“Sınıf Mücadelesinin Stratejisi ve İttifakları” seminer serisinin “Devrim ve Kadınlar” başlıklı beşinci ve son oturumu 21 kişinin katılımıyla 4 Mayıs Pazartesi günü gerçekleştirildi. Oturumda Komünist Enternasyonal’in kadınlar arasında çalışması üzerine tezleri ve kararları ele alındı. Konuşmacı sunuma 12 Eylül sonrasında tasfiyeciliğin başka bir aşamaya evrilmesinin yönelimlerini ele aldı. Açık işçi partilerine yönelme, Kürt sorununun keşfedilmesi ve Kemalizmin liberal eleştirisi bunlardan bazılarıydı. Diğer bir yönelimin ise kadın sorununun keşfedilmesi ve devrimcilerin kadın sorununa dair yaklaşımının eleştirilmesiydi.
Öncelikle Komünist Enternasyonal’in kadın sorununu proleter devrim sorunu olarak ele aldığı aktarıldı. Bunun sadece kadın sorununa yaklaşım olmadığı ve ulusal sorunun da, işçilerin kurtuluşu sorununun da proleter devrime tabi sorunlar ele alındığı aktarıldı. Konuşmacı ardından aşağıdaki vurguları gerçekleştirdi.
“Sorunu proleter devrime tabi ele almak aynı zamanda komünistler ve burjuva sosyalistleri arasındaki ayrımı oldukça netleştiriyor. Eğer devlet karşısındaki tutumu ve devrim hedefini göz ardı edersek sorunun kendisini anlayamayız. Burjuva sosyalistleri devlete karşı mücadele etmeden sorunun düzelebileceğini savunurlar. Komünist Enternasyonal’de kadın sorunu kadınlarla erkekler arasındaki bir sorun olarak tarif edilmiyor. Kadın veya erkek aile denen kurumun içerisinde bu gerici kurumun parçaları olduğu için böyle bir ilişkiye giriliyor. Engels aileyi kurumsallaşmış fuhuş olarak tanımlıyor. Cinsiyetçi iş bölümünün temelinde aslında ailenin yattığı söyleniyor. Aile devletten bile gerici bir kurum olarak tarifleniyor. Bu köklü gerici kurum yıkılmadan da kadının esareti bitmeyecek, kadının özgürlüğü gelmeyecektir. Engels’in yazdığı kitaba baktığımızda önce aile kuruluyor, sonra özel mülkiyet ilişkileri devreye giriyor bu sosyal örgütlenmenin üzerinden siyasal devlet örgütlenmesi yükseliyor. Ailenin yıkılması için ise tam tersinden öncelikle burjuva devlet aygıtının yıkılması gerekiyor. Bu nedenle kadının kurtuluşu ancak sosyalizmde başlıyor ve komünizmde özgürleşebiliyor. Engels’in kadınlar kurtulmadan insanlık kurtulmaz sözü ise bu çerçeve içerisinde anlaşılmalıdır. Bu burjuva feministlerle komünistler arasındaki ayrımın daha köklü olduğunu da gösterir. Reformistler kadınların kurtuluşunun bir devrim olmadan da gerçekleşebileceğini söyleyip, komünistleri de ertelemeci olarak değerlendiriyorlar. Sınıf mücadelesi burjuva diktatörlüğüne karşı proleter devrim mücadelesidir. Kısmi bir sorunun devrim olmadan çözülebileceğini savunanların nihai varacağı yer sınıf uzlaşmasıdır. Yaydıkları hayallerin ardından en son vardıkları yer devlete karşı reformlar önermek oluyor. Burjuva akımlar komünistlere bu soruna kayıtsız kaldıkları için değil aksine ilgilendikleri için tepki gösteriyorlar. Kadın sorunu kendi sorunlarına hapsolarak değil, sorun yaşayan diğer kesimlerle ortak ederek çözülebilir.”
“Sınıf Mücadelesinin Stratejisi ve İttifakları” seminer serisi 5. Oturumuyla birlikte tamamlanmış oldu. Üçüncü modülde Ne Yapmalı üzerinden Leninist parti nedir, nasıl işler ve diğer partilerden nasıl ayrılır konuları üzerinde durulacak. Oturumlara dair detayların duyurusu daha sonra yapılacaktır.
Üniversitelerden Komünistler