Bugün kuruluşunun 61. Yıl dönümü olan TİP, Türkiye’de legalist reformizmin en önemli örneklerinden biriydi. Etkisini bugüne dek sürdürecek parlamentarist çizgi, ilk başarılı ifadesini bu örgütte bulmuştu.

Bugünün TİP’i de legalist tasfiyeciliğin durak noktalarından biri. 71 kopuşunun lanetli bir oportünist bir miras olarak tanımladığı geleneğe geleneğimiz diyor. Dolayısıyla bugün TİP’in kendisini orijinal TİP ile özdeşleştirmesi, kongresini TİP’in kuruluş yıldönümüne denk getirmesi anlaşılırdır.

Türkiye’de uzun bir dönem boyunca TİP nostaljisi yapıldı. 1965 seçimlerinde 15 TİP’li milletvekilinin meclise girmesinin ülkedeki siyasi iklimi nasıl değiştirdiğinden söz edildi/ediliyor. Bugün de yaklaşan seçimlerde sosyalistlerin yeniden TİP gibi bir grup kurmasının benzer bir etki yaratacağından söz ediliyor.

Bu gibi değerlendirmeler bilinçli bir politik körlükle maluldür. HDP’nin çap ve etki bakımından TİP’i fersah fersah aşan sosyalist bir parti olduğunu, o dönemin TİP’inden çok daha proleter bir tabana sahip olduğu hasır altı edilmektedir. Sebebini anlamaksa zor değildir.

Bugünün legal sol partilerinin programı sosyalistse HDP’nin programı da sosyalisttir. TKP, TİP, Sol Parti, EMEP programlarıyla HDP programı arasında esasa dair bir fark yoktur. Türkiye’nin en kitlesel emekçi mitingleri 1 Mayıslar değil Newrozlar yahut HDP’nin seçim mitingleridir.

Körlüğün sebebini anlamak zor değildir. DTP’den HDP’ye ilerleyen ve zamanında Türkiyelileşme koduyla anılan süreç aynı legalist tasfiyeci kulvara çok daha önce çıkmış kesimlerin ayaklarının altındaki toprak çekmiştir. HDP’yi hasetle izleyen bu kesimler kendi varlıklarını gerekçelendirmek için TİP’le olan benzerliğini perdeleyip HDP’yi Kürt hareketi olarak sunmak zorundadırlar.

Hem Denizlerin, Mahirlerin, İboların takipçisi olduğunu iddia edip hem de HDP’ye demir atmış yahut onun yörüngesinde sürüklenen bir dizi akım da mevcuttur. HDP’nin TİP’le olan benzerliğini anımsatmak bu kesimler için de farklı bir soru doğurmaktadır. HDP bugünün TİP’i ise 71/72 kopuşunun koptuğu yerde bizim ne işimiz var?

HDP’nin TİP’le olan benzerliğini örtmek onu Kürt hareketinin uzantısı olarak sunmak, HDP’deki varlığını Kürt hareketiyle dayanışmak olarak gerekçelendiren tasfiyecilerin de işine gelmektedir.

Bununla birlikte HDP ile TİP büsbütün benzer değildir. Başta HDP yer alsa da sadece o değil bugünün TİP’inden TKP’sine tüm sol partiler TİP’in kat be kat gerisindedir. Bu durum, tasfiyeciliğin sadece devrimci değil geleneksel revizyonist akımları da nasıl etkilediğini gösteren bir örnektir. 60 yıl öncesinin TİP’i reformist siyasetini bağımsız bir hatta sürdürme kararlılığındaydı. Savunduğu reformlar için “yapılsın, edilsin” türünden talepler değil, bir iktidar hedefi ile hareket ediyordu.

Kuşkusuz TİP’in iktidar hedefinden kast edilen bir proletarya diktatörlüğü değil, TİP’in seçimlerle iktidara gelmesiydi. TİP bu yüzden devrimci bir parti değildi. Ancak böyle bir iktidar hedefinin dahi bugünün reformistlerinin bir CHP iktidarına soldan muhalefet ile kısıtlı ufuklarından daha ileride olduğu kesindir.

65-68 arası süreçte, “AP faşizmi”ne karşı CHP’yi desteklemek dönemin TİP liderlerinin akıllarına gelmezdi. Üstelik bu bağımsız hattı izlemekten solun çok daha zayıf olduğu bir anda dahi gocunmuyorlardı.Bugünün TİP’i ise bağımsız bir hatta değil CHP’nin kuyruğunda, Millet İttifakı’nın planına uygun bir siyaset yapmakta. Daha aday dahi ortaya çıkmadan, Millet İttifakı adayına oy toplayacağını açıklıyor.

Bu gerileyen pozisyon 71 kopuşuyla zirveye varacak bir devrimci yükseliş dönemiyle, tasfiyeciliğin etkisini arttırdığı günümüz arasındaki farktan kaynaklanır. Tasfiyeci dalga devrimcileri devrim hedefinden ve devrimci örgütten, reformistleri de bağımsız siyasi hattan koparıp, burjuvazinin kamplarından birine yedeklenmeye yöneltir.