Köz’ün arkasında duran komünistler olarak, 5 Nisan Çarşamba günü saat 20.30’da Okmeydanı Semt Evi’nde gerçekleşen “Bir daha enkaz altında kalmamak için Mücadeleyi Büyütüyoruz! TKP’ye Neden Oy Vermeliyiz?” başlıklı, TKP İstanbul 2. Bölge milletvekili adayları Meltem Başbuğ Yazıcı ve Ünsal Uslu’nun konuşmacı olduğu etkinliğe katıldık.

Herkesten önce uzun bir süredir seçim çalışmalarına başladıklarını söyleyen sunucu, sloganlarının “Bir Oy Erdoğan Gitsin Diye, Bir Oy TKP’ye” olduğunu açıkladı. Sunucu, Cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan gitsin diye Kılıçdaroğlu’na oy vereceklerini fakat Millet İttifakı’nın bileşenlerini bildiklerini, onlara kefil olmadıklarını ve Millet İttifakı’nın arkasını toplamayacaklarını ifade etti. TKP olarak 600 milletvekili adayı çıkardıklarını, seçim politikalarının devletçi ekonomi, laiklik ve bağımsızlık olmak üzere üç ana başlıkta toplanabileceğini ve emekçilerin kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu dile getirdi. 

Sunucunun konuşmasının ardından milletvekili adayları söz aldı. Meltem Başbuğ Yazıcı, özel bir dönemde seçime girdiklerini söyleyerek, ilk defa TKP olarak laiklik, anti-emperyalizm gibi temel konularda sözlerini net söyledikleri ve sözlerinin alıcısı olduğu bir seçim sürecine girdiklerini ifade etti. Laiklik, anti-emperyalizm gibi konularda kimsenin karşı koymamasının bu süreci kolaylaştırıcı olduğunu söyleyen konuşmacı, zorlaştıran şeyin insanların küçük bir parti olduğu için oylarının boşa gideceğini düşünmesi olduğunu anlattı. Deprem bölgesinde halkın yanında ilk olanların örgütlü gücüyle sosyalistler  olduğunu belirten konuşmacı, gücün sadece mecliste olmaktan gelmediğini; ama mecliste de olmak istediklerini dile getirdi. Sözü alan diğer milletvekili adayı Ünsal Uslu, emekçi halkı temsil edecek adaylar çıkarttıklarını, halkı ancak halkın kendisinin temsil edeceğini ve etmesi gerektiğini dile getirdi. Şu ân bakanlıklarda, mecliste halkın olmadığını, patron partilerinin, düzen partilerinin olduğunu vurguladı. 

Bu kısa konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi. 

Bir arkadaşımız söz alarak temel ihtiyaçların pahalılığından bahsetti. Eğer sosyalist bir aday varsa ona oy vereceğini söyleyerek, düzen partilerinden hala bir umut bekleniyorsa ve devrimci dayanışma için sosyalistler bir araya gelemiyorsa bunun da bir eksiklik olduğunu ifade etti. Bir diğer arkadaş siyasetçilerin hep vaatte bulunduğunu, işçilere TKP’nin sosyalist milletvekili adaylarının ne vaat ettiğini sordu. Başka bir arkadaş ise, sivrisinekleri değil bataklığı yok etmek gerektiğini, sistemi kökten değiştirmenin ve bu düzeni yıkmanın aciliyetini vurguladı.

Cevaplamak için söz alan milletvekili adayı, bunların Türkiye’nin her yerinde yakıcı bir problem olduğunu söyleyerek parti olarak yaşanılabilir konutta ücretsiz ve insanca yaşamı savunduklarını ifade etti. Soruları cevaplamak amacıyla “Sadece Erdoğan’ın gitmesi yetmez” diyen sunucu, konut, beslenme, eğitim ve sağlık gibi alanların da ücretsiz ve bilimsel olması gerektiğini vurguladı. Laiklikten uzak bir ülkede yaşadığımızı belirten sunucu, üretenin bizler olduğumuz halde ürettiklerimizden çok uzak olduğumuzu ve bunların piyasaya dayalı ekonomi içinde yaşadığımızdan ötürü düzenin sorunları olduğunu anlattı. 

