“Ne Yapmalı: Leninist Partinin Siyasi Temelleri” seminer serisinin “Dogmatizm ve Eleştiri Özgürlüğü” isimli ilk oturumu gerçekleştirildi. Konuşmacı sunumuna Lenin’in polemiği neden daha yakın unsurlara karşı yürüttüğünü, en tehlikeli oportünistlerin nasıl kendini en devrimci atfedenler olduğu sorularını vurgulayarak başladı. Devamında seminer aşağıdaki vurgularla ilerledi:
Eleştiri özgürlüğü denen revizyonist safsataları savunan, Bernstein’a karşı tutum almayan kesimler, kendilerini oportünizmden ayırmayan unsurlar olarak ortacı, sosyal şovenist çizgidedir. Bu tutumsuzluk, enternasyonal hedefini reddederek, yerel muhalefet blokları savunmasını yaparak oportünizmini açığa vurur. Bu eleştiri özgürlüğü safsatasının reddi, oportünistlerle aynı çizgide buluşmanın somutlanışıdır. Temel ilkeleri tartışmaya açmak istemenin parti içinde yeri olmadığı, eğer olacaksa da bunun eleştiri hürriyetiyle değil, parti içinde yeni bir programın kabul edilmesi suretiyle olacağı savunusu, bu oportünistlerle aynı yerde bulunmamanın pratikteki tezahürüdür. Parti eleştiriler temelinde değil, program temelinde yaratılır.
Ekonomizm tabirinin Lenin’de geniş bir anlamı olması da ayırt edicidir: Lenin, işçilerin ekonomik çıkarları için verdiği mücadeleye değil, siyasi iktidar perspektifi olmayan her hali ekonomizm olarak tanımlar. Legal Marksistlerle iş tutarak, iktidar hedefinden uzaklaşmış yerel, kısmi talepler doğrultusunda, militanca mücadele eden tüm akımlar bu tanımıyla ekonomisttir.
Devrimci teori olmadan devrimci pratik olamayacağı anlayışı, Lenin’in devrimci teoriyi benimsemesi ve bu teoriyi revize çabalarından korumak çabası, Marks’ın Gotha Programı’nın Eleştirisiyle tutarlı bir devamlılık içindedir. Bu, teorinin yerelleştirilmesinin, özgünleştirilmesinin ileri görülmesi hatasına da düşmememizi sağlar. Enternasyonalist bakışı koruyan şey, devrimci teorinin bir ve tekliğidir. Sınıf mücadelesinin kanunları dünyanın her yerinde aynıdır. Aksi takdirde Marksizmin evrenselliğini yitirir. Bu teorinin evrenselliğini reddeden tüm akımlar revizyonizm batağına saplanmaya mahkumdur. Bu teorik tartışmaları yürütmediğimiz, işçi köylü ittifakını, Kürdistan meselesini tek ve net olacak şekilde tarif etmediğimiz noktada komünist bir odakta program temelli bir parti kurulamaz.
Konuşmacı sunumunu Türkiye’de ekonomizm ve revizyonist eleştiri taleplerinin günümüzde sol akımların birçoğuna nasıl sirayet ettiğini örnekleyerek sunumunu bitirdi. Soru, görüş ve cevaplardan sonra oturum kapatıldı.
Üniversitelerden Komünistler