KöZ’ün arkasında duran Komünistler olarak, Türkiye Komünist Partisi’nin 12 Mayıs’ta İstanbul’da düzenlediği, “Emperyalizme Geçit Yok/ Nato Nedir, Kime Yarar?” başlıklı etkinliğe katıldık. İncirlik Üssü’ne yürüyüşle final yapacak bir etkinlik dizisinin ilk ayağı olan programda TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ve Yunanistan Komünist Partisi’nden bir heyet hazır bulundu. İki partiden temsilcilerin gerçekleştirdiği konuşmaların ardından etkinlik sonlandırıldı. Soru-görüş alınmadı.

Kemal Okuyan giriş konuşmasında NATO’nun kuruluş amacından söz etti. Komünizmle mücadele etmek için kurulan NATO’nun, 1991’den sonra da varlığını sürdürme nedeni olarak; dünyadaki komünizm tehdidini, Amerikan emperyalizminin dünyadaki varlığını sürdürme hedefini ve emekçi halkları bastırma isteğini işaret etti. Okuyan, “Bugün Türkiye’deki her devrimcinin ödevi NATO’ya hayır demek ve NATO’dan çıkılmasını istemektir. NATO, Türkiye’deki sermaye egemenliğini korumaktadır. Türkiye’de halk, sömürücü iktidarı alaşağı ettiğinde NATO üslerindeki nükleer silahlar halka karşı kullanılacaktır. Bilmediğimiz birçok noktada nükleer silahlar bulunuyor. Nükleer silahlar barındırdığı için, ABD’nin gizli ve açık operasyonlarında kullanıldığı için İncirlik kapatılmalıdır.” dedi ve şunu ekledi: “Eninde sonunda gidecekler. ‘Önce ekmeğimizi kazanalım’, ‘Önce Erdoğan gitsin’ demek palavradır. Ekmek kavgası hürriyet kavgasından ayrılamaz.” YKP ile ilişkilerinin tarihsel bir altyapısı olduğunu söyleyen Okuyan, vaktiyle Türkiye’nin işgalinin karşısında duran Yunanistan Komünist Partisi’nin bu tavrını her komünistin benimsemesi ve kendi ülkesinin işgal ettiği toprakları görmezden gelmemesi gerektiğini ifade etti. Sosyalist Türkiye kurulana dek mücadeleye devam edeceklerini açıklayarak konuşmasını sonlandırdı.

Kemal Okuyan’ın ardından YKP temsilcisinin konuşmasına geçildi. İşgali ve NATO’yu kınayan temsilci, savaşta Ukraynalı Komünistlerden yana tavır aldıklarını söyledi. Savaşın iki taraftan da emperyalist, Putin’in ise anti komünist olduğunu belirten temsilci; bu süreçte dünyadaki birçok KP’nin teşhir olduğunu söyledi. “NATO’dan çıkılsın!” diyen YKP’li konuşmacı; artan silahlanmaya, sınır ihlallerine ve göçmen düşmanlığına karşı olduklarını sözlerine ekledi. Enternasyonal dayanışmaya güvendiklerini ve ortak düşmana karşı savaşacaklarını belirterek sözlerini noktaladı.

Sonrasında bir müzik dinletisi gerçekleşti ve etkinlik sonlandırıldı. KöZ’ün arkasında duran Komünistler olarak, söz alamadığımız etkinliğe dair soru ve görüşlerimizi yazarak açıklamak istiyoruz.

Öncelikle; Kemal Okuyan’ın Komünistlere hatırlattığı ‘işgalin karşısında durma’ ödevini kesinlikle sahipleniyoruz. Kuzey Kürdistan’ı işgal etmiş olan TC’ye karşı durmak söz konusu olduğunda da, devrimcilik iddiasında olanlara; Okuyan’ın belirttiği gibi, işgalin karşısında durma ödevini tekrar tekrar hatırlatıyoruz.

Etkinliğin ana gündemi emperyalizm ve NATO karşıtlığı idi. NATO’dan çıkılması ve Amerikan üslerinin kapatılması taleplerini yükselten TKP’ye, bunların nasıl mümkün olacağı sorusunu yöneltmek isterdik. Bizler, emperyalizme ve NATO’ya karşı mücadelenin ancak devrimci bir biçimde yürütüleceğine dair hiçbir şüphe duymuyoruz. Sandığın da devrimci siyasete uygun biçimde hareket etmenin bir istisnası olmadığına inanıyoruz.

TKP’nin NATO’ya karşı mücadelenin önemine dair söylediği bunca sözden sonra, ‘Seçimleri nasıl bunun aracı kılabiliriz?’ sorusu ortaya çıkıyor. Cumhur ittifakını da Amerikancı Millet ittifakını da karşısına alan; ‘NATOculara iki turda da oy yok’ diyen bağımsız bir hattın örülmesi, bunun cevabı değil midir? NATOculara karşı tavizsiz mücadele verilmesi gerektiğini savunan TKP, bugün tam da bunu savunmalıdır. Devrimciler, burjuvazinin NATOcu kanadına iktidarı teslim etmeyi değil, mevcut hükümeti devrim yoluyla indirerek iktidarı ele geçirmeyi hedeflerler. Siyaset iddiayla yapılır. Fakat devrimci bir örgütsel işleyişe ve programa sahip olmayanlar için, devrimci iddialar devrimci dönemlerde kaybolurlar. Tam da böylesine bir devrimci durumun içindeyken, NATOculara karşı mücadele çağrılarını eylemle buluşturmak, iktidar hedefiyle sorumluluk almak gerekir. Köz’ün arkasında duran komünistler olarak çağrımızı yineliyoruz: ‘NATOculara, düzen ittifaklarına iki turda da oy yok!’ diyelim; burjuva gerici ittifakların karşısında, emekçi ve ezilenlerin yanında yer alalım. Millet İttifakı’nın asli görevinin Erdoğan’ın ömrünü uzatmak olduğunun bilincinde hareket edelim, Erdoğan’ı gönderme sorumluluğunu üstlenelim.

Düzen İttifaklarına…İşgalcilere…NATOculara… İki Turda da Oy Yok!

Seçimle Değil Devrimle Gidecek!

Beşiktaş’tan Komünistler