Karaburun Bilim kongresinin son gününde “Yerel Seçimlere Doğru” gündemli oturumu gerçekleşti. Oturuma HDP emek, ekonomi ve sosyal politikalardan sorumlu Eş Başkanı Günay Kubilay ve Tarık Şengül konuşma yaptı.
Sunum konuşmasını Cem Terzi yaptı. Ardından Günay Kubilay söz aldı. Konuşması genel hatları ile “Özal döneminde başlayan, bölgede (Kürdistan) kapitalist hiyerarşinin bir üst basamağı olan bölgedeki eğilimlerinin durumuna baktığımız zaman bütün toplumsal muhalefetin ve bütün demokratikleşme çabalarına rağmen gerek iktidar güçlerinin ortak tutumları olmayan zaman zaman Erdoğan’ında bölgeye gitmesinden anlaşıldığı üzere orda asıl bir Türk iktidarı sağlamlaştırma hamleleri olduğunu görürüz.
Emeği yağmalayarak sermaye rejimi kurmak istiyorsanız, gelir kaynaklarınıza dayanarak büyüyen bir model ortaya koymak istiyorsanız kapitalist hiyerarşinin bir üst basamağına da çıkmak istiyorsanız, bunu kapitalist iktisadi normlar içinde yaparsınız. Dolayısıyla siz o pazarı bir şekilde ele geçirmeye çalışırsınız. Türkiye’nin üretim kapasitesi, gelişmişlik İktisadi kurallar içinde bir iktisadi güç olmaya imkân vermediği için, geriye zor yolu kalıyor. Siyaset giderek tekelleştiği giderek her şeyin tek merkezden yönlendirdiği bir yönetim biçimini kaçınılmaz kılmıştır.
Rojava’dan ortaya çıkan özerk yönetim biçimleri, öz yönetimlere dayalı, demokratik özgürlükçü bir yönetim biçimi ve müthiş bir demokratikleşme süreci yaşıyorsunuz. Bizdeki ise tamamen emeğin yağmasına ve talana dayalı belediyecilik var. Bunları karşılaştırdığınızda böyle bir belediyecilik anlayışına nasıl varılır bunu düşünmek gerek.
16 yıl boyunca yapılan bütün seçimlerin sonucundan da anlaşıldığı gibi tek adam rejiminin inşası için çalışmalar yapmışlar. Her ne kadar bir seçime, sandığa dayansa da, bir toplumsal demokratik müdahale tecelli etse de, sandıktan kim çıkarsa o kazanır gibi mantalitesi olsa da o seçimi sadece kazanmak için yapıldığı anlaşılıyor. Dışardan bakıldığında bir sandık kurulmuş ve bir seçim yapılıyordur. O seçimden kendi tek adam rejimini korumak için teknolojik imkanları da kullanarak çıkıyorsun.
Süreç böyle işlerken yerel yönetimlerde neden demokratik açılım yapsın. Yerel seçime giderken Bahçeli ve Erdoğan ikilisi yerel yönetimlerin mali-idari özerkliğine kısmen ortadan kaldıracaktır. Çünkü yerel yönetimlerin özerkliğiyle, merkezi tek adam rejimi bir paradoks oluşturuyor. Yerel yönetim dediğin zaman aklımıza en çok belediyeler gelir, bir başkan seçilir ve tüm kararları o alır diye anlaşılır. Yerel yönetimler halkın kendisinin doğrudan yönetmek istediği, yerelden yönetime katıldığı, demokratikleşmenin olduğu doğrudan katılımcı demokrasiyle yönetilmesi gibi anlayışın zaten çok çok altında bir yönetim tarzı var. Az olan bu belediyecilik anlayışını da bitirecekler.
Bölgedeki (Kürdistan’da) politikaların gösterdiği yönetimin tek elde toplanması bir dizi sorunu da beraberinde getiriyor. Ülke AKP ve MHP ortaklığıyla yönetilirken, ranta ve talana dayalı bir belediyecilik önümüzde duruyor. Bu seçimlerde Erdoğan ve Bahçeli yeni dönemde belediyecilik anlayışını tamamen bitirecekler. Mevcut sistemi iyice çökertecekler.
Bu noktada, toplumsal muhalefeti bir araya getirmenin yollarını da konuşmak gerekiyor. 16 Nisan, 24 Haziran’daki hedef neyse yerel seçimlerde de bu hedef iktidar açısından geçerliliğini koruyor. Erdoğan ve Bahçeli ikilisini yenilgiye uğratacak bir stratejik hedefi önümüze koymamız gerekiyor. Bunu sadece bir seçim kazanmak gibi düşünmemeliyiz.
24 Haziran seçimlerinde Muharrem İnce’nin yarattığı politik hasarı düzeltmenin yolunu bulmalıyız. İnsanlarda ki moral motivasyonun yitirdiği, geleceğe dair bir umutsuzluğa düşürdüğünü düşündüğümüz zaman bunun yeniden kazanılmasına ihtiyaç var. En azından mevcut pozisyonu koruyabilecek. Toplumsal muhalefeti örebilecek, gerçek bir yerel yönetim anlayışıyla örebilecek bir hazırlığın ve derleniş toparlanışı yeniden yapmamız gerek.
Demokratik ilkelerin kalın çizildiği, esnek iş birliklerine dayalı, her yerelin kendi farklılıklarına dinamiklerine bakılarak ve bunu dikkate alan bir iş birliğine ihtiyaç var. Kentlerin talanına ve doğanın katledilmesine karşı yerel yönetimlerin üstünde bir yerel yönetim için ilkeli demokrasi çerçevesinde bir ittifak yapmalıyız.
