Belediye iş kolunda çalışan on binlerce işçinin gündeminde toplu iş sözleşmeleri var. TİS süreçleri işçilerin demokratik ve ekonomik mücadelesinin önemli bir alanını oluşturur. Tarihinde işçi mücadelesine önemli bir ritim katan belediye işçileri bir yandan güvencesiz çalışmayla diğer yandan yoksullukla karşı karşıya bırakılmışken, insanca yaşayacak ücret talebini bile ciddi mücadelelerle kazanmak zorunda bırakılıyor. Kadrolu olamamış ama taşeronluğun da her biçimiyle karşı karşıya kalmanın ince sınırında hem işveren hem de sendikanın dayatmalarıyla sindiriliyor. Bunlardan biri de Bornova Belediyesi TİS sürecinin bize öğrettikleri.

Bornova’da Temmuz 2024 tarihinde imzalanması gereken TİS Kasım ayında işçilerin onayı olmadan imzalanmıştır. İmzaya giden yol sendika bürokrasisinin koltuk sevdasının gölgesinde işverenin istediği şekilde bitmiştir. Zaten eşini, çocuğunu, akrabasını işe aldırarak sürece başlayan sendika başkanı ve sendika yönetimi aksi bir durumu öremezdi, örmeyecekti de. Bütün pazarlık Genel-İş 7 Nolu Şube’nin bu çıkar ilişkilerinin karanlığına tarihin en kötü TİS’i ile Bornova işçisini gömmesinden ibaret olmuştur.

Öncelikle sendikanın sürecin başından beri ben merkezci tavrıyla TİS sürecini tabana yaymamış, bir grup temsilciyle hazırladığı TİS taslağını işçilere dayatmıştır. Görüşmelerin başlamasıyla birlikte hazırlamış olduğu TİS taslağını bile yok sayarak işverenin önerileri üzerinden ördüğü süreçte kendi varlık zeminini bile boşa düşürmüştür.

Genel-İş Genel Merkezi, TİS süreci devam ederken şube başkanı Manisa’ya atanmış, zaten çok da umurlarında olmayan süreci böylece kendi haline bırakmıştır. Sazı eline alan yeni şube başkanı düşük ücretlerin dayatıldığı görüşmelerde “örgütlü örgütsüzlüğün” nasıl olacağını hepimize göstermiştir. Süreci şeffaf ve kararlı bir şekilde örememiş, TİS sürecini ücret tartışmalarına hapsetmiştir.

TİS’te yer alan 40 saat çalışma dahi gündem yapılmamış, son anda 1 Temmuz 2023 tarihinden sonra giren işçilerden ücret kesintisi sürpriz bir şekilde TİS’te yer almıştır. Masada kalem kalem hakların bile tartışılmadığı o kudretli beceriksizlik “her şey dahil” olacak şekilde neyin ne olduğu belirsizliğinde işçiye dayatılmıştır. Öncelikle işçi bu sürecin asli unsuru yapılmamıştır. Greve iki gün kala CHP’li idare işçilere tehditle greve çıkmayacaklarına dair bir kağıt imzalattı. Sendika da olan biteni izlemekle yetindi. Bir yandan GREV bayrağını yükselten işçiler Bornova tarihinde hiç görülmemiş baskılarla karşı karşıya kalmış, greve son bir saat kala Whatsapp gruplarında grev oylamasıyla “bak işçi de greve gitmek istemiyor” algısıyla süreç bitirilmiştir. Zaten greve çıkılsa da ortada olmayan Grev Fonu ile “greve çıkarsanız aç, sefil olursunuz” algısı yaratılmıştır.

Sendika işçinin değil işverenin sözcülüğünü yapmış, “hadi arkadaşlar yeni TİS hayırlı olsun” denilerek süreç noktalanmıştır. Görüşmeler sürerken dışarda bekleyen ve grev isteyen işçiler yok sayılmış, hatta bir avuç provokatör olarak nitelenmiştir. Yoksulluk sınırının 65 bin olduğu bu coğrafyada her şey dahil brüt ücretlerle 40 binler dayatılmıştır.

Bornova TİS süreci sadece Bornova işçilerini ilgilendirmediğini ve İzmir bakımından önemini vurgulamak gerekiyor. Ardı ardına gelecek TİS süreci ilk Bornova’da başlatılarak, Buca, Bayraklı, Karabağlar, Karşıyaka belediyesi işçilerine de bir sınır çizilmiştir. Bornova’daki kazanım da bütün işçilerin kazanımına önemli bir basamak olacaktı.

Grevler işçilerin direnme bilincini geliştiren ve politikleştiren süreçlerdir. Elbette bu kırılmanın bir TİS’den daha fazla anlamı da olacaktır. İşçi sınıfı hareketinin önünü açmak, TİS süreçlerinde ortak mücadeleyi büyütmek, grevleri hayata geçirmek mücadelenin kaldıracı olacaktır.

Bornova Belediyesi’nden Köz Okuru Bir Belediye İşçisi