KöZ olarak 105. yılında da Ekim Devrimi’ni, siyasi mücadelenin bir parçası olarak andık. Kasım ayını Ekim Devrimi ayı ilan ettik ve “Yolumuz Ekim Devriminin Yoludur, Komünist Bir Dünya Kuracağız” şiarlarını yükselttik. Bu kapsamda yürüttüğümüz çalışmaların bir parçası da 1 Mayıs Mahallesi’nde gerçekleştirdiğimiz “Birinci Paylaşım Savaşından Ekim Devrimine Giden Yol” başlıklı söyleşi oldu.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde gerçekleştirilen söyleşiye, devrim ve komünizm davasında yitirdiklerimiz adına bir dakikalık saygı duruşu ve Enternasyonal Marşı’nın okunmasıyla başladık. Ardından İlk Buhar Makinesi adlı belgesel filmi izledik. Gösterimin ardından KöZ adına söz alan bir yoldaş, Birinci Paylaşım Savaşından Ekim Devrimine giden süreç başlığında sunum yaptı. Sunumu yapan yoldaş konuşmasında aşağıdaki vurguları öne çıkardı:
“Ekim Devrimi; proletarya başta olmak üzeren tüm ezilen kesimlerin gerçek kurtuluşunun nasıl sağlanacağını göstermiş, tarihteki tek muzaffer proleter devrimdir. Komünist bir dünya için tek yol olan proleter devrim Bolşeviklerin önderliğinde Çarlık Rusyası topraklarında vücut bulmuştur. Bu örnek günümüze kadar hala aşılamamış ve bugün de proletaryanın gerçek kurtuluşu için mücadele edenlere yol göstermeye, pusula olmaya devam etmektedir. Politik bir pusula olan Ekim Devrimi’ni aşma iddasında olanlar elbette o devrime önderlik etmiş olan Bolşevik Parti’yi baz almak ve onun devrim mücadelesindeki yürütmüş olduğu politik çizgiden dersler çıkarmak zorundadır.
Bolşevik Parti’nin en ayırt edici yanlarından birisi kitlelerden kendisini ayıran ve doğrudan iktidarı fethetmeyi amaçlayan bir parti olmasıdır. Bu özelliği elbette onun bir dizi siyasi konuda bağımsız devrimci tutum almasının temelini oluşturmuştur. Birinci Paylaşım Savaşı’nda savaşa giren devletlerin sol sosyalist akımları kendi devletlerinin yanında yer alırken, Bolşevikler tek başlarına kalma pahasına ‘Asıl Düşman Kendi yurdunda’ çizgisiyle hareket ederek, Çarlık Rusyasının yenilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Bu tutumlarını pratikte de göstererek hem işçiler içerisinde ajitasyonunu yapmışlar hem de ordu içerisinde bozgunculuk yaparak, askerlerin silahlarını kendi subaylarına çevirmelerini sağlamışlardır. Bu siyasi cesareti ve cüreti kuşanan Bolşevikler elbette muzaffer Ekim Devrimi’ni yaratmakta muktedir olmuşlardır.
Sınıf işbirlikçi tutumları takınan tüm siyasi akımlar ise proletaryanın düşmanı olan kendi devletlerinin iktidarlarını pekiştirmenin ötesine geçememişler ve tarihte işçi sınıfına ihanet edenlerin kervanında yerlerini almışlardır. Bugünkü siyasi atmosferde, o dönemki ihanetçi reformist akımların çizgisinde hareket edenler her ne kadar çoğunlukta olsalar da, Bolşeviklerin kuşandığı cüreti kuşanarak, bu toprakların komünist partisini yaratma mücadelesi yürüten komünistler de bu topraklarda mevcudiyetleri korumaktadırlar. Elbette bu sınıf işbirlikçi tutumları alt ederek, onların çanına ot tıkayan komünist partisini yaratacak ve dünyayı bir kez de bu topraklardan sarsacaklardır. Yüzünü devrime dönmüş tüm militanları komünist bir dünyayı kurma yolunda, Ekim Devrimi’nin ışığında bu parti kurma mücadelesinde sorumluluk almaya ve omuz omuza bu kavgayı vermeye davet ediyoruz. Yaşasın Komünistlerin Birliği.”
Etkinlik, sunumun ardından yoldaşın, kendisine yöneltilen soruları yanıtlamasıyla sonlandırıldı.
Yolumuz Ekim Devriminin Yoludur!
Komünist Bir Dünya Kuracağız!
İstanbul’dan Komünistler