1 Mayıs Mahallesi’nde çalışma yürüttüğümüz kurumda 21 koşulun bugünkü anlamına dair bir okuma gerçekleştirdik. KöZ adına söz alan yoldaşımız öncelikle Komünist Enternasyonal’in ne olduğuna ve ayırt edici koşullarına değindi.
“Komünist Enternasyonal’in 21 Koşul’u yürütülen siyasi eylemin içeriği ile ilgilidir. Türkiye’deki solun içerisinde bulunan devrimci güçleri ayrıştıracak olan 21 Koşul’da dile gelmiş sorunlardır; komünist partinin de sınır çizgileri yine bu meselelere dair alacağı tutumla çizilecektir. Bunlar çerçevesinde platformumuz 21 Koşul’un izinde bir çerçevede bir siyasi mücadele yürütmektedir. Bu koşullara kısaca göz atacak olursak;
*Gündelik propaganda ve ajitasyon gerçekten komünist nitelik taşımalı ve Komintern’in programı ve kararlarına uygun olmalıdır. Proletarya diktatörlüğünün propagandası, her emekçinin, kadın işçinin, asker ve köylünün gündelik hayat olgularından proletarya diktatörlüğü sonucuna varmasına sağlayacak şekilde yapılmalıdır.
*Komintern’e katılmak isteyen her örgüt; işçi hareketi içinde sorumluluğu olan bütün görevlerden reformistleri uzaklaştırarak yerine komünistleri geçirmelidir; özellikle emekçi sıra neferlerini geçirmekten çekinmemelidir.
*Komünist fikirlerin yaygınlaştırılması ödevi; ordu içinde sistemli bir propaganda ve ajitasyon yürütmeyi mutlak bir zorunluluk olarak dayatır. Böyle bir çalışmadan kaçınmak devrimci görevlere ihanetle eş anlama gelir.
*Kırsal alanda sistemli ve planlı bir ajitasyon zorunludur. Eğer bu kesimlerin bir kısmı dahi tarafsız hale gelememişse işçi sınıfı zafer kazanamaz.
*Komintern’e katılmak isteyen her parti sadece açık sosyal yurtseverliği değil, pasifizmi de teşhir etmekle yükümlüdür.Kapitalizm; devrimci yoldan yıkılmadıkça ne uluslararası hakem mahkemelerinin, ne silahların sınırlanmasına ilişkin tartışmaların, ne de Milletler Cemiyeti’nin “demokratik” tarzda düzeltilmesinin hiçbir zaman yeni emperyalist savaşları önleyemeyeceği işçilere sistemli bir biçimde anlatılmalıdır.
*Komintern’e katılmak isteyen partiler reformizm ve merkez politikasından tam ve kesin bir kopuşun gerekli olduğunu kabul etmek ve parti üyeleri arasında bu kopuşun propagandasını yapmakla yükümlüdürler.
*Burjuvazisi sömürge sahibi olan veya başka ulusları ezen ülkelerdeki partilerin, sömürgeler ve ezilen milliyetler sorununda özellikle belirgin ve açık bir eylem çizgisine sahip olmaları zorunludur. Sömürgelerdeki her kurtuluş hareketini sırf sözlerle değil eylemlerle de desteklemek, kendi ülkesindeki emperyalistlerinin bu sömürgelerden kovulmasını istemek, ülkesinin askeri birlikleri içinde sömürge halkları üzerindeki her türlü baskıya karşı sistemli bir ajitasyon yürütmek yükümlülüklerini taşır.
*Komintern’e katılmak isteyen her parti; sendikalar, kooperatifler ve işçilerin diğer kitle örgütleri içinde sistemli ve ısrarlı bir faaliyet sürdürmek zorundadır.
*Komintern üyesi partiler demokratik merkeziyetçilik ilkesi temelinde örgütlenmelidir.
*Şimdiye kadar eski sosyal demokrat programları korunmuş olan partiler mümkün olan en kısa zamanda bu programları değiştirmek ve ülkelerine özel koşullarına uygun bir program oluşturmalıdır. Bu program Komintern anlayışı doğrultusunda hazırlanmalıdır.”
Bu okuma esnasında söz alanlar: ”Koşullar şuan ki zamanla güncel midir? Ulusal sorun yada ordu içerisindeki tutumlara dair şartlar bugün gerçekleştirilebilecek şartlar mıdır?” gibi sorular yönelttiler.
Yoldaşımız; Komintern’in ilk dört kongresinde belirlenen perspektiflerin üzerinden yüz yılı aşan bir tarih geçmesi tezlerin güçsüzlüğünü değil gücünü gösterir. Zira 21 Koşul’un ele aldığı sorunları günümüze göre güncellersek aslında geçmişe ait olmadığını anlarız. Rojava Devrimi’nin sorunları, hendek savaşlarının yaşanması, kalekolların kurulması, sosyal yurtseverlik/sosyal pasifizm güncel sorunlardır. Kürtlerin egemen olma ihtimaline diş bileyen bir ulus devletinin sınırları altında mücadele edenler; bu sorunu paslanmış bir sorun olarak ele alamazlar.
Bir diğer yandan pasifist barış çağrılarını yapanların da Komünist Enternasyonal’in koşullarına uymadığını görmek gerekir, bugün emperyalizm hala hakimse emperyalistler arası savaşlar da kaçınılmazdır. Bu savaşların süregeldiği bir süreçte barış çağrıları yükseltmek ezilenlerin mücadelesine ihanete denk düşer. Komintern bu çağrıları mahkum etmiş, bu çağrıyı yükseltenlerle de aynı partide buluşulamayacağını net bir şekilde ortaya koymuştur. Komünistlerin ise bu sosyal pasifistlerin ipliğini pazara çıkarmak gibi bir görevleri vardır.
Bugün ordu içerisinde devrimci çalışmayı hedefine koyan bir komünist parti olmadığı da ortadadır. Bu ve bunun gibi diğer koşulları da kendisine ölçüt koyan bir parti mevcut olmadığı için biz varız. İşte biz böyle bir partiyi yaratma mücadelesini yürütenleriz. Bu koşulları koyan biz değiliz ama bu koşulları somut gerçeğe dönüştürecek olanlar bizler olacağız.
Yoldaş sorulara bu yanıtları verdikten sonra söyleşiyi sonlandırdık.
Bizler; 21 Koşul’un ışık tuttuğu siyasal mücadelemizi; devrimci partiyi yaratacak güçlerle buluşturmak hedefiyle daha güçlü bir şekilde yürüteceğiz.
Bolşevizm Kazanacak, Komünist Bir Dünya Kuracağız!
1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler