Faaliyet yürüttüğümüz alanda diğer siyasetlerin militanlarıyla görüşüp siyasal konulara dair kimi tartışmalar gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Geçmişe nazaran günümüzde oldukça düşük seviyelerde gerçekleşen bu tip sohbetleri artırmaya çalışıyoruz. Var olan siyasal sürece dair ve bu sürece dair nasıl bir politik hat izlenmesi gerektiği yönünde tartışmalar yürütmeye çalışıyoruz. Bu tür tartışma ortamlarının kendiliğinden gelişmesinden ziyade daha planlı bir şekilde yapma gayreti içerisindeyiz.

Yapmış olduğumuz plan çerçevesinde, mahallemizdeki HDP, Sodap ve Esp’lilerle kimi tartışmalar yürüttük.

Sodap’lı arkadaşlarla son siyasal süreç, OHAL, KHK’lar ve bu süreç içerisinde emekçilerin, ezilenlerin mücadelesi ve HDP’nin pozisyonu üzerinden tartışmalar yürüttük. Yürüttüğümüz bu tartışmaların merkezinde ise; emekçilerin mücadelesinin geriye gitmesinin HDP başta olmak üzere Türkiye’deki oportünist ve parlamentarist akımların tutumları olduğu kısmıydı. Sodap’lı arkadaşlar bunun sebebinin var olan OHAL rejimi ve baskılardan kaynaklı olduğunu HDP’nin ise bunu aşmak üzere hareket ettiğini, HDP’nin emekçilerin mücadelesini örmeyi hedeflediğini savundu. Biz ise; 7 Haziran seçimleri öncesinden başlayan pasifist tutumların bugün doruk noktasına geldiğini, ezilenlerin eylemli birleşik mücadelesini örmek bir tarafa, onları pasifleştiren, sokak hareketlerinin önünü kesen bir parti olduğunu, bunun da parlamentarist bir parti olmasından kaynaklı olduğunu vurguladık. Zaten HDP’nin devrimi hedefleyerek iktidarı amaçlayan bir parti olmadığını, böyle olmadığı için de legal bir muhalefet partisi olmak zorunda kaldığını, bunun da ötesine gidemeyeceğini savunduk. Aynı şekilde sadece HDP’nin değil bu topraklardaki hiçbir akımın ezilenlerin mücadelesini proleter bir devrimle taçlandırmak üzere hareket edemediğini, çünkü Bolşevizm’in çizgisini kendisine referans alan böylesi bir partinin olmadığının altını çizdik. Bunlardan ötürü bugünün en acil görevinin de böylesi bir partinin mücadelesini vermek olduğunu, KöZ’ün arkasında duran komünistlerin de platform olarak ortaya koydukları partileşme stratejisiyle bu mücadeleyi yürüttüklerini ve bu parti kurulana dek mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladık.  Zaten platformumuzun çağrısının da böyle bir partiye ihtiyaç duyanlara yönelik olduğunu, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu çağrıya cevap verecek bir dizi komünistin ortaya çıkacağını ifade ettik. Sodap’lı arkadaşlar ise, bu topraklarda devrimci komünist partilerin olduğunu bunların yok sayılamayacağını ifade ettiler. Tartışma bu sefer de aynı coğrafyada aynı amaç ve ilkelere sahip farklı komünist partilerin olup olamayacağına döndü. Marksizm ve Leninizm ile bunun bağdaşmadığını söyleyerek yaptığımız itirazımıza ise; Marksizm’de dahi bunlara yer vardır, siz Marksizm’i, Leninizm’i yanlış yorumluyorsunuz, yanıtıyla karşılık verdiler. Biz de bunların yoruma açık bir şey olmaktan ziyade Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresinde oldukça net bir şekilde ifade edildiğini, bu referanslara bakarak hareket ettiğimizi ifade ederek tartışmamızı sonlandırdık.

Parlamentarizm Yenilecek, Bolşevizm Kazanacak!

1 Mayıs Mahallesi’nden Komünistler