Bu yıl 1 Mayıs’a İzmir’de birçok ilçe belediyesinde toplu iş sözleşme süreçlerindeki tıkanıklıklar devam ederken gidildi. Çiğli, Gaziemir, Narlıdere ve Konak belediyelerinde toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması sonucunda işçiler ya greve gittiler ya da greve gitmek üzereler. Çiğli Belediyesi’nden işten çıkarılan ve işe geri alınmayan işçilerse Ankara’ya yürüyüş düzenliyor. Aynı zamanda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZENERJİ ve İZELMAN şirketlerinde de toplu sözleşme görüşmelerinde bir anlaşmaya varılamadığı gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi, sendika taleplerinin ülke gerçekleriyle ve belediyenin koşullarıyla bağdaşır yanı bulunmadığına dair kamuoyu açıklamaları yaparak daha şimdiden yaşanacak olası bir grevde suçu işçilere atmanın zeminini hazırlıyor.
Bununla da kalmayan İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimi bir diğer Belediye şirketi olan İZDOĞA’nın önceki dönemde imzalanan toplu iş sözleşmesinin iptali için mahkemeye başvuruyor. Mahkemede sonuç alamayınca, eğer sendika toplu iş sözleşmesinde belirlenen zammın düşürülmesini kabul etmezse 1000’e yakın işçiyi işten çıkarmakla tehdit ettiği haberleri geliyor. Özellikle Büyükşehir ve bağlı kuruluşlarında çalışan işçiler kendi aralarında yeni bir işten çıkarma dalgasının kapıda olduğunu konuşuyorlar.
Tüm bu koşullar altında İzmir’de düzenlenen 1 Mayıs mitinginde, sendika bürokrasisi İzmir’in en büyük işvereni konumunda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Cemil Tugay’ı 1 Mayıs kürsüsüne çıkardı. Kendi belediyesinin bünyesindeki şirketlerdeki işçileri işten atma hazırlıkları yapan, kazanılmış hakları gasp etmek için uğraşan Cemil Tugay’ın “işçi dostu belediye başkanı” imajı verme çabalarına destek sunuldu. Sosyalistlerin ve devrimcilerin çoğu alana girmeden küçük çaplı bir CHP mitingi yaparak CHP’yle yakın ilişkilerinin gereğini yerine getiren sendika bürokratlarının işçilere söyleyecek esaslı bir sözünün olmadığı açıktır.
Sınıfın görece ayrıcalıklı bir kesimini oluşturan belediye işçilerinin bu ayrıcalıklı konumlarını her geçen gün kaybetmeleri de gerçek anlamda bir kurtuluşun ancak sınıfın diğer kesimleriyle birlikte mücadelede olduğunu göstermektedir.
Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya hiçbirimiz!
Köle Değil İşçiyiz, Birleşince Güçlüyüz!
İzmir’den Köz Okuru Bir Belediye İşçisi