KöZ’ün arkasında duran komünistler olarak, 23 Nisan Pazar günü Taksim’de gerçekleşen “1 Mayıs’a doğru” başlıklı İşçi Demokrasisi Partisi söyleşisine katıldık. “Ekonomik çöküşe ve tek adam rejimine karşı Emek İttifakının inşası için taleplerimiz ve mücadeleleri birleştirmenin yolları” temelli bir tartışma gerçekleştirileceği duyurulan etkinlikte, herhangi bir tartışma yaşanmadı. Önceden belirlenen çeşitli konuşmacılar kürsüye çıkıp konuşmalarını gerçekleştirdikten sonra etkinlik sonlandırıldı. Söz alamadığımız etkinliğin sonrasında teknik nedenlerden dolayı 1 Mayıs özel sayımızı dağıtamadık fakat etkinliğin gerçekleştirildiği dernek binasına protokol olarak bıraktık.
Etkinlikte giriş konuşmasının ardından İDP adına bir sunum gerçekleştirildi. Yoksullaşma, dünyada ve Türkiye’de ekonomik kriz, bunun yol açtığı sosyal çöküş gibi konulara dair verilerin paylaşıldığı sunumda, aynı zamanda son dönemdeki yoğun işçi eylemlerine de veriler ışığında değinildi. Durum tespitinin ardından, ne yapılmalı sorusuna İDP’nin verdiği cevap ortaya konuldu. Ortak talepler ve ortak bir eylem programı etrafında birleşme çağrısı yapan İDP, “İşçinin sorununu işçi çözer” dedi ve 4 ana talep etrafında bir emek ittifakı çağrısında bulundu.
Sonrasında Liman-İş İstanbul Bölge Başkanı, işçi hareketinin mevcut durumuna dair olumlu bir değerlendirme yaptı, grevlerin devamının geleceğini söyledi, mücadeleleri birleştirme çağrısında bulundu. Emek ittifakının kapsamlı olması gerektiğini belirterek konuşmasını sonlandırdı. Bunu takiben söz alan Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın Örgütlenme Uzmanı İlyas Coşkun, BBC Türkiye grevi deneyimlerini paylaştı. Adil bir gelir dağılımı için sermayenin vergilendirilmesi gerektiğini söyleyen Coşkun, 1 Mayıs’ta alanlarda buluşma çağrısı yaptı. Ardından Kadıköy Belediyesi çalışanı Kadim Fırat, sendikal bürokrasiye karşı mücadelenin zorluklarını ve önemini aktardı.
Çağlayan’da tekstil işçiliği yapan Kemal, göçmen işçilere konuşmasında geniş yer verdi. Göçmen işçilerle sınıf kardeşi olduklarını belirttikten sonra, Millet ittifakının sorunlarımıza çözüm olamayacağını söyledi. Kürtlere dönük savaş politikasına verilen desteğin bunu kanıtlar nitelikte olduğunu vurgulayan Kemal, işçinin sorununu ancak işçinin çözebileceğini, dolayısıyla işçilerin kendi kahramanları olması gerektiğini söyleyerek sözlerini noktalandırdı.
Suriye Demokratik Sol Partisi’nden temsilci, konuşmasında göçmen işçilerin sorunlarına değindi. Kapitalizmin yarattığı krizin faturasını ödediğimizi, en büyük payın da göçmen işçilerin payına düştüğünü söyledi. Ardından söz alan Lübnanlı göçmen Eşref ise Lübnan’da işçi sınıfı mücadelelerinin tarihini anlatan bir konuşma yaptı.
Daha sonra söz alan Yemeksepeti kuryesi, Yemeksepeti İşçi Komitesi olarak örgütlenme süreçlerini aktardı. Kurye işçi alkışlarla desteklendi.
Ardından İDP Gençliği adına yapılan konuşmada gençliğin sorunlarından ve öne sürmesi gereken taleplerden söz edildi. Kadın Dayanışması da kadınların ve LGBTİ+’ların sorunlarından bahsetti ve 1 Mayıs’a çağrı yaptı.
Son olarak İDP Genel Başkanı Oktay Benol söz aldı. Mevcut iktidarın gitmesi gerektiğini ve buna çok yakın olduklarını söyleyen Benol, iktidarın gitmemek için her şeyi yapacağını birden fazla kez vurguladı. Dış politikada “maalesef yıldızı parlasa” da hükümetin kaybedeceğini, seçimleri Millet ittifakının kazanacağını iddia eden İDP Genel Başkanı, “Emek İttifakı kazanamaz, fakat mücadeleleri birleştiren ve kendini seçimle sınırlamayan, 2023 sonrasında da varlığını sürdürecek bir ittifaka ihtiyacımız var.” dedi. İşçinin sorununu işçinin çözeceğini vurgulayan Benol’un ardından etkinlik sonlandırıldı.
Söz hakkı alamadığımız etkinlikte, dile getirmek istediğimiz çeşitli görüşlerimiz vardı. Öncelikle; giriş konuşmasında Zap ve Avaşin’e yönelik askeri operasyonları gündem eden İDP’nin bu tavrını, Kürdistan’a dair geçmişteki sessiz tutumuna kıyasla olumlu bulduk. İDP’nin, Suriye’deki kardeş partisi Suriye Demokratik Sol Parti’nin ise Rojava’