“Denizler, Mahirler, İbolar” TİP reformizminden koparak başlayan, sonra da TİP’ten birlikte koptukları TKP’nin oportünist artıklarından (Mihri Belli ve Dr. Kıvılcımlı’nın yanı sıra TKP’li değil sadece oportünist olan ve hep öyle kalan karşı devrimci Doğu Perinçek’ten) koparak ileri çıktılar. Sadece bunlardan değil kuyruğuna takılmaları beklenen sözüm ona “sol cuntacı” kemalistlerden de koparak gelişen bir kopuşu temsil ederler.
71-72’de kopanlar devletlü yahut reformist anti-emperyalist bulunmayacağını, anti-emperyalizmin bu nedenle bir devrim sorunu olduğunu savunuyorlardı.
Kaypakkaya diğer arkadaşlarından bir adım ileri çıkarak Kemalizmden kopmayan ve Kürtlerin ulusal kurtuluş mücadelesi ile buluşmayan bir kopuşun kopuş olamayacağına işaret etmişti. Daha önemlisi bunun için tekrar Mustafa Suphi’nin partisinin geleneğine bağlanmak gerektiğini vurgulayarak noktalamıştı kavgasını. Bir diğer yandan Kaypakkaya’nın farkı, kendilerini İhtilalci İşçi Köylü Partisi etiketi arkasında gizleyen ve Halk Savaşı verme iddiasını istismar eden reformistlerin maskesini düşürmesi olmuştur.
Kaypakkaya’yı anmak, onun yarım bıraktığı kopuşu bıraktığı yerden devralmak ve işaret ettiği noktadan başlatmak gerekir. Kaypakkaya’nın kendi kuşağının pek çok devrimcisi gibi Halk Savaşı stratejisine işaret etmiştir. Ama bunu yaparken bile asıl bakılması gereken yeri yani Mustafa Suphi’ler döneminin TKP’sini işaret etmiştir. O halde Kaypakkaya’nın kavgasını onun bıraktığı yerden devralıp ileri götürmenin yolu da bellidir. Onlar gibi revizyonizmden ve reformizmden kopmak ve revizyonist ve reformistlere karşı da amansız bir mücadele yürütmek gerekir. Bugün reformistlerleden kopmak bir yana dursun, onlarla aynı çatı partilerinde buluşanlar, reformist ve parlamenterist yolları ezilenler için kurtuluş olarak gösterenlere karşı amansız bir mücadele yürütmeyenler, Kaypakkaya’nın mirasını devralamazlar.
KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak, Kaypakkaya’nın katledilişinin (18 Mayıs 1973 ) 48. yılında “Kaypakkaya, Reformizmden Kopuştur. Reformistlerle Aynı Çatıda Buluşanlar 18 Mayıs’ı Anamazlar” içerikli ozalitlerimizi Okmeydanı ve Hisarüstü Mahalleleri’nde astık. İstanbul’da faaliyet yürüttüğümüz diğer mahallelerde de bu gündemli ozalitlerimizi yapmaya ve 23 Mayıs’a kadar astığımız alanlarda tutmayı önümüze koyduk.
Bugünün görevi; 60’lı 70’li yılların hakim eğilimlerine göre bir yol tarif etmek yerine Komünist Enternasyonal’in kuruluşunda yer alan TKP’nin programının ilke ve esaslarını benimsemek ve o TKP’nin benimsediği proleter devrim stratejisini takip ederek sınıf mücadelesini bir “işçi-köylü şuraları cumhuriyetine” ulaştıracak komünist partisini yaratmaktır.
Hem 71-72 devrimci kopuşuna hayat veren ve hayatlarını devrim davasında feda etmekten çekinmeyen devrimcilere hem de onların sonuncusu olan İbrahim Kaypakkaya’ya olan borcumuz bu son halkayı yaşadığımız topraklarda komünistlerin mücadele zincirinin ilk halkasından yani Komünist Enternasyonal kurucusu TKP halkasından yakalamaktır.
KöZ’ün arkasında duran komünistler de yola çıkarken Mustafa Suphi TKP’sinin “İlke ve Esaslarını” kendi referansları olarak ilan ederek hem Kaypakkaya’nın mücadelesini bıraktığı yerden devralmanın gereğini yapmaktadır hem de onunla birlikte 71-72 devrimci kopuşuna sahip çıkmanın yolunu göstermektedir.
Reformizm Yenilecek, Bolşevizm Kazanacak!
İstanbul’dan Komünistler