Geçtiğimiz haftalarda 1 Mayıs Mahallesi’nde ‘Komünist Enternasyonal’in 100. Yılında düşen bayrağı ve platformumuz’ başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Söz alan yoldaşın konuşması şu şekildeydi:
Konuşmama ilk olarak geleneğimize değinerek başlayacağım. Geleneğimizi, 1789 Fransız Devrimi ile başlattığımızı ifade etmek en doğrusu olacaktır; işçi sınıfının tarih sahnesine çıkışı buradadır, aynı zamanda burjuvazinin feodalitenin yerle bir edildiği zamanı da işaret eder. Fakat 1789 Devrimi tarih kitaplarında burjuva devrimi olarak geçer; o günkü devrimi gerçekleştirense tabiri caizse baldırı çıplaklar olarak nitelendirdiğimiz işçi-köylü kesimdir lakin iktidara oturan ise burjuvazi olmuştur.
Devrimciler, gelenek olarak işçi sınıfına önderlik eden örgütleri ve bu örgütlerin programlarını esas alır. Biz geleneğimizi tam da burada ilk Fransız devrimci: Babeuf’den başlatıp 1919’da kurulmuş olan Dünya Komünist Partisi’nin ilk dört kongresine kadar gelen süreci alırız. Babeuf o zamanlarda eşitler komplosu ile var olan iktidara karşı bir örgütlenme yaratmıştır. Komünistlerin Birliği eşitler komplosunun bir ileri noktası olarak nitelendirilebilir çünkü yalnızca tek ülkede örgütlenen bir devrim değil; işçi sınıfının dünya çapında iktidarı ele alabilmesi için dünya çapında bir örgütlenme gerekliliği fikrinden yola çıkmıştır. Marks ve Engels’e komünist deme sebebimiz ise bu fikri savunmalarıdır yani komünistlerin birliği örgütünü savunmaları ve buranın örgütlü militanları olmalarıdır. Komünist Manifesto bu örgütün parti programıdır: burjuvaziyi tahlil eder, devrime proletaryanın öncülük etmesi gerekir der; kızıl ipin bir noktası da burasıdır. Bu ip doruk noktasına, yeryüzünde ilk kez proletaryanın dolaysız bir şekilde iktidara geldiği Ekim Devrimi’ni gerçekleştiren Bolşevik partinin de kurucu partilerinden olduğu Dünya Komünist Partisi’nde ulaşmıştır. Dünya Komünist Partisi ilk dört kongresini tüm ülkelerin partileri olacak şekilde örgütlemiş ve ‘’çağımız proleter devrimler ve ulusal kurtuluş mücadeleleri çağıdır’’ tespitini de burada ortaya koymuştur.
Platformumuz ilk dört kongreyi esas alır ve dördüncü kongreden sonrasını kızıl ipin koptuğu, Komünist Enternasyonal’in bayrağının düştüğü dönem olarak nitelendirir. Peki; Komünist Enternasyonal’in düşen bayrağını dalgalandıracak bir yer bulunmakta mıdır? Bugün KöZ’ün arkasında duran komünistlerin hedefi böyle bir partiyi yaratmaktır dolayısıyla bugünün acil görevi Dünya Komünist Partisi’nin gerisine düşmeyecek nitelikte bir parti yaratmak olacaktır. Bugün yeni bir parti yaratılacaksa Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresi ve 21 Koşul ve Mustafa Suphi TKP’sinin program ve tüzüğü baz alınmalıdır. Komünist Enternasyonal’in 21 Koşul’u yürütülen siyasi eylemin içeriği ile ilgilidir. Türkiye’deki solun içerisinde bulunan devrimci güçleri ayrıştıracak olan 21 Koşul’da dile gelmiş sorunlardır; komünist partinin de sınır çizgileri yine bu meselelere dair alacağı tutumla çizilecektir.
Dünya’da burjuvazi iktidarsa, emperyalizm hakimse ve savaşlar varsa buna karşı proletarya diktatörlüğü denmeli ve barış nidaları atılmamalıdır. Bugün bir dizi parti olmasına rağmen bu bayrağı dalgalandıracak nitelikte görmememiz bu sebeplerdendir; 21 Koşul’a uyan, ilk dört kongreyi esas alan ve Mustafa Suphi TKP’sini program olarak gören bir parti yoktur. Bugün bu koşullar üzerinden taktikler belirleyen, politik mücadele yürüten devrimci militanlarla bu parti yaratılacaktır. Platformumuz Türkiye solunu tahlil ederken şunları dile getirir: tüm Türkiye solu oportünizm ve revizyonizm girdabına girmiştir bu tasfiyeci dalgaya mahkum olmuşlardır. Yüzünü devrimciliğe dönmüş bu topraklarda bu ilke ve esasları reddetmeyecek militanlar vardır, bu militanlar sol içerisine dağılmış durumdadır. Bugün hedefimiz böyle bir partiyi yaratma çağrısına kulak veren militanlaradır. Bugün bu parti; bu militanlarla, bu ilke ve esasları amaç edinenlerle kurulacaktır.
Yoldaşın konuşması üzerine gelen sorular şu şekildeydi;
“Babeuf’ten başlayıp Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresine kadar uzanan ve sonra kopan kızıl ip nasıl birleştirilecektir? Geleneğimiz de 2. Enternasyonal neden Silahlı mücadele derken neyi kastediyorsun. Gerillacılığı mı?Dünya komünist partisi yok dedin. Komünistlerin birliği burada bir parti mi yaratmak istiyor yoksa Dünya komünist partisinin bir sekisyonu mu olmak istiyor?Komünistlerin birliği solu ayrıştırmada nasıl bir müdahalede bulunacak? Kitlemiz neden solcular ve diğer kitleler nerede olacak? Çin devrimi ve bizim savunduğumuz devrimin farkı nedir? İllegal örgütlenme derken ne kastedildi. Legal olarak da bu mücadele yürütülemez mi? Barış hareketi aslında bir savaş mı? Bu bir savaş ise bunu bir iç savaşa çevirebilir miyiz?”
Yoldaş kendisine gelen sorulara yanıt verdikten sonra söyleşi sonlandırıldı. Bizler; Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresi yolunda, 21 Koşul’un ışık tuttuğu siyasal mücadelemizi; devrimci partiyi yaratacak güçlerle buluşturmak hedefiyle daha güçlü bir şekilde yürüteceğiz.
Komünist Bir Dünya Kuracağız!
1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler