Köz’ün arkasında duran komünistler olarak, Okmeydanı’nda mobilya ve tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerle buluştuk.

Çalışmamızdan bir hafta önce, alandaki kahvehane ve atölyelerin yerlerini saptadık. Atölyelerde çalışan emekçilerin öğle molalarının saatlerini öğrendik. Belirlediğimiz atölyelerde, kahvehanelerde ve belirli günler kurulan pazarda bildiri dağıtımları, hükümetin yarattığı ekonomik yıkıma karşı emekçilerin birliğine dair ajitasyon konuşmaları ve emekçilerle öğle molalarında hükümete karşı birleşik mücadeleye dair sohbetler etmek için bir plan yaptık.

Planımız doğrultusunda, geçtiğimiz günlerde Okmeydanı’nda yaklaşık yirmi atölyeye gidip yüzü aşkın işçiye ajitasyon yaparak bildirilerimizi dağıttık. Bizim de örgütleyicisi olduğumuz, 19 Kasım Pazar günü, saat 14.00’te, Kartal Meydan’da düzenlenecek olan İşçi Emekçi Mitingine çağırdık.

Bildiri ve ajitasyon çalışmamızda öne çıkardığımız ilk nokta “Tek bir işçi sigortasız, tek bir işyeri sendikasız kalmasın!” şiarıydı. Asgari ücretli ile asgari ücretin altında çalışan kesimlerle ortak bir mücadele vermeden sermayenin saldırılarını püskürtemeyeceğimizi vurguladık. Bildirimizde, bugün hükümetin ücretleri budayarak çalışma saatlerini uzattığını, emeklilerle alay ettiğini, zam fırtınalarının önünü açtığını açıkladık. Ayrıcalıkları herkes için, özellikle de sınıfın en çok ezilen kesimleri için savunmadıkça ve işçilerin emekçilerin hükümete karşı birleşik mücadelesini yükseltmedikçe bu ekonomik yıkıma karşı da güçlü bir savaş veremeyeceğimizi anlattık. Kayıt dışı çalışmanın işçiler arasında rekabeti körüklediğini, işçiyi patrona bağımlı kıldığını; ancak işçilerin kendi örgütüyle, birliğiyle güçlü olduğunu söyledik.

Bildirilerimizde, emekçileri dinine, diline, vatanına göre bölmek ve ayrı koşullarda çalışmayı dayatmanın patronların planı olduğunu anlatarak; birlikte sömürülüyorsak birlikte mücadele etmemiz gerektiğinin altını çizdik. Toplumun en ayrıcalıksız ve ezilen kesimi olan göçmen işçilerin de bizleri sömürenlere karşı ortak mücadelemizin bir parçası olduğunu söyledik. Bu saldırıları püskürtmek için, tam da bu sebeple, aynı sınıfın parçasıysak göçmenlerle de eşit haklarla, aynı sınıf örgütünde mücadele etmemiz gerektiğini vurgulayan “Sınıfın parçası göçmenler için vatandaşlık hakkı!” şiarını yükselttik.

Emekçileri mitinge çağırırken üzerinde durduğumuz bir diğer şiar ise “Kürdistan’a ve Filistin’e Özgürlük, Orta Doğu’ya Barış!” idi. Bugün hükümetin İsrail’in peşinden ayrılmaya cesaretinin olmadığını ama Kürdün üstüne yürüdüğünü anlattık. Kürtlerin ve Filistinlilerin üstüne yağan bombalara ses çıkarmamanın hükümetle aynı safta yer almak demek olduğunu söyledik. Bildirimizde, Orta Doğu’da barışın koşulunun Filistin ve Kürdistan’ın özgürleşmesi olduğunu ve Kürtlerin esaretinin işçilerin esareti anlamına geldiğini ifade ettik.

Ajitasyon çalışmamızda daha çok, zayıfladıkça saldırganlaşan hükümetin, işçinin, emekçinin, Kürdün, Alevinin, kadının karşısında bir engel olarak durduğunu; en basit bir talebimizin bile yerine gelmesi için bu hükümetten kurtulmak gerektiğini açıkladık. Ondan kurtulmak için ise, kendi gücümüzü görmemiz ve göstermemiz gerektiğini, “Hükümetin karşısına kitlesel ve birleşik eylemlerle dikilelim!” şiarıyla vurguladık. Yalpalayan hükümete karşı bu gücümüzü aynı zamanda yerel seçimlerde de bağımsız bir hatta durarak göstermemiz gerektiğini ifade ettik. 19 Kasım mitinginin anlamının da burada ortaya çıktığını söyledik.

Bu şiarlara yer veren bildirilerimiz kimi atölyelerdeki emekçiler tarafından ilgi görerek okundu. Girdiğimiz atölyelerde ilgilenen arkadaşlarımızla tekrar buluşmak ve bu konuların üzerine geniş bir şekilde konuşmak, aynı zamanda mitinge gidiş saatimiz ve yerimiz hakkında haberleşmek üzere sözleştik.

Bu plan çerçevesinde ilk çalışmamız olduğundan ötürü, ajitasyon konuşmalarındaki içeriği daha öncesinde tam olarak netleştirmediğimiz ve görece daha az kişiyle bu çalışmayı yaptığımız için birtakım eksikliklerimiz olduğunu tespit ettik. Başlangıçta, öğle molası saatlerini yakalayarak işçilerle sohbet etmek istiyorduk ancak teknik aksaklıklardan ötürü yapamamış olduk. Bir dahaki gelişimizde, bildirimizdeki temel şiarları kapsayacak şekilde daha net ajitasyon içerikleri belirleyecek, işçilerle sohbet edebileceğimiz saatlere uygun bir şekilde çalışmamıza başlayacak ve daha güçlü bir şekilde katılım sağlayarak bu çalışmayı planladığımız şekilde gerçekleştireceğiz.

Proleter devrimciler olarak, ayrıcalıksız ve örgütsüz işçiler arasındaki sınıf çalışmamızı sürdürecek; işçi ve emekçileri bu şiarları haykırmak için mitinge davet etmeye devam edeceğiz.

Çalışmada dağıttığımız bildiriye buradan ulaşabilirsiniz.

Beşiktaş’tan Komünistler