Ardından bir yoldaş el kaldırıp Cumhur ve Millet İttifakı hakkında denilenlerin çok doğru olduğunu ifade ederek söze başladı. İki ittifakın bileşenlerinin de NATOcu ve IMFci olduğunu anlatan yoldaş, bugün esas olanın Cumhurbaşkanı seçimi olduğunu dile getirdi. Yoldaş, Madımak’ı, Gazi’yi, Gezi’yi hatırlatarak, Erdoğan’dan kurtulmak için çözüm olarak sunulan Millet İttifakı’nın Kürtlerin, Alevilerin, emekçilerin düşmanı olduğunu ve emekçilere hiçbir şey vaat edemeyeceğini anlattı. TKP’nin milletvekili adaylarına Kılıçdaroğlu’na oy istemenin bu siyasi gerçeklerle nasıl bağdaştığını sordu. 

Cevap vermek için söz alan milletvekili adayı, Erdoğan’ın karşısında Erdoğansız AKP olan, onunla gericilik yarıştıran Millet İttifakı’nın olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı seçiminde Kılıçdaroğlu’nu desteklemelerinin sebebini şöyle açıkladı: “Emekçilerin gündeminde artan kiralar, barınamama, sağlık problemleri, yani insanca yaşayamama gibi düzenin temel sorunları var. AKP iktidarı bu problemleri öyle bir hâle getirdi ki, bu problemlerin hepsi Erdoğan’ın kişiliğinde toplanmış durumda. Dediğin gibi o yüzden sadece Cumhurbaşkanı seçimi konuşuluyor. Bu problemleri çözebilmek için bu sorunları Erdoğan’ın kişiliğinden çıkarmamız lazım.” dedi. Erdoğan gittikten sonra karşılaşılacak tabloda, asıl problemlerin yani düzen sorunlarının konuşulabilmesi için Cumhurbaşkanı seçimini önemsizleştirdiklerini açıkladı. 

Forumda söz alan başka bir arkadaş, kendisi gibi birçok kişinin Erdoğan’a da Kılıçdaroğlu’na da oy vermeyeceklerini anlatarak, TKP’den “vurucu kırıcı” beklentilerinin olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun da Erdoğan’ın da kitleleri kandırdığını söyledi. Diğer bir arkadaş söz alarak: “Denize düşen yılana sarılır diyorlar. Yılandan kaçalım da ben karada öleyim. Karada en azından birbirimize sarılırız dost elinde ölürüz. Çürük binalar gibi olan bu hükümeti yıkmamız lazım.” dedi. Başka bir arkadaş ise soru soran yoldaşın geçmişten hatırlattıklarının doğru olduğunu, bugün seçimle Erdoğan’ın gidip gitmeyeceğinin bile belli olmadığını, bu işin sokaklarda, meydanlarda çözülmesi gerektiğini söyleyerek “TKP özelinde söylemiyorum ama Kılıçdaroğlu’na oy istemek katillerimize oy istemek anlamına gelmez mi?” diye sordu. 

TKP’li olan bir başka arkadaş söz alarak TKP’nin yıllardır işçiler arasında, mahallelerde, fabrikalarda yaptıklarından bahsetti. Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı çıkartmanın artık geçmiş bir şey olduğunu, Erdoğan’a kaybettirmek için bu seçimlerde Kılıçdaroğlu’na oy vermek gerektiğini ifade ederek; milletvekili seçimlerinde mecliste halkın taleplerini dile getirmek gerekeceği için sosyalist, komünist adayları destekleme, TKP’ye gönüllü olma çağrısı yaptı. Bir diğer söz alan TKP’li arkadaş ise, Millet İttifakı’nın karakterini bildiklerini, Kılıçdaroğlu gelince bu sorunların çözülmeyeceğini ve onunla da mücadele etmek gerektiğini vurguladı. Asıl sorunun bu düzen ile alakalı olduğunu söyleyen arkadaş, güçlü ve örgütlü bir şekilde mücadele etme çağrısı yükseltti. 

Forum kısmı bitirilerek etkinlik sonlandırıldı. 

