KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak Gençlik Örgütleri tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından öğrenci aylık ulaşım kartlarına yapılan %40’lık zammı protesto etmek amacıyla düzenlenen eyleme katıldık. İBB Saraçhane binası önünde gerçekleştirilen eylemde gerek basın açıklamasına gerekirse de dövizlere yansıyan genel şiar ulaşım hakkının temel bir hak olduğu ve engellenemeyeceği yönündeydi. Sosyal medya ve yetkililerin yapılan zamları haklı gibi göstermeye çalıştığı, ancak en temel haklardan birisi olan ulaşım hakkının yapılan bu zamlarla engellendiği vurgulandı. Biz de dövizlerimizi getiremeyişimiz eksik olsa da eylemde “Ne Cumhur Ne Millet, Tek Yol Devrim” sloganını attık.
İlginç olan ise, önümüzdeki seçimlere henüz bir yıl kalmışken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni elinde bulunduran Millet İttifakı ülkede yaşanmakta olan akaryakıt fiyatı artışları karşısında Erdoğan’a karşı ellerindeki belediyeler vasıtasıyla tutum alamayıp, el mecbur çözümü öğrenci akbillerine zam yapmakta ararken aynı ittifaktan Erdoğan rejimini seçim yoluyla devirmesini beklemektir. İBB’nin yaptığı zammın asıl gösterdiği unsur İBB’nin ya da onun bağlamında Amerikancı muhalefetin ne kadar öğrenci düşmanı olduğu değil, halihazırda rejim kriziyle boğuşan Türkiye’de, sokak hareketlerinden duydukları korku nedeniyle siyaset yapmadan seçimleri beklemek zorunda olduklarıdır.
Yapılan zamlardan dolayı İBB’ye tepki gösterenlerin; seçimlerde de Kürdistan’a işgale giden ordunun tezkeresine evet oyu verenlerle, tarikat şeyhlerinin cenazesinde gözyaşlarına boğulanlarla, Rojava’nın düşmanlarıyla aynı hatta yürümesi beklenemez. Amerikancı Muhalefet Erdoğan’ı devirmek şurada dursun, bir arada durmakta bile zorlanmaktayken bugünün devrimcilerine düşen görev, Türkiye’de yer alan demokrasi sorunlarının başında yer alan Erdoğan sorununa karşı aciz Amerikancı muhalefetin kuyruğuna takılmak ve ona soldan muhalefet etmek değil, sorunun çözümü için bizzat sorumluluk almak ve bunun için de öncelikle önümüzdeki seçimlerde iki burjuva ittifaka da iki turda da oy yok diyen bağımsız devrimci bir tutumu alabilmektir.
Bu nedenledir ki, “Ne AKP Ne CHP” çizgisinden anlaşılması gereken AKP ve CHP’yi aynı kefeye koyup aynı mesafeden eleştiriyor olmak değildir. Devrimciler burjuva klikler arasında hakemlik etmediği gibi burjuva muhalefetinden bağımsız olduğunu onu eleştirerek değil, talip olduğu iktidarı hedefine koyan politik bir hatta ilerleyerek gösterirler.
Bugün de burjuva muhalefeti eleştirmek, yaptığı zamlar yüzünden belediyenin önüne gitmekle yapılamaz. Esas olarak böyle, görece tali, bir durumda dahi emekçilerin yanında saf tutamayıp burjuva hukukuna sıkışan muhalefetin Erdoğan’ı süpürmeye muktedir olmadığının emekçi ve ezilen yığınlara gösterilmesi gerekir.
Bugün bunu yapabilmenin yegane yolu da, herkesin seçimleri işaret ettiği ve kitlelerin gözünü seçime diktiği bir siyasi iklimde, Erdoğan karşısındaki düzen ittifakına yedeklenmeyip bağımsız bir emekçi tutumu seçimlere de yansıtabilmektir.
Yoksulluktan Kurtulmak İçin Kitlesel Eylemlerle Hükümeti Süpürelim!