SGDF, içinde bulunduğumuz siyasi sürece ilişkin siyasetlerin değerlendirmelerini öğrenmek, aynı zamanda da kendi değerlendirmelerini paylaşmak istediğini söyleyerek gençlik örgütlerindeki kurumlara tek tek çağrıda bulundu. Gençlik örgütümüz olmasa da, gençlik örgütlerinin toplantılarını takip ederek eylem ve etkinliklerinde aktif olarak katıldığımız için için Köz’e de bu çağrıyı iletti.
Görüşmemizde, SGDF’li arkadaşlar 12 Mart’tan bugüne SGDF’ye ve gençlik örgütlerine yapılan saldırıları hükümetin gençlikten duyduğu korkuya bağladıklarını belirttiler. Günümüz koşullarında, özellikle bu sene Suruç süreci içerisinde yapılan bildiri dağıtımında dahi tutuklamaların olması neticesinde, önceden sergilenen gözaltına alınmayı önüne koyan eylem pratiğinin terk edilmesi gerektiğini, aksi takdirde hükümetin saldırganlığının bu derece arttığı bir zeminde kitleleri eylemlere katamayacağımızı söylediler. SGDF eşbaşkanlarının 14 Eylül’de tutuklu yargılandığı davalarının görülecek duruşmasına dayanışmayı büyütmek için birlikte katılmak gerektiğini, 14 Eylül öncesinde ise kurumların bir yerelde “Gençliğin Mücadelesi Yargılanamaz! SGDF’li Tutsaklara Özgürlük!” pankartının asılmasını önerdiler.
Biz ise, Türkiye’de gelişen süreci salt gençlik kapsamında ayrı bir değerlendirmeyle ele almadığımızı, aslında tüm yaşananların 2015’ten başlayan içsavaş ve buna karşı geliştirilemeyen bağımsız devrimci hat ile ilişkili olduğunu anlattık. Eylem biçimlerine ilişkin ise, bizim tutumumuzu hükümetin saldırganlığından daha öte, siyasetimizi emekçi ve ezilenlerle buluşturmanın olanaklılığı üzerinden aldığımızı belirttik. Emekçilerle buluşmayan, devrimci siyaseti kitlelere taşımayan dar kadro eylem çizgisini yanlış bulduğumuzu, asıl yapılması gerekenin yakıcı gündemler üzerine devrimci eylem birlikleri oluşturarak emekçi mahallelerinden üniversitelere uzanan bağımsız bir hattı kitlelere ulaştırmak gerektiğini söyledik. Öte taraftan, gençlik örgütlerinin gündemleri ele alış biçiminin üniversite öğrencilerinin sorunları ile sınırlı olmasının yanlış olduğunu, bu şekilde bir kavrayışla örülecek bir hattın zaten kitleselleşmesinin beklenemeyeceğini, ancak bu hususun ayrı ve daha kapsamlı bir tartışmanın konusu olduğunu belirttik.
Görüşlerimizi anlattıktan sonra, Köz’ün arkasında duran komünistler olarak SGDF’nin eylem birliği önerisini kabul ederek, 14 Eylül öncesinde Rumeli Hisarüstü Mahallesi’ne “Gençliğin Mücadelesi Yargılanamaz! SGDF’li Tutsaklara Özgürlük!” pankartını astık. 14 Eylül saat 13.35’te Çağlayan Adliyesi’nde görülen duruşmaya ESP ve SGDF’ye yöneltilen saldırılara karşı dayanışma amaçlı katıldık. Bizim dışımızda çeşitli gençlik örgütlerinden arkadaşlar ve YSP vekili Çiçek Otlu da destek amacıyla katılanlar arasındaydı. Duruşma, 6 aydır tutuklu bulunan SGDF eşbaşkanlarının tahliye edilmesiyle sonuçlandı.
Üniversitelerden Komünistler