17 Temmuz 2024 tarihinde Aziz Vukolos Kilisesi’nin bahçesinde gerçekleştirilen Dünya Mülteciler Günü etkinliği, Konak Kent Konseyi ve Konak Mülteci Merkezi’nin katkılarıyla düzenlendi.
İzmir Mülteci Dayanışma Platformu’nun bileşeni olan Özgür Yaşam Eğitim ve Dayanışma Derneği olarak etkinliğe katıldık. Etkinlik, şiir okumaları, konserler, pandomim gösterileri ve çocuklara yönelik yüz boyama gibi çeşitli aktivitelerle doluydu ve mülteci haklarına dikkat çekti. Ayrıca, İzmir Müzisyenler Derneği göçmen müzikleriyle etkinliğe katkıda bulunarak anlamlı bir konser verdi.
Ancak, İzmir’de mültecilerle dayanışmayı amaçlayan diğer kurumların etkinliğe katılmamış olması, önemli bir eksiklik yarattı. Bu durum, mülteci sorununa karşı daha geniş bir dayanışma ağı oluşturulması gerektiğini gösterdi. Etkinliğin potansiyelini tam anlamıyla kullanamadığı ve daha güçlü bir toplumsal destek mesajı vermediği açıkça ortaya çıktı. Mültecilerle dayanışmanın yalnızca etkinliklerle sınırlı kalmaması gerektiği, sürekli bir örgütlenme ve aktif toplumsal bilinçlendirme ile desteklenmesi gerektiği vurgulandı.
Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi, mülteciliğin temel bir hak olduğunu ve barış içinde yaşamanın önemini vurguladı. Ege Kent Konseyleri Birliği ve Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu Madımak Katliamı gibi tarihin kara lekeleriyle mücadele etmenin önemine dikkat çekti. Etkinliğin sınırlı katılımı ve eksiklikleri, mülteci dayanışması ve toplumsal bilinçlendirme konusunda daha geniş bir çabaya olan ihtiyacı gözler önüne serdi.
Bu tür platformların, mülteci haklarını savunma ve toplumsal adaleti sağlama açısından daha etkili kullanılması gerekmektedir. Dayanışma, yalnızca belirli günlerde değil, sürekli bir mücadele biçimi olarak yaşanmalıdır. İzmir’deki diğer dayanışma kuruluşlarının ve bireylerin daha aktif bir şekilde yer alması, bu önemli mücadelede daha geniş bir destek ve etki yaratılmasına olanak sağlayacaktır.
Sonuç olarak, etkinliklerin ve dayanışmanın yalnızca bir başlangıç değil, sürekli bir mücadele biçimi olarak yaşanması gerektiği açıktır. Enternasyonal düzeyde, “Bizi soyanlar göçmen ve yoksullar değil, buralı ve zenginler” sloganıyla ifade edilen bu mücadele ruhunu benimseyerek, mültecilerin haklarını savunma ve toplumsal adaleti sağlama amacı doğrultusunda daha geniş bir birliktelik oluşturmamız, bu konuyla ilgilenen tüm kitle örgütlerimi daha etkili bir iş birliği içinde olmaya çağırmamız gerekir.
İzmir’den Köz Okuru Bir Emekçi