25 Ekim günü İşçi Emekçi Birliği Mayısta Yaşam Kooperatifi’ni 19 Kasım’da Kartal’da örgütlediği İşçi Emekçi Mitingine davet etmek için 1 Mayıs Mahallesi’ndeki şubesine ziyarette bulundu.

Mayısta Yaşam Kooperatifi’nin Taksim-Tarlabaşı’nda göçmen emekçilerin çocukları arasında eğitim dayanışması faaliyetini yürütenler olarak 11 Kasım’da Kıvılcım Kültür Merkezi’nde bir toplantı aldık. Bu toplantının önemli bir gündemi de İşçi Emekçi Mitingine katılım oldu. Mitingi göçmen emekçilerin gündemine sokmak, kayıtdışı olmaları sebebiyle mitinge gelemeyecekleri için de emekçilerle buluşup onların sözünü ve taleplerini alana taşımak amacıyla mitinge Mayısta Yaşam olarak katılmaya karar verdik. Aynı zamanda, İşçi Emekçi Mitinginin kürsüsünde öğrenci, emekli, kadın, işçi gibi toplumun çeşitli kesimlerini temsilen beş dakikalık konuşmaların yapılacağını bildiğimiz için, göçmenler için de söz alma talebinde bulunmayı kararlaştırdık. Bu doğrultuda mitingde öne çıkaracağımız talep ve şiarları belirlemek için beş aileyi evlerinde ziyaret etmeyi önümüze koyduk.

Kısa bir zaman kaldığı için ilişkide olduğumuz göçmen emekçilerle hemen iletişime geçtik. Ancak çoğu aile yoğun bir şekilde geç saatlere kadar çalıştığı için onlarla görüşemedik. Yalnızca Mayısta Yaşam’ın Cumartesi günleri Kıvılcım Kültür Merkezi’nde yürüttüğü dayanışma çalışmasına düzenli gelen emekçilerle görüşebildik. Onlara bu mitingden bahsederek amacımızı anlattık. Mayısta Yaşam’ın yirmi beş yıldır sadece dayanışmayı değil aynı zamanda mücadeleyi de büyüttüğünü, İşçi Emekçi Mitingine de sınıfın bir parçası olan göçmen emekçilerin sorunlarını ve taleplerini gündem ederek katılmasının önemli olacağını konuştuk. Onlar da bize hükümetin göçmenlere polis eliyle uyguladığı yoğun baskı ve operasyonlardan bahsettiler. Sağlık, barınma, eğitim, sigorta ve sendika haklarının olmamasından dolayı yaşadıkları ve duydukları sorunları uzun uzun anlattılar; bu sorunların ancak vatandaşlık hakkıyla veya en azından oturum izniyle çözülebileceğini söylediler. En büyük sorunun “kimlik” sorunu olduğunu anlatan emekçilerle, sadece Türkiye’deki değil Avrupa’daki devletlerin de göçmenler konusundaki ikiyüzlü politikalarından bahsettik. Emekçiden ve ezilenden yana olanların “Tüm göçmen işçilere vatandaşlık hakkı!” talebini yükseltmesi gerektiğini, göçmen işçilerin de hükümete karşı burjuva partilerden bağımsız mücadelenin önemli bir parçası olduğunu vurguladık. Mitingde konuşup ortaklaştığımız şiarları yükseltmenin önemini konuştuk. Diğer ailelerle görüşememiş olsak da, onların da aynı düşünceleri paylaştıklarını daha önceki görüşmelerimizden ve yaptığımız ev ziyaretlerinden biliyorduk.

 

Göçmen işçilerin mitinge katılmaları onların direkt olarak polis tarafından yakalanıp Geri Gönderme Merkezlerine gönderilmeleri anlamına geldiği için mitinge katılamayacakları belliydi. Bu koşullarda, Mayısta Yaşam’ın adı geçsin geçmesin, biz de onlarla konuşarak belirlediğimiz talepleri, yani göçmen emekçiler için barınma, sağlık, eğitim, sigorta ve vatandaşlık hakkı taleplerini içeren kısa bir konuşma metnini İşçi Emekçi Mitingi kürsüsünde de yükseltmek isterdik. Ancak İşçi Emekçi Birliği’nde yalnızca bir göçmenin sahnede yaşadığı zorlukları anlatması yahut bu zorlukların bir mesaj olarak sunucuya iletilmesi kararlaştırıldığı için belirlediğimiz konuşmayı maalesef yapamadık.

Mitingden bir gün önce Kıvılcım Kültür Merkezi’nde buluşup belirlediğimiz şiarlara yer veren pankart ve dövizlerimizi hazırladık. Mitingde atacağımız sloganları da belirledik. Pankartımızdaki ana şiarımız “Sınıfın Parçası Göçmen Emekçilerle Dayanışmayı Büyütelim!” idi. Aynı zamanda “ÇEDES’e Hayır! Laik Eğitim İstiyoruz!”, “Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın!” ve “Göçmen İşçilere Vatandaşlık Hakkı!” şiarlarına da pankartımızda yer verdik.

