Özgür Yaşam Dayanışma Derneği’nde gerçekleştirdiğimiz “Bağımsız bir emekçi hareketi için seçimlerde bağımsız tutum” konulu söyleşide öncelikli olarak Türkiye’de siyasi gündemi ve bununla bağlantılı olarak solun durumunu ele aldık. Sunum yapan yoldaşlardan ilki, solun çok güçlü, ne var ki devrimcilerin görece güçsüz olduğu bir dönemden geçtiğimizi belirterek bunun yaşanmakta olan rejim krizinin önemini azaltmadığını bununla birlikte solun çok büyük bir bölümünü oluşturan reformistlerin Millet İttifakı’na payandalık yaptığını ifade etti. Burada Demirtaş’ın üçüncü cephe girişimine değinen yoldaş, var olan iki tarafın her zaman burjuvaziye karşı proleterler olduğunu, Demirtaş’ın 1. ve 2. cephe dediğinin aynı yerde duran burjuva akımlar olduğunu, diğer yandan özü itibarı ile üçüncü cephe girişiminin Millet İttifakı’nı rahatlatmaya yönelik olduğunu belirtti. Amerikancı muhalefet ve onu destekleyen ABD’nin Türkiye ve Kürdistan’daki devrimci dinamikler nedeniyle muhalefet için Ukrayna veya Venezuela’da olduğu gibi sokağı seçemediğini belirten yoldaş, söz konusu muhalefetin hem kendisini hem de kendisine destek veren solcu reformistleri seçim yoluna mecbur bıraktığının altını çizdi.
Daha sonra ekonomik kriz edebiyatıyla iktidar değişikliği talep edenlerin yaklaşımının burjuva ideologlarının getirdiği sistem eleştirileri ile örtüştüğünü söyleyen yoldaş, kapitalist bir ekonomide krizin istisna değil kural olduğunu, “ekonomik kriz” sızlanmalarının ise ancak burjuvazinin tamamı veya bir kısmı ekonomik olarak zora düştüğünde gündeme geldiğini, yoksulların hep ezilmekte olduğunu, krizin burjuvazinin krizi olduğunu ifade etti. Bir şekilde Millet İttifakı’nın iktidara gelmesi durumunda uygulayacakları siyasetin tıpkı 2001’de Derviş’in yaptığı gibi faiz artırıp kamu harcamalarını kısmaktan ibaret olacağını, bunun da ezilenlerin sefaletinin artması anlamına geleceğini belirtti.
Daha sonra söz alan diğer yoldaş HDP’nin seçimler yaklaşırken her oy hesabında kilit önemde olduğunu, AKP’nin bu nedenle 7 Haziran yenilgisi sonrası HDP’yi hedefe alan bir içsavaş başlattığını, Millet İttifakı’nın HDP olmadan seçimi kazanamayacak olmasının yol açtığı utangaç/sessiz birlikteliğin HDP’nin devrimci tabanının sessiz kalması, sokağa çıkmaması koşulunu da beraberinde getirdiğini söyledi. Bu noktada üçüncü cephe söylemlerinin HDP’nin CHP ile olan birlikteliğini rahatlatma amacı taşıdığını, böylelikle devrimci tabanın/HDP’nin görünmez kılınacağı bir ortamda seçimlere gitmenin mümkün hâle gelebileceğini dile getirdi. Bu bağlamda TİP’in CHP ile HDP arasında çöpçatanlık görevine getirildiğini belirten yoldaş, TİP’in “HDP’siz ittifak olmaz” derken kast ettiğinin tam da HDP’nin kendi kimliğini gizleyerek/sessiz kalarak CHP’nin payandalığını yapması olduğunu, bunu da sonuçsuz/arkası getirilmeyen “geçim sıkıntısı” kampanyaları ve “güçlendirilmiş parlamenter sistem” hikayeleri ile mümkün kılınmasının hedeflendiğini söyledi.
Yoldaş ayrıca dillere pelesenk olan “üçüncü cephe” kurgusunun yeni bir şey olmadığının, geçmişte de reformistlerin ve menşeviklerin sıklıkla başvurduğu bir burjuvaziyle işbirliği taktiği olduğunun altını çizdi. Buna komünistlerin yanıtının geçmişte olduğu gibi bugün de aynı olduğunu belirten yoldaş, komünistler için her zaman iki taraf olduğu, bir tarafın devrimci diğer tarafın ise karşı devrimci tarafı oluşturduğunu vurguladı. Reformistlerin “erken seçim” ve “hükümet istifa” talepli “geçinemiyoruz eylemleri”nin aslen Millet İttifakı’nın seçim amaçlarına hizmet ettiğini ifade eden yoldaş, benimsenmesi gerekenin seçim öncesinde devrimcilerin oluşturacağı bir devrimci ittifak kurmak olduğunu ifade etti. Ancak bu şekilde burjuvaziyi temsil eden AKP ve CHP/İYİP/SP’ye karşı konulabileceğini belirten yoldaş, komünistlerin HDP’nin de kendi bağımsız kimliği ile yer alacağı böylesi bir ittifakı oluşturmak için çaba harcayacağını vurguladı.
Sunumun ardından gelen yorum ve sorularda HDP’nin liderliği ile tabanının zıtlığına vurgu yapıldı, HDP’de – diğer devrimci tabana sahip örgütlerde olduğu gibi – devrimcilerle reformistlerin ayrışmasının hedeflenmesi gerektiği ifade edildi. Bir başka yorumda ise söz konusu devrimci cephenin oluşturulması için bağımsız bir işçi-emekçi hareketi oluşturulması gerekliliğinin altı çizildi.
Komünist Bir Dünya Kuracağız!
İzmir’den Komünistler