Türkiye emekçileri, gelinen bu son noktada yoksulluk, işsizlik ve umutsuzlukla çürümenin eşiğine getirildi. Ekonomik krizleri yaratan patron sınıfı ve iktidar sahipleri, krizin faturasını emekçilere kesti. Yozlaşmış ve her anlamda eşitsizliğe yol açan gerici eğitim sistemi, programı ve işleyişiyle gençlere geleceksizlik kaygısını, psikolojik zorlukları, adaletsizlikleri her alanda yaşatmaya devam etti.

AKP’nin yarattığı bu tek yanlı ve karanlık hegemonya; kadınlara, işçilere, öğrencilere, Kürtlere, Alevilere, LGBTİ’lere, devrimcilere ve komünistlere yaşam hakkı tanımadı. İnsanlarımızın kendi içine sinmesini, ses çıkarmamasını ve siyasette temsiliyet hakkı elde etmemesini sağlamak için savaş politikalarına varan baskı ve sindirme siyasetini uyguladı.

Gelinen bu noktada emekçiler ve komünistler, gerek belediye seçimlerinde gerekse sokak siyasetinde, problemi çözme açısından tam anlamıyla çözünme yaşama ve pasifize olma yoluna kadar gidiyor.

Peki ne yapmalıyız?

Uzun yıllardır İstanbul gibi bir emekçi kentinde komünist bir aday çıkarılmamıştı. Bir irade ortaya konulmamıştı. İşçi sınıfı bu sistemin getirdiği zorluklarla mücadele etmekte çaresiz seçeneksiz ve neredeyse yalnız bırakılmıştı. Bağımsız bir siyasi iradeyle tüm sosyalistlerin, komünistlerin, işçilerin, kadınların ve halkımızın ortak adayı olma iddiası ve iradesiyle yanımızda bulunan Tunahan Dursun’un İstanbul bağımsız belediye başkanı adayı olmasını büyük bir umut ve sevinçle karşılıyorum. AKP-CHP gibi iki köşeye sıkışmış düzen siyasetinin rantçı ve sermayeci anlayışına karşın, tüm emekçilerin ve komünistlerin bağımsız belediye başkanı adayı Tunahan Dursun etrafında kenetlenmek ve birleşmek gerektiğini düşünüyorum. Mücadeleyi daha ileriye taşımak ve kendi kişisel çıkarlarımız için değil halkımızın ortak mücadelesi için çalışmak adına İstanbul bağımsız belediye başkan adayı Tunahan Dursun ve beraberindeki arkadaşlarımızı gönülden destekliyorum.

Okmeydanı’ndan Bir Köz Okuru