Yaptığımız dövizlerde ise “Filistin’e Özgürlük!”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması!”, “Öğrenciye İş, Çalışana Öğrenim Hakkı!”, “Tüm Göçmen İşçilere Vatandaşlık Hakkı!” şiarlarının yanı sıra, Zonguldak’ta çalıştığı maden ocağının kaçak olduğu ortaya çıkmasın diye patronları tarafından öldürülen Afgan maden işçisi Vezir Mohammad Nourtani’nin fotoğrafını taşıyarak “Göçmen İşçilere Sendika, Sigorta Hakkı!” talebine de yer verdik.

19 Kasım’da saat 12.30’ta Başak istasyonunda buluştuk. Kortejlerin toparlanmasıyla birlikte Mayısta Yaşam’ın bileşeni olduğu HDK kortejinde yerimizi aldık, pankartımızı açtık. Mayısta Yaşam’ın önceden mitinglerde kullandığı bir-iki tane ajitasyon metni seçmiştik. Ajitasyon metni ve belirlediğimiz sloganları HDK’den arkadaşlara sorup uygunsa birlikte yükseltmeyi teklif ettik. Kabul etmeleri sonucunda, teknik olarak megafonumuz her ne kadar arızalı olsa da, miting alanına doğru yürüyüş yaparken ajitasyonumuzu yaptık, belirlediğimiz sloganları attık. Kısa ajitasyon metnimizde şunları söyledik:

“Bodrum katı atölyelerde bitmez mesailerimiz… Fabrikada, büroda, sitelerde sendikasız sigortasız ömür tüketiriz. İşçiyiz Biz! Zabıta korkusuyla tezgah başında tetikte bekleyen biziz. Kahvede umutsuzca iş hayali kuran biz. İşsiziz Biz! Yerimizden yurdumuzdan edildik… Köyümüz yakıldı… İstanbul’a, İzmir’e, Mersin’e ekmek parası için göçtük… Horlanıp en kötü işlere layık görüldük… Kürdüz, Göçmeniz Biz! Okusak da çalışsak da aynı sınıfın parçasıyız. Kaderimiz işçi sınıfıyla ortak.”

Bir diğeri ise şuydu:

“Atölyelerde, fabrikalarda, tersanelerde ter döken işçiler… Sendikasız sigortasız çalışıyoruz, işçi bile sayılmıyoruz. Fazla mesailerinin üzerine yatılan, horlanan, tehdit edilen bizleriz. Ama artık yeter diyen de biziz. Biz örgütlenmek istiyoruz. Biz tek bir işçi sigortasız, tek bir işyeri sendikasız kalmasın istiyoruz… Tüm göçmen işçilerin de sigorta ve sendika hakkı olsun diyoruz.”

Bu ajitasyonların yanında “Yaşasın Sınıf Dayanışması!”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!”, “Göçmen İşçilere Vatandaşlık Hakkı!”, “Laik Eğitim İstiyoruz!” ve “İşgalci İsrail Filistin’den Defol!” sloganlarını attık.

Mitingde saygı duruşunun ve okunan açıklamanın ardından mücadele eden işçiler kürsüden söz aldılar. Biz de sigorta, sendika ve grev haklarının ihlallerinden, işyerlerinde yaşadıkları sorunlardan bahseden işçilerin konuşmalarının ardından “Göçmen İşçilere Sendika Hakkı!” ve “Göçmen İşçilere Vatandaşlık Hakkı!” sloganlarını yineledik. Çeşitli sektörlerden işçilerin kürsüde yaptıkları konuşmaların ardından, İşçi Emekçi Mitingi halaylarla sona erdi.

Mayısta Yaşam’ın gündem edip mitingin çalışmasını kısa bir süre içerisinde de olsa örerek mitinge katılım sağlaması önemliydi. Yirmi beş yıldır emekçi mahallelerde, bir seneye yakındır ise göçmen emekçiler arasında eğitim dayanışması faaliyeti yürüten bir kooperatifin, mücadele alanlarında da oluşunun, yürüttüğü dayanışma faaliyetinin tamamlayıcı ve olmazsa olmaz bir ögesi olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple, alanda kendi şiarlarıyla mütevazı da olsa bir kortej oluşturmasını siyasi olarak bir hayli olumlu ve anlamlı buluyoruz. Önümüzdeki süreçte de, geçmiş yıllarda olduğu gibi, Mayısta Yaşam Kooperatifi’nin sınıf dayanışmasından bağımsız ve ayrı düşünülemez bu mücadele yönünü tekrar canlandırmasına yol açacak şekilde çalışmalarımızı yürüteceğiz.

Beşiktaş’tan Komünistler