Etkinlik bittikten sonra, Kılıçdaroğlu’na oy vermenin katillerimize oy vermek anlamına geldiğini söyleyen arkadaşın yanına giderek Cumhurbaşkanı seçiminde alınması gereken tutum hakkında sohbet ettik. Sohbetimiz sırasında TKP’li bir arkadaş da söz alıp hükümetin gitmesi gerektiğini ve Erdoğan’ın gitmesinin kitleler açısından bir umut olacağını söyleyerek Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini anlattı. Sohbetimiz devam ederken TKP’li arkadaş “daha doğru bir yerde” siyaset konuşmak gerektiğini dile getirerek bizi uğurladı. Sohbet ettiğimiz arkadaşın isteği üzerine iletişim bilgilerimizi paylaşırken, TKP’li arkadaşlar aniden bizi dışarıya çağırarak konuşmamız gerektiğini belirttiler. Bu yaptığımızın etik ve nezaketli bir davranış olmadığını dile getiren TKP’li arkadaşlar, genel siyasi tavrımızın da bu yönde olduğunu söylediler. Gözlemci olarak etkinliklerine katılıp soru dahi sorabileceğimizi açıklayan arkadaşlar, zaten etkinlikte sorduğumuz sorunun katılan kitlenin de aklında olduğunu ifade ettiler. TKP’yi kötüleyen bir tutumumuz olmasa da siyasi görüşlerimiz hakkında etkinliğe gelen insanlarla sohbet etmemizin çok yanlış olduğunu vurguladılar. Bizim etkinliği sabote etmediğimizi fakat “sınırlarda dolaştığımızı” söyleyen TKP’li arkadaşlar, insanlarla kendi yerimizi açıp kendi etkinliklerimizde siyaset yaparak ve mahallede bildiri dağıtımı yaparak tanışmamızı salık verdiler.  

Biz bu sözlere karşılık, siyasetin siyasi bir özgüven ile herkese açık bir biçimde yapılması gerektiğini, kendilerinin de herhangi bir etkinliğimize gelerek siyasi görüşlerini ifade edebileceklerini, etkinliğimize gelen insanlarla diledikleri gibi konuşup iletişim bilgilerini alabileceklerini ve sohbet edebileceklerini söyledik. Mahallede bildiri dağıtımını da, kendi etkinliklerimizi de zaten yaptığımızı dile getirerek bu apolitik ve dar grupçu yaklaşımı doğru bulmadığımızı vurguladık. Polemiğin yazılı bir şekilde yapılması gerektiğini söyleyen TKP’li arkadaşlara katılarak yazılı olmayan hiçbir şeyi söylemediğimizi ve bu etkinliği ve kendilerinin bize karşı tutumunu da gazetemizde yayınlayacağımızı ifade ettik. Karşılığında kendilerinin de yazılı bir şekilde cevap vermelerinin savundukları hat gereği icap ettiğini, cevaplarını bekliyor olacağımızı belirttik. TKP’li arkadaşlar bunun üzerine cevap vermeye zamanlarının olmadıklarını dile getirdiler.  

Bizler, Köz’ün arkasında duran komünistler olarak, dar grupçu anlayışlarla rekabetçi kaygıların karşısında, devrimci dayanışma ile siyasi gerçekleri olduğumuz her yerde dile getirmeye, sadece dile getirmekle de kalmayarak bunları fiile dökmeye devam edeceğiz. Tıpkı önümüzdeki Cumhurbaşkanı seçimi için “Düzen İttifaklarına Hiçbir Turda Oy Yok!” diyen bağımsız aday Çetin Eren’i destekleme çalışması yürüttüğümüz; yolumuzun sınıf işbirliğinin değil proletaryanın sınıf savaşının yolu olduğunu en kritik siyasi dönemeçlerde somutladığımız gibi.

Cumhurbaşkanı Seçiminde Burjuva İttifaklara Hiçbir Turda Oy Yok! 

Devrim İçin Devrimci Parti, 

Parti İçin Komünistlerin Birliği! 

Bolşevizm Kazanacak!

Beşiktaş’tan Komünistler