KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak çalışma yürüttüğümüz alanlardan olan Maltepe’de Maltepe Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Beşçeşmeler Meydanı’nda panel-forum örgütlenmesinde sorumluluk aldık.

Başlarda Konya’da katledilen Dedeoğlu ailesi için bir eylem yapmak amacıyla bir toplantı çağrısı gerçekleşmiş olsa da bileşenlerin yönelimi ile bir eylem yapmak yerine gündemdeki siyasi gelişmelerden orman yangınları, kadın cinayetleri ve HDP’ye dönük saldırıları konu alan bir panel-forum örgütleme kararı alındı. Etkinlik planında yer alan duyuru çalışmalarında aktif olarak yer aldık. Etkinlik duyurularını üç günlük bir çalışmayla gerçekleştirdik. Çalışma boyunca önceden hazırlanmış bildiriler dağıtıldı ve bildiri dağıtımı  esnasında Maltepe Beşçeşmeler ve yakınlarında sesli ajitasyon yapılarak panel-foruma davet gerçekleşti. Bildirinin içeriği şu şekildeydi;

 “ONLAR KAYBEDECEK BİZ KAZANACAĞIZ!

Açıktan, en başından söyleyelim; söndürülemeyen değil söndürülmeyen bir yangındır bu.

Açıktan, en başından söyleyelim; yara kimdeyse merhem ondadır. Bir kez daha ve hep… Yönetemiyorlar deniyor, eksiktir. Tam da böyle yönetiliyor.

Yağma – Rant – Savaş…

Alın size hepsi birden. Yangın dediğimiz sadece Manavgat, Diyarbakır, Muğla, Antalya, Dersim ve dahasındaki orman yangınları değil.

Her gün ciğerlerimiz yanıyor, memleket yangın yeridir.

Her gün işçiler iş cinayetlerine kurban gidiyor, memleket yangın yeridir.

Her gün kadınlar, LGBTİ+’lar öldürülüyor, memleket yangın yeridir.

Her gün çocuklar istismara uğruyor, memleket yangın yeridir.

Her gün koronadan insanlar ölmeye devam ediyor, memleket yangın yeridir.

Her gün Kürtlere ve mültecilere yapılan saldırılar artarken bir de akılla dalga geçer gibi onlar suçlu gösteriliyor,

HDP’yi kapatma tehditleriyle, devrimcileri gözaltılarla, tutuklamalarla yıldırarak gerçek muhalefet güçleri susturulmaya çalışılıyor, memleket yangın yeridir.

Yağma, talan, savaş, ayrımcılık, düşmanlık, korku salma hepsi bir arada, hepsi iktidar çetesi tarafından başımıza sarılmaktadır.

Öyleyse cevabımız: Topyekün saldırılara karşı topyekün direnerek, karşı koyarak kazanabiliriz!

Onları bir arada tutan şey bir avuç insan için daha fazla mal, para, güç hırsı. Buna karşı biz adil, özgür, insanca, ortak bir yaşam isteğiyle birleşiyoruz. Tüm dostlarımızı bu saldırılara karşı Cumartesi günü saat 18:00’de Maltepe Beşçeşmeler Meydanı’nda birlikteliğimizi haykırmaya çağırıyoruz.

MALTEPE EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ”

Panelde HDP milletvekili Dilşat Canbaz ve EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz konuşmacıydı.

İlk konuşmacı olarak Dilşat Canbaz konuşmasına, orman yangınlarından, hükümetin yangın söndürmekteki beceriksizliklerinden bahsederek başladı. Bu beceriksizliklerin yanı sıra bir de bu durumdan  HDP’yi sorumlu tutarak HDP’yi karşı bir hedef haline dönüştürdüğü ve yangın bölgelerindeki insanları Kürt düşmanlığına iten ırkçı bir ortama zemin hazırladığını vurguladı. Konuşmasının devamında hükümetin bu tutumunun aslında ne kadar güçsüz olduğundan bahsetti. Kürtlere, kadınlara, doğaya ve HDP’ye yapılan bu faşist saldıranlara karşı ancak bir arada durarak  engel olunabileceğini ve bu birlikteliklerin hangi görüşten olursak olalım tabandan kurulması gerektiğini dile getirdi.

Panelin ardından forum kısmına geçilerek dinleyicilerin konuşmacılara soru sorduğu ve görüşlerin ifade edildiği bir serbest kürsü kuruldu.

Burada KöZ adına konuşma yapmak için söz alan yoldaş şu vurguları yaptı: Devletin HDP’ye, kadınlara, emekçilere ve ezilenlere yapmış olduğu saldırıların bugün gelinen noktadaki anlamı bizler için 12 Eylül rejiminin kriz içinde olması ve yaratmış olduğu anayasasının artık işlemez hale geldiğidir. Bu somut durumda yürütülmek istenen demokrasi mücadelesi bir devrime hizmet etmediği koşulda kazanım elde edilemeyecektir. Yoldaş konuşmasını bir soruyla tamamladı: “ Bugün burada bu meseleleri tartışan konuşmacıların muhtelif zamanlarda ve yerlerde Denizlerin, Mahirlerin, Yusufların, İboların isimlerini anarak konuşmalarına başladıkları ve bu kişileri önder alarak  siyaset yürüttükleri dönemler artık geride mi kaldı? Bugün her iki konuşmacının da işaret ettiği yer seçimler oldu, bizler için başka bir mücadele yolunun olduğunu düşünmüyorlar mı?”

KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak Türkiye’de demokrasi sorununun devrim sorunu olduğunun, yapılan bütün merkezi ve yerel çalışmalarda var olan baskı aygıtına karşı söylenmeyen her sözün burjuvazinin değirmenine su taşmanın ötesine geçmediğinin bilincindeyiz. Ulaşabildiğimiz bütün alanlarda en ufak demokratik bir talebin bile devrim sorunuyla bağlantılı olduğunu vurgulayacağız. Devrim için ise devrimci parti ihtiyacının en yakıcı sorun olduğunu hissedenler olarak, devrimci partiyi yaratmak için devrimci iddialarla örgütlenmiş kesimlerle buluşabildiğimiz her alanda bu kesimlere dönük komünist bir parti ihtiyacının propagandasını yapmayı en acil görevimiz olarak görüyoruz.

Anadolu Yakası’ndan Komünistler