2 Eylül Kuruluş Festivali kapsamında bizim de çağrıcısı olduğumuz “Seçim Sonrası Siyasi Tablo” konulu bir panel organize edildi. Panelde bizimle birlikte SMF, HDP, ESP, TİP, EMEP konuşmacı olarak yer aldı.

Yoğun bir katılım ile TİP Ataşehir irtibat bürosunda düzenlenen ve iki turda gerçekleşen panelde yaptığımız konuşmada şu vurguları ön plana çıkardık:

Seçim döneminin ardından solda hakim olan tutum özeleştiri ve değerlendirme furyası olarak görülebilir. Hemen hemen tüm akımlar seçimlerdeki yenilgiyi kendi yenilgileri gibi sahiplenmekle kalmadı aynı zamanda da yenilgi diye tarif ettikleri sürecin nedenlerini araştırmaya başladı. Kitlelere gidememek, örgütleyememek, burjuva siyasetin etkisinde hareket etmek, bağımsız siyasi hat çizememek vb bir dizi değerlendirme yapılmaya devam ediliyor. Bu değerlendirmelerin politik açıdan bir anlam taşıması içinse sorunu doğru tespit edip çözüme dair somut adım atmak gerekir. Bu seçimlerdeki esas eksiklik Millet İttifakı’nın peşine takılmak yahut açıktan ona destek verilmese dahi karşısında duracak bağımsız somut bir siyaset üretmemekti. Özeleştiriler buradan başlamalı.

Biz seçimlere bağımsız cumhurbaşkanı adayı ile gitmiştik ve bu adayı bir eylem birliği çerçevesinde desteklemek için tüm sol akımlara çağrı yapmıştık. Bu anlamda özeleştiri furyasına katılmıyoruz. Ancak önümüzde somut tablonun değiştiğine dair bir kanıt yok. Bir taraftan Erdoğan seçimlerden daha fazla güç kaybederek, iktidara geldiği ilk seçimlerdeki oranlarına dönerek çıktı. Diğer yandan MHP ile çelişkili ittifakı devam ediyor. Üstelik bu sefer bu ittifaka Hüda-Par, Yeniden Refah gibi partileri de ekledi, Altılı Masa gibi karmaşık ve ortak hareket etmesi güç bir dinamik olarak karşımızda duruyor. Amerikancı muhalefetin ise seçim dışında başka bir yöntemle Erdoğan’dan kurtulma yoluna gitmeyeceği açık, bu nedenle yaklaşan yerel seçimlerde de Millet İttifakı’nın dağılmayacağını beklemek gerekir. Bu nedenle yerel seçimler genel seçimin özeleştirisinin gereğini yapmak isteyenlerin önünde bağımsız bir siyasi hattın propagandasını yapmak için bir fırsat olarak duruyor. Biz de şimdiden eylem birliklerine açık olduğumuzu söylüyor ve bağımsız bir çizgiyi savunma çağrısında bulunuyoruz.

Panelde söz alan HDP ekonomik kriz, siyasi baskılar ve tek adam düzeninin yarattığı kriz karşısında kendi gücümüze ve kitlemize güvenerek hareket edilmesi gerektiğini, seçimdeki Millet İttifakı desteğinin bir taktik hamle olduğunu ve yine AKP’ye kaybettirebilecek adayların desteklenebileceğini ifade etti. ESP, Millet İttifakı’na desteğin yanlış olduğunu, bu konuda aday çıkararak adım atmamanın kaçırılmış bir fırsat olduğunu ifade etti. Seçim sürecinde bu tercihin emekçiler açısından bir kazanım olamayacağını propaganda ettiklerini atardı. TİP yenilginin seçim sonuçları ile değil burjuvaziye doğru ideolojik bir kaymanın söz konusu olmasından kaynaklı olduğunu anlattı. Bu yenilgiyi toparlamak için yerel seçimlerde yerel seçim düzlemini aşan bir taktik izlemek gerektiğinin altını çizdi. EMEP ikinci turda tek adamın karşısında kim olursa ona oy vermenin doğru bir taktik tutum olduğunu, seçim ittifakları sorununa doktriner biçimde bakmanın yanlış olduğunu anlatırken aslolanı işçileri ve emekçileri örgütlemek olarak değerlendirdi. SMF ise seçim sonuçlarının Amerikan emperyalizminin Türkiye’deki planlarından bağımsız ele alınamayacağını, doğrudan kitleler ile yaratılacak araçlarla, kitlelerin sorunlarına doğrudan cevap olacak pratik izlenmesi gerektiğini açıkladı.

Seçim döneminde bağımsız bir cumhurbaşkanı aday çalışması başlatmış ancak kampanyamızın karşılaştığı görmezden gelme taktiği sonucunda farklı çizgiler benimseyen siyasetler ile ortak etkinlik ya da panellerde tartışma şansı bulamamıştık. Bu imkanı bize ve diğer siyasetlere geç de olsa sağlayan paneli olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.

Anadolu Yakasından Komünistler