“Seçimleri Beklemeyeceğiz” kampanyamızın ikinci haftasında Tuzla’daydık. Özel sayı dağıtımı ve ajitasyon çalışmalarımızı gün boyu farklı noktalarda sürdürdük. Emekçilerle kahvehanelerde, sokaklarda ve tersane çıkışlarında bir araya geldik. Çünkü kurtuluş emekçilerin Cumhur İttifakı’na karşı bağımsız mücadelesinden geçiyor.
Bizim bu çalışmayı yapmamızın artık kitlelere bağımsız şekilde önderlik etme kapasitesine kavuşmuş olmamızla uzaktan yakından ilgisi yok. Bu kampanyanın asıl amacı henüz ulaşmadığımız kapasitede olduğumuzu iddia etmekten ziyade, Amerikancı muhalefetin doğrudan ya da dolaylı eklentisi olan tüm akımlar için böyle bir çalışma yürütmenin mümkün olduğunu, bunu yapmamak adına ardına gizlendikleri mazeretlerin geçersiz olduğunu göstermek ve bu akımlarla platformumuzun ayrım çizgilerini derinleştirmek için gerçekleştirdik. Çünkü tüm hesaplarını 2023 seçimlerine göre yapanlar, hükümet karşıtlığını erken seçim çağrılarına indirgeyenler, emekçilerin bağımsız mücadelesinin önünü açamaz.
Sabah Tuzla Aydınlı’da servislere binen işçilere bildiri dağıttık. Sendikalı oldukları için işten atılan VIP giyim işçilerinin direnişi ziyaret ettik. Kampanyamızdan bahsederek özel yayınımızı ilettik.
İşçilerle sohbetimiz esnasında konu sokaktaki hareketsizliğe gelince, kabahati asıl işçilere önderlik etmek iddiasında olanlarda aramalıyız dedik. Bugün üzerinde asıl durulması gereken maddi çıkarları dolasıyla AKP’ye oy veren işçiler değil, hiçbir maddi çıkarı olmadığı halde faşistlerle kol kola giden işgalci politikalara destek veren ve şovenizme çanak tutan Millet İttifakı’na yedeklenen sol olduğunu vurguladık.
20 yıldır çalışma yürüttüğümüz bir bölge olduğundan, emekçilerle birçok yerde araya gelme ve konuşma imkanı bulduk.
Sırasıyla Bingöllüler, Vartolular ve Dersimliler kahvehanelerini ve Erzincan Derneklerini ziyaret ettik ve ajitasyonlarımız sırasında özel sayı dağıtımı yaptık. Bu ziyaretlerin ardından, tersane bölgesinde de özel sayı dağıtımı sırasında ajitasyon çalışması gerçekleştirdik. En çok Cumhur İttifakı gitmeden hiçbir şeyin değişmeyeceğini söylediğimiz ajitasyonlarımız ilgi gördü.
Ajitasyonlarımızda şunları söyledik:
“Emekçilerin haksız bir savaş için cepheye sürüldüğü günlerden geçiyoruz. İki gerici devlet Kürtleri kim esir alacak tepişiyor. Bu haksız savaşa son vermek gerekir. Ancak savaş “birlikler çekilsin” temennisiyle son bulmaz. Tepemizdeki gerici ittifaktan kurtulmadan bu haksız savaş bitmez. Cumhur ittifakından seçimlere bel bağlayarak kurtulamayız. Seçimleri beklemeyeceğiz!”
“Seçimleri beklemek mücadeleyi 2023’e ertelemektir. Seçimleri beklemek bir belediyeyi kaybetmemek için kırk takla atanların koltuklarından vazgeçeceklerini düşünmektir (olmayacak duaya amin demektir). Seçimleri beklemek kaybettikleri belediyeyi kayyumlarla geri alanların koltuklarını teslim edeceklerini düşünmektir.
Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak, Figen Yüksekdağ, Sabahat Tuncel 41 aydır hapiste! Seçimleri beklemek HDPlilerin hapiste kalmasına razı olmaktır!
Seçimlere bel bağlamak Millet İttifakı’na teslim olmaktır. Seçimlere bel bağlamak kayyumlara sessiz kalmaktır. Seçimleri beklemek Millet İttifakı bozulmasın diye Suriyeli düşmanlığına sessiz kalmaktır.
Amerika Cumhur İttifakı’ndan eylemle değil seçimle kurtulmak istiyor. Seçimleri beklemek Amerikancı muhalefete teslim olmaktır.
Kürtlere düşman oldukları yetmediği gibi Suriyeli göçmenleri şantaj malzemesi olarak kullanıyorlar. Yunan adalarına kaçmak için botlarda çoluk çocuk boğulanlar kardeşimizdir.
Seçimleri kazanmak isteyenler emekçilerin en gerici hislerine sesleniyor, düşman olarak Suriyelileri gösteriyorlar. Suriyeli emekçiler kardeşimizdir. Oysa asıl düşman tepemizdeki ittifaktır. Seçimleri beklemek Suriyeli düşmanlığına sessiz kalmaktır. Seçimleri beklemeyeceğiz!”
İstanbul’dan Komünistler