Bunu yapmadığımız sürece tek adam rejimi daha da büyüyecek, karşımızdaki kurumsallaşmış bir faşizminden bahsediyorsak bunu ancak ve ancak örgütlü güçle yenebiliriz. Yerel seçimler kaybettiklerimiz kazanabiliriz. Toplumsal muhalefet yapan odaklar hareketler kendini mutlaka yeniden örmeliler. Topluma gidilmeli ve bunun yolunun açılması mutlaka sağlanmalı. Yeniden halkla kaynaşacağımız. Yerel bağımızı güçlendireceğimiz, buradan aldığımız güçle birlikte mücadeleye ivme kazandıracağımız bir ilke olmalı. Bu seçimler kaybettiklerimizi yeniden arayıp bulacağımız bir seçim olmalı, diğer toplumsal muhalefetin tekrar örülmesine ihtiyaç var. Biz bunu bir örgütlü güç ile yapabiliriz.
Ancak İstanbul, Ankara gibi yerlerde belli demokratik çerçevelerde bir birliktelik yapmalıyız. Moral ve motivasyonumuzu güçlendirmeliyiz. Yerellerin özgünlüklerini dikkate alan, demokratik ilkeler çerçevesinde, yepyeni bir toplumsal hayatı ortaya koymak ve buna da yerellerden başlamak bence doğrudan demokrasiyi başlatmak için çok önemli. Demokratik çerçeveden başlarsak kendimizi yeniden var ederiz. Rasyonel bakmalıyız. Bunları rahat konuşmak gerek. Diyerek konuşmasını bitirdi.
Ardından Tarık Şengül söz aldı. Bir slayt gösterisi hazırlamıştı. İllerin oy oranlarını ve CHP ve HDP’nin aldığı oyları ve AKP’nin aldığı oyları il il anlattı. Bazı yerlerde HDP belediyelerinin de hataları olduğunu belirten bir konuşma yaptı. Konuşmasının özeti CHP ile HDP arasında kurulacak ittifakın problemli olduğunu ve bu problemlerin kolay çözülmeyeceğini belirtti. Ancak CHP ile HDP arasındaki ittifakın ise belediyelerialmak için şart olduğunu anlattı. CHP’nin kürt sorununa ilişkin bakış açısının halen devam ettiğini ve tabanındaki huzursuzluğunda devam ettiğini ve bu sorunları halen CHP’nin çözmediğini belirtti.
Ardından soru cevap kısmına geçildi. Oturumu dinleyen yoldaşımız söz aldı. “24 Haziran seçimlerinin sol açısından bir başarısızlık, moral bozucu, tahribat yaratmış olarak değil, tersinden bir başarı olarak değerlendirmek gerek. Kürtleri, işçileri elemek için konulmuş 12 Eylül barajını 2015 7 Haziran seçimlerinde yıktık. 3 ay sonra saldırıların, katliamların, bombaların gölgesinde tekrar aştık. 24 Haziran seçimlerinde ise AKP, HDD’nin barajı aşmaması için birçok yol deneyeceğini belirten nüvelerini yakalamamıza rağmen, seçimin birçok yanlışına rağmen o baraj yeniden aşıldı. HDD’nin yanlışları, doğruları, seçim çalışmasının eleştirileri bir yana. Kaybedilen vekiller yeniden kazanıldı. Yerel seçimlere geldiğimizde aynı süreci tekrar yaşayacağımızı görüyoruz.
Sol yönünü CHP’ye döndüğü için, CHP’de İnce üzerinden kaybettiği için, solda kendisini yenik hissediyor. Ama bir başarı var ortada bunun mutlaka altını çizmek gerekiyor. Üzeri atlanan bir şeyAKP’nin saldırılarına rağmen biz o barajı aştık ve AKP artık tek başına iktidar değil, ittifakı ile iktidarda ve güdük bir şekilde yasa bile çıkaramıyor. MHP’ye göbekten bağlı. AKP tek başına karar bile alamazken, AKP ve Erdoğan’ın güçlü olduğu yargısı, solun güçsüzlüğünü gösteren bir durum. Kağıttan kaplan olan bir fiske ile yıkılabilecek olanı güçlü gösterme gayreti, solun onu oradan indirme sorumluluğunu alamamaktan geliyor.
Bugün AKP genel seçimler ile de yerel seçimler ile de gitmeyecek. Ancak bu seçimler onun derdine derman da olmayacak. Oradan nefes te alamayacak. Bunu bilerek AKP’nin zayıflamasını sağlamak ve emekçilerin ezilenlerin lehine hareket etmek için burjuvazinin hiçbir odağına yedeklenmeden bir ittifak yapmalıyız. İlkeli ittifak sol ile yapılır. CHP ile yapılmaz. Sol blok kurulur ve seçimlere girilirse emekçilerin işine yarar. CHP ile seçime girilmesi demek sokak hareketine tırpan vurulması demektir. Seçimlere sol blok ile girmek yetmez, adayların nasıl seçilmesi gerektiğini de göstermeliyiz, dar kapalı toplantılardan değil halk toplantılarından seçilmeli. 24 Haziran’ın yanlışlarından birisi budur. HDP’ye oy veren 6 milyonun adaylarını halk toplantılarından forumlardan seçecek gücü vardır. Yerel seçimlerde genel seçimlerin yanlışlarını da ancak bu şekilde tekrarlamayız. Sol blok oluşturulmalı ve burjuvazinin hiçbir kirli odağına ve partisine yedeklenmeden seçimlere girmeliyiz ve bunu yolunu bulmak için ne yapmalı sorusunu yöneltmek istiyorum.
Tekrar söz alımlarının ardından oturum bitirildi.