Çin’in Wuhan kentinde başlayıp dünyanın, en azından kuzey yarı küresinin tamamını sarmış olan bu salgın şimdiye kadar 230 binin üzerinde kişide teşhis edilmiş ve 10 bine yakın can almış durumda. Bu tablonun git gide daha vahim olacağı da öngörülüyor.
Kimileri şimdiden bu salgının tarihte görülmüş ve kayda geçmiş en büyük salgınlar arasında yer alacağını söylüyor.
Daha önce görülüp kayda geçen salgınlar ve bilinen zayiatlarını hatırlamak gerekirse:
- Atina’da M.Ö: 430-426 yılları arasında görülen ve o zamanki nüfusun üçte biri demek olan 70 bin kişinin hayatına mal olan tifo salgını.
- Roma imparatorluğunun Mezopotamya topraklarından başlayıp Roma’yı da saran ve M.S. 165-189 yılları arasında 10 milyon can aldığı hesaplanan çiçek hastalığı salgını.
- M.S. 541’de Mısır’dan başlayıp bütün Akdeniz havzasına yayılarak kimi kaynaklara göre 25 kimilerine göre de 100 milyon kişinin ölümüne yol açan, yani neredeyse o zamanki dünya nüfusunun üçte biri kadar bir nüfusu kırdığı düşünülen veba salgını. Bu salgın o zaman Konstantiniye olarak anılan İstanbul nüfusunun yüzde 40’ını kırmıştı.
- 1347-1353 yılları arasında Avrupa’yı sarıp toplamda 25 ila 34 milyon arasında insanı öldürdüğü düşünülen kara veba salgını. Bu kara veba daha sonra XIX. Yılda tekrar baş gösterip dünya çapında 100 milyon kişinin hayatına mal olmuştur.
- 1648’de Meksika’da baş gösterip XVII., XVIII. ve XIX. Yüzyılın başlarına kadar Güney Amerika ve Sahra altı Afrika’da kendini gösterip toplamda kaç milyon kişinin ölümüne neden olduğu hesaplanamayan sarı humma salgını ki bu hastalık aynı bölgelerde hala kendini göstermeye devam etmektedir.
- 1826’da Hindistan’dan çıkıp 1832’ye kadar Rusya, Polonya, Finlandiya, Almanya, Fransa ve Büyük Britanya’ya kadar yayılıp yalnız Avrupa’da bir milyon kişinin hayatına mal olduğu düşünülen kolera salgını.
- Birinci emperyalist paylaşım savaşının ardından Avrupa’yı saran sonra bütün dünyaya da yayılan ve İspanyol Gribi olarak anılan salgın. ABD askerleri tarafından taşındığı düşünülen bu grip virüsünün 1919’a kadar dünya nüfusunun dörtte biri ila üçte birini kırdığı, yani yaklaşık 25-50 milyon kişinin ölümüne neden olduğu hesaplanıyor. İspanyol Gribi dünyanın bu güne kadar bilinen en öldürücü salgını olarak kabul edilir. Dünya savaşında ölen asker ve sivillerin toplam sayısı ise 19 milyon kişi civarında kabul ediliyor!
- 1956 yılında Çin’de baş gösteren ve dünyaya yayılan Asya gribi (H2N2) olarak da bilinen grip salgını da Dünya çapında 1 ila 4 milyon kişinin hayatına mal olmuştur.
- Asya gribinin bir türevi olan Hong Kong gribi (H3N2) de 1968’de Hong Kong’da baş gösterip 1969 yılına kadar tüm dünyaya yayılmış ve toplamda bir milyon kişinin canını almıştır.
- İlk kez Kongo’nun Kinşasa kentinde 1920’de tespit edildiği kabul edilen ve insan vücudunun bağışıklık sistemini bozan AIDS diye bilinen salgın. Bu hastalığa neden olan virüs 1983 yılında Fransız araştırmacılar tarafından tespit edilip HIV olarak adlandırılmıştır. Bu teşhisten sonra AIDS daha çok bilinir olmuş ve üzerinde daha çok konuşulmuştur. 2000’li yılların ilk yarısında dünya çapında her yıl 2 milyon civarında kişi hayatını kaybetmiştir. 2018 yılında dünyada AIDS’den ölenlerin sayısı 700 binlere gerilemiştir. Ama 1881’den bu yana toplam 35 milyon kişinin AIDS nedeniyle hayatlarını kaybettiği hesap edilmektedir.
ABD’deki Johns Hopkins Üniversitesi Sistem Bilimleri ve Mühendislik Merkezi tarafından açıklanan verilere göre 19 Mart itibariyle Korona virüsü enfeksiyonu olduğu teyid edilen vaka sayısı dünya çapında 236 bin 384, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 9790’dır. Bilhassa Hindistan, Endonezya, Filipinler vb. gibi nüfusu yüksek birçok ülkede teşhis ve kaydetme oranlarının oldukça düşük olduğu, test yapma oranının neredeyse sıfır olduğu, tedaviye gitmeyenlerin yahut bu enfeksiyonu nispeten hafif geçirenlerin büyük bir sayıya ulaşabileceği göz önünde tutulursa bu rakamların çok üzerinde bir Korona vakası olduğunu düşünmek yanlış olmaz.
Yine de bilinen büyük ve ölümcül salgınlarla kıyaslandığında Koronanın en büyük ve ölümcül salgınlar arasında kendine yer açacağını söylemek için henüz erken. Buna karşılık bu salgının hafife alınacak bir salgın olmadığını da kabul etmek gerekir. Zira son derece hızlı ve geniş ölçekte yayılan ve ölümcül sonucu olabilen bir hastalığın hafife alınması ciddiyetsizlik olur.
Açıkçası Korona salgını en öldürücü ve en yaygın salgın olmasa da, şimdiden (AİDS’den sonra) en medyatik salgınlar arasında yerini aldığını söylemek için tereddüt etmemek gerekir. Bununla birlikte bu salgının yakın akrabaları olan SARS’tan, MERS’ten yahut Domuz Gribinden (H1N1) daha ciddi olduğu kesindir.
Ne yazık ki bu salgın karşısındaki tepkilerin ezici çoğunluğu da Korona salgınıyla ilgili bilgilerin yayıldığı sosyal medya mecrasında “karantinada” yer almaktadır. Bir yandan bu salgının sermaye düzeniyle ve sağlık organizasyonunun kapitalist niteliğiyle yakınen ilişkili olduğu söyleniyor olsa da, en radikal tepkiler bile, sokağa çıkma ve toplu gösteri ve etkinlikler yapmaktan ziyade virüse karşı devletlerin aldığı zecri tedbirlere boyun eğen ve virüse karşı korunmayı öne alan tepkilerle sınırlı kalmaktadır.