Bu yazı Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleşin broşürünün 76-78. sayfalarından alınmıştır.
“Bütün ülkelerin komünistleri birleşin!” çağrısı ilk olarak 1999 martında KöZ yayınlarından çıkan bir broşürle duyuruldu, onu takip eden ay ise KöZ gazetesinin ilk sayısı çıktı. O zamandan beridir de Birlik Platformu’nun üzerinde duran güçler her türden eylem ve mitinge KöZ kimliği ile katıldı. Sol içerisinde politik kimliğin yaygın yanlış kullanımı göz önünde tutulduğunda sol çevrelerin bu tablodan KöZ’ün bir gazete olduğu, KöZ’ün arkasında duranların da bir dergi çevresini oluşturduğu sonucunu çıkarmaları şaşırtıcı değildir.
Aynı bakış açısını farklı bir akıl yürütmeyle izleyenlerse KöZ’ün kendini yasal olarak ifade edemeyen bir örgütün yasal kimliği olduğu sonucuna varmaları da bir o kadar anlaşılırdır.
Fakat varılan bu iki sonuç da sahip olunan bakış açıları gibi yanlıştır. KöZ kimliği ne bir gazete ya da derginin adından ibarettir; ne de yasal kısıtlamaları aşmak isteyen bir örgütün yasal kimliğidir.
KöZ Birlik Platformu’nun politik kimliğinin adıdır. Bu kimliğin kullanımı da bir gazetenin periyodik olarak yayınlanmasına bağlı değildir. Hatta KöZ bundan böyle bir gazete olarak hiç yayınlanmayacak olsaydı bile bu durumun değişmeyeceğini söylemek gerekir. Zira KöZ bir gazetenin adı olsa da esas olarak Birlik Platformu’nun üzerinde duranların yürüttükleri politik faaliyette kullandıkları kimliğin adıdır. Bu faaliyet sürdükçe KöZ kimliği de bir politik kimlik olacaktır. Başka bir deyişle Birlik Platformu’nun üzerinde duranlar bu yayını okurları oldukları için değil, yürüttükleri ortaklaşa politik faaliyeti bu yayına yansıttıkları, bu yayında yansıyan tüm siyasal faaliyetlerin sorumluluğunu ortaklaşa sahiplendikleri için KöZ ismini kullanmaktadırlar.
Birlik Platformu’nun politik kimliğini ifade eden KöZ kendini ilk ortaya koyduğu anda, dışarıdan bakanlar açısından somut olarak algılanan şeylerin başında bu perspektifin arkasında bir- den fazla bileşenin durduğu gelmekteydi. Doğrusu bu yerleşik anlayışlardan beslenen algının ifadesiydi. Kimlerin bu platforma geldikleri ve KöZ’ün arkasında duranların “kimlerden” oldukları daha çok ilgi ve merak konusuydu.
Oysa KöZ’ün arkasında kimlerin olduğu bir yana, birden fazla bileşenin bulunması da en önemli unsur değildi. Daha önemli olan, bunların ne için bir araya geldikleri; nasıl bir arada durdukları; ve ortak bir siyasi kimlikle ortak bir yayına sahip çıkarken neyi amaçladıkları idi. Bu bakımdan KöZ’ün bir platformun yayını olmasından ziyade, herkesin önünde kendi aralarında tartışan farklı bileşenlerin ortak bir yayını olarak görünmek istememesi, aksine bazen merkeziyetçi pek çok örgütsel çevrenin yayınından daha merkeziyetçi bir siyasi çizgiyi öne çıkarma iradesi önemli idi.
Bu nedenle yayınlandığı günden bu tarafa KöZ böyle bir yayın çizgisinden uzaklaşmadı. Belki de bu nedenle zamanla KöZ ekseri diğer siyasi yayınlar gibi tek bir çevrenin yayın organı gibi algılanır oldu. Bugüne dek denenmiş birlik projelerinin çıkışsızlığının yönlendirdiği arayışların sonucu olarak ortaya çıkan stratejimizin araçlarından biri olan KöZ’ün şu ya da bu örgütün yayın organı değil, birden fazla kurucu bileşenin birlikte çıkardıkları ve arkasında birlikte durdukları ortak bir yayın olması asıl önemli ve ayırt edici unsurlardan biridir.
Buna uygun olarak KöZ, arkasında kimlerin olduğunu değil, kendisini başka akımlardan ayırt eden ortak siyasi tutum ve hedefleri öne çıkaran bir yayındır. Bu yanıyla KöZ aynı zamanda arkasında duranların örgütsel değil politik kimliğini ifade eden bir aracı ifade eder.
Dolayısıyla platform üzerinde duran bileşenler, platform üzerindeki tüm örgütlü komünistler gibi, kendi örgütsel kimliklerini değil, platformun ortak siyasi kimliğini kullanarak siyaset yaparlar. Bu kimlik de, yayınlandığı günden itibaren, ortak siyasal yayın organı olan KöZ ile özdeşleşmiştir.