamayı 10 Ekim’de hayatını kaybeden Dilek Deli’nin babası Faik Deli okudu. Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu okudu. Faik Deli’nin yapmış olduğu konuşmada, yargılama sürecinde verilen bütün mücadelenin ve çabanın devlet tarafından görmezden gelindiğini ve yok sayıldığını, katliamın olduğu yerde bir anıt yapma taleplerinin olduklarını fakat bu süreye gelinceye kadar devletin ve siyasi iktidarın yaşanan bu katliamın üzerini örtmeye çalıştıklarını öne çıkardı. Konuşmasında devletin emekçilere halklara karşı yapmış olduğu saldırıları dile getirerek: “Madımak katliamı suçlularının türlü gerekçelerle affedilmeleri, davanın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi aynı zamanda bize de bir ihtardır. Soma’da madenci yakınına atılan tekme aynı zamanda bize de atılmıştır. İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları sesimiz kısılsın diyedir. Bu toprakları bütün zenginliğini yağmaya açanlar, bir avuç şirkete, sermaye grubuna peşkeş çekenler talan edenler, ekokırım yapanlar adalet arayışımıza, barış isteğimize kulak asmayanlardır. Bütün bunlar bize gösteriyor ki, 10 Ekim 2015 Gar Katliamı bitmedi devam ediyor. Yargılama süreciyle devam ediyor” dedi. Asalettin Arslanoğlu’nun konuşmasında dünyadaki yürütülen savaşların kazananlarının silah üreticilerinin, silah satanların ve onlar ile işbirliğinde olanlar olduğunu bu savaşların faturasının da çocuklara, kadınlara, emekçilere, halklara ödetildiğini vurguladı. Bu bağlamda Ankara’daki yaşanan katliamın gerekçelerini şu sözlerle ifade etti: “Dünyaya ve coğrafyamıza hakim olan bu kurulu düzenden beslenenler, 10 Ekim 2015’te Ankara’da DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi mitingini kana buladılar. 104 canımız, yoldaşımız, arkadaşımız, eşimiz, dostumuz, çocuğumuz, her yaştan onlarca insan vahşice, hunharca, acımasızca katledildi” dedi.

Bu anmada alanda taşıdığımız dövizlerde; “10 Ekim’in Hesabını Sormak İçin Burjuva Muhalefete Yedeklenme”, “10 Ekim’in Hesabını Sormak İçin Tek Yol Devrim”, “Ne Şeriat Ne Siyonzim Yaşasın Birleşik Laik Filistin” vurgularını öne çıkarttık. Kimsenin alanda kendi bayrağıyla bulunmamasından kaynaklı biz de anmaya kendi bayrağımızla katılmadık. Genel olarak anmaya katılım göstermek bakımından bir planımız olsa da bu planlamanın gerek slogan belirlemede gerekse taşınacak dövizlerin içerik ve sayı olarak belli sınırlılıkta olması tarafımızca eksiklik olarak değerlendirildi.

Komünistler olarak, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yaşanan bu katliamların sorumlusunun bu devletin ve onun hükümetinin olduğu, aynı zamanda halihazırda Filistin’de yürütülen savaşın da emperyalistler arasında yürütülen bir savaş olduğunu biliyoruz. Her iki durumda da komünistlere düşen sorumluluk, kendi devletine karşı gelişen her mücadeleyi bağımsız devrimci bir siyasi hatta hükümete karşı bir emekçi seferberliğine dönüştürmektir. Mücadelenin sonucunda gerçekleşecek devrimlerin sonucunda ancak 10 Ekim’in hesabını sormuş ve Filistin’deki savaşa son vermiş olacağız. Bu devrimleri gerçek kılacak şeyin kendisi, yurtta devrim cihanda devrim yapma cüretini kuşanacak bir enternasyonel ve seksiyonlarının yaratılmasıyla mümkün olacaktır. Köz’ün arkasında duran komünistler olarak bu sorumluluk ve görevlerin bilinciyle bütün siyasi faaliyetimizi belirliyoruz.

Kadıköy’den Komünistler