‘SSCB ve Türkiye: devrimci ve karşı devrimci iki cumhuriyet’ başlıklı söyleşimizde ilk olarak Ekim Devrimi’nin Türkiye’deki siyasal ve tarihsel gelişmelere etkisinin sunuşuyla söyleşiye başladık. Mustafa Kemal’in yüksek yetkilerle Osmanlı paşası olarak Samsun’a çıkışının nedenlerini çocukluğundan beri Cumhuriyet hayallerinin gerçekleşmesi için bir fırsat olarak görenlerin olguları çarpıttığına değinildi. Ekim Devrimi’nin yarattığı siyasi etkiyle beraber idari olarak Rus toprakları olan bölgelerde şura hareketlerinin bastırılması yönünde görevlendirildiği anlatıldı. Şuraların bastırılmasının siyasi aciliyetinin İngilizler açısından önemi kendi çıkarlarının devamlılığı için zaruri olduğuna değinildi. Samsun’a çıkışının bir nedeni olarak ise Damat Ferit Hükümeti’nin yol açtığı siyasi ve askeri başarısızlıkları bahane göstererek bir hükümet darbesi planladığı belirtildi. Ancak bu hükümet darbesinin siyasi muhtevasının, Cumhuriyet rejiminin tesis edilmesi için atılmış bir adım olmadığı belirtildi.1920 Meclisi’nin açılışı ise yeni bir cumhuriyetin temellerinin atıldığı bir mecra olmaktan ziyade hilafete ve saltanata bağlılığın önemini koruduğu bir meclis olduğunun altı çizildi. Ekim Devrimi’nin siyasi etkisine bağlı olarak ortaya çıkan işçi-köylü şura cumhuriyetlerinin, sözüm ona ‘’ulusal kurtuluş mücadelesi’’ sonrasında doğan yeni bir cumhuriyetten daha ileri olduğunu rehber edinen Mustafa Suphi TKP’sine de değinildi. Üçüncü Enternasyonal’i kılavuz edinen ve buna uygun bir parti kurarak Anadolu’daki siyasi krizi devrimci fırsatlara çevirmeyi stratejik yönden gerçekleştirmeye çalışıldığı belirtildi.
Sunumun ikinci kısmında ise Osmanlı-TC arasındaki sürekliliği açıklayabilmek adına kronolojik bir tarih okumasının gerekliliği üzerine duran bir sunum gerçekleştirildi.1.Meşrutiyet’i tesis eden koşullar arasında Osmanlıcılık ideolojisinin bir Osmanlı milleti yaratma hedefiyle yola çıktığını ancak Osmanlı’nın Rusya karşısındaki askeri yenilgileri sonucunda İngilizler ve Fransızların desteğini çekmesiyle beraber 1.Meşrutiyet’in temellerinin sarsıldığına değinildi.2.Abdülhamit’in bu fırsattan yararlanarak parlamentoyu kapatıp anayasayı ilga ederek İstibdat Dönemi’ni başlattığına değinildi. Bu dönemde emperyalistler arası çelişkilerin derinleşmesi sonucu Alman Emperyalistlerinin siyasal ağırlığının Osmanlı’da artmasına değinildi.1905 Devrimi, 1906’da İran’da yaşanan gelişmeler ve Anadolu’daki vergi isyanları 2.Meşrutiyetin siyasi ve toplumsal zeminini hazırlayan önemli gelişmeler olduğuna değinildi.2.Meşrutiyetin bir burjuva devrimi olduğuna değinilerek, onun Alman Emperyalistleriyle yakınlıklarıyla beraber Türkçülük çizgisiyle hareket ettiğine değinildi.1. Paylaşım Savaşı’na İttifak Devletleri’nin yanında katılan bir İmparatorluğun hakim ulusunun ulusal kurtuluş mücadelesi veremeyeceği belirtildi. Kendi topraklarında ezilen ulusların bağımsızlık mücadelelerini bastıran bir ulusun ancak ezen ulus milliyetçiliği ile hareket edeceği belirtildi. Kuvayi Milliye’nin, Sivas ve Erzurum Kongreleri ile beraber şuraların yakınlarındaki stratejik bölgelerde kurumsallaşma hamlelerine değinildi. Saltanat ve hilafet makamlarını kaldırılma süreçlerini ise ‘’laik bir cumhuriyetin’’ ilerici hamleleri olarak görmek yerine; Ekim Devrimi’nin kendi topraklarında iç savaş sürecinin olumlu yönde bitmesi ve Müslümanların yönünü Ekim Devrimi’ne dönmesiyle hilafet ve saltanat makamlarının öneminin emperyalistler nezdinde tükendiğine değinildi.
Sunumun soru ve cevap kısmında ise Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’nde askerlik mesleğini bıraktığına yönelik olgunun, Osmanlı ile olan ilişkisinde nasıl bir yere oturduğu soruldu. Cevap olarak ise Damat Ferit Hükümeti’ne yönelik bir hükümet darbesi planlayan Mustafa Kemal’in manevra kabiliyetini arttıran bir hamle olarak okuma gerekliliği üzerine duruldu. Bu kongrelerde ise herhangi bir emperyalist gücün manda ve himayesi altına girilmesinin gündemde olduğuna değinilerek askerlik mesleğinin bırakılmasının cumhuriyet kurma yolunda atılmış bir adım olmadığına vurgu yapıldı.