Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan kayyum rektör atamasına karşı Kadıköy’de düzenlenen eyleme katıldık.
7 Ocak 14.00’e yapılan eylem çağrısı üzerine üniversiteye giden bütün yollar kapatıldı. Bunun üzerine Boğaziçi Dayanışması Kadıköy’e çağrı yaptı. Üniversite öğrencilerinin okulda yaptıkları basın açıklamasının ardından Kadıköy Beşiktaş iskelesine geçmek üzere hareket ettiler. Bu eyleme HDP milletvekilleri, Kadıköy CHP gençlik kolları ve sol örgütlerin gençlik örgütlenmeleri yoğun ilgi gösterdi.
Eyleme SODAP ve EHP de dövizler ile katıldı. Hemen hemen bütün örgütlerin gençlik örgütleri kayyum gündemli dövizleri ile katıldı. Özgür demokratik üniversite talepleri dillendirildi. ESP ise “Tek terörist sizsiniz” yazan imzalı bir döviz taşıdı.
Komünistler olarak bizler de bu eyleme kendi siyasi söylemlerimizle katıldık. Kayyum rektör sorunun bugünün siyasi krizinden bağımsız olmadığını anlatan dövizler taşıdık. En küçük demokratik hakkın korunması için bile Erdoğan’ın kitle hareketi ile püskürtülmesi gerektiğinin altını çizdik. Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyumun Leyla Güven’in aldığı ceza ile aynı politik soruna denk düştüğünü anlattık.
“Sandıkta Değil Sokakta Hesap Soracağız, Leyla Güven’e Özgürlük, Seçimle Değil Devrimle Gidecek, İnsanca Yaşamak için Tek Yol Devrim” yazılı dövizleri taşıdık.
Bizim dışımızda bu sorunları dillendiren ve siyasi kimliği ile orada bulunan bayrağını açan başka kimse yoktu.
Ekonomist bakış açısı sebebi ile öğrenci mücadelesinde öğrencilerin talepleri dillendirilmeli ve sahiplenilmenin dışına çıkamayan bir sol görüş hakimdi. Tıpkı 8 Martlarda kadın kadına katılım ve sadece kadınların şiddet görme konularını işledikleri gibi. Tıpkı kriz eylemlerinde sadece asgari ücretten ve insanca yaşamak için maaşlarından ve sendika hakkından bahsettikleri gibi. Gençlerin eyleminde de gençler söz söyler gençler döviz açar diyerek katılmıştı sol örgütler.
Oysa komünist siyaset demek bütün mücadele alanlarını birbirine bağlayıp; ezilenlerin birbirlerinin mücadelelerini sahiplenmesini sağlamak ve iktidar hedefini göstermek demektir. Bugünün siyasal sorunu ise Erdoğan’ın şahsında cisimleşmiş bir siyasi kriz ve bu krizin akabinde devrimci durum belirmesidir. Bugün üniversiteye atanan rektör sebebi ile eylemlerin bu kadar gündem olması ve CHP gibi burjuva partilerin bu eyleme çağrı yapması kitlelerin faaliyetlerinin daha da artacağını göstermekte.
Böyle bir siyasi süreçte elbette siyasi sorumluluğumuz artmakta ve bu tip eylemlere politik müdahaleyi daha etkin bir şekilde yapılabilmesini sağlayacak bir partiyi kurma görevimiz de bütün yakıcılığı ile karşımızda durmaktadır.
Yaşasın Komünistlerin Birliği!
Kadıköy’den Komünistler