24 Haziran seçimleri yaklaşınca, Türkiye solunun ana gündemi de haliyle seçimler oldu. Bu seçimlerde takınılacak tutumlara ve sebeplerine yönelik bir dizi farklılıklarda kendisini göstermeye başladı. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine dair burjuva partilerin ittifakları bir yandan gündemi meşgul ederken, Türkiye solu ise HDP’yi desteklemek ya da seçimleri boykot etmek üzerinden kimi tartışmalar yürütmektedir. Bundan önceki seçimlere nazaran boykot edecek olan siyasetlerin hem sayısı oldukça az, hem de görünür bir boykot çalışması yürütülmemekte. Solun geçmişe nazaran daha geniş kesimleri HDP’yi destekleyen bir tutum almış olsalar da, seçimlerin 1. turunda cumhurbaşkanı seçilemediği taktirde, 2. tura kalma ihtimali yüksek olan CHP adayını destekleme konularına dair büyük bir belirsizlikte kendisini göstermekte. Bu belirsizliğin yönüde ağırlıklı olarak CHP adayını desteklemeye doğru kaymakta.
Böyle bir siyasi atmosferin altında KöZ’ün arkasında duran komünistlerin bu seçimlere dair tutumları ve yönelimi ise çok daha öncesinde net bir şekilde ortaya konmuş ve bu tutumlar ve görüşler 1 Mayıs hazırlıklarına ve 1 Mayıs mitingine de taşınmıştır. “Ana muhalefet rolü için HDP ile sınırlı olmayan sol blok, Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş” şiarı 1 Mayısa pankartlaştırılarak taşınmıştır. Bu çağrının içeriğinib detaylı bir şekilde anlatıldığı özel sayılarımızı da 1 Mayıs’tan daha öncesinde çıkarmış ve 1 Mayıs hazırlıkları sürecinde yaygın olarak kullanmıştık.
KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak seçimlerde HDP’yi desteklemekteki gerekçelerimizle, solun geri kalanlarının destekleme gerekçeleri arasında da oldukça ciddi farklılıklar vardır, seçimlerin olası bir ikinci turuna dair ise solun hiçbir görüş bildirmemiş olmasına rağmen, KöZ’ün en başından beri bastıra bastıra vurguladığı; ‘ Demirtaş’ın ikinci tura kalamadığı koşullarda, aktif boykot etmek gerekir’ çağrısı vardır.
Böylesi bir siyasi atmosferde KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak seçimlere ilişkin solun tutumları ve komünistlerin tutumları gündemli bir söyleşi organize ettik. Seçim süreci boyunca közün arkasında duranların hangi siyasi çizginin propagandasını yürüteceğini tartıştık. Yaptığımız söyleşide bir yoldaşımız sunum gerçekleştirdi. Bu sunumunda yoldaş şu konulara değindi;
“HDP’nin barajı geçip geçmemesinin neden elzem olduğunu açalım; Erdoğan erken seçimlerden korkmakta haksız değildir,HDP’nin milletvekili sayısını arttırması, İP-Saadet ittifakının barajı aşması Erdoğan’ın parlamentodaki denetimini yitirme ihtimalini arttırıyor. Meclisteki muhalefete dayanamadığı için OHAL’le ülkeyi yöneten Erdoğan’ın, kendisine OHAL yetkisi vermeyen, bütçesini onaylamayan, kararnamelerini iptal eden bir meclis ile karşılaşması, 7 Haziran sonrasından çok daha büyük bir siyasi krizin zemininin döşenmesine yol açacaktır. Zaten hali hazırda uzun zamandır devam eden rejim krizi içerisinde cebelleşen Erdoğan ve AKP iktidarının bu seçimlerde parlamentodaki çoğunluğu yitirmesi, kilitlenen bir parlamentoyu ortaya çıkaracak, rejimini krizini daha da derinleştirecek, bu kriz içerisinde Erdoğan ve AKP’nin dahada zayıflamasına yol açacaktır. Böylesi bir atmosferde Erdoğan’a karşı sokak hareketlerinin içerisinde olan kitlenin motivasyonu ve Erdoğan’ı sokakta devirmesinin yolu da açılmış olacaktır. İşte Devrimcilerin görevi de bu krizi büyütmek ve bu krizden devrim için faydalanmak olmalıdır. Közün arkasında duran komünistlerin HDP’yi desteklemesinin özünde de bu tespit ve siyasi yönelim yatmaktadır. Bunun aksisi zaten parlamenter yollarla krizleri çözmeyi beklemek, ezilenlerin lehine parlamentodan bir takım uygulamaların çıkacağını ummak anlamına gelir ki, bu düpedüz parlamanterizmin kendisidir ve böyle görenler, düzen içi tasfiyeci projelere hapsolanlardır.
İkinci tura Demirtaş’ın kalmaması durumunda ise alınacak devrimci tutum boykot tutumu olacaktır. Türkiye solunda bu tutumun dışında alınacak olan ve ihtimalide yüksek olan tutum ise chpnin adayını destekleme tutumudur ki, bu tutum parlamenterizmin ve düzen içi siyasetin ta kendisidir. Devrimci tutumla da uzaktan yakından alakası yoktur. Erdoğan’dan kurtulmak için gerekirse CHP’nin adayını destekleme tutumu sokaktaki muhalefet hareketini CHP ye yedeklemek ve düzen içine çekmek anlamına gelir. Erdoğan’dan Parlamenter yollarla kurtulmanın hayallerine kapılmak ve Amerikancı muhalefetin dümen suyuna katılmaktan öteye geçemez. Buda olsa olsa olsa oportünizminen net dışa vurumudur.
Közün arkasında duran komünistler tüm bu seçim sürecinde de devrimci görevleri öne çıkararak, siyasi faaliyetlerini sürdürmektedir. Var olan rejim krizini emekçilerin ezilenlerin lehine bir fırsata dönüştürüp, proleter bir devrimin yolunu döşeyecek olan devrimci partiyi kurma mücadelesini yükseltmektedir. Bu seçim sürecinden de bu partinin kurulması için faydalanmaya çalışmaktadır. Asıl olan bu görevin bilinci ve kararlığıyla bu mücadele yürütülecek ve devrimci parti kurulacaktır.”
Yoldaşın sunumunun ardından söyleşiye katılanların görüşleri ve sorularıyla ortak bir tartışma yürüttük.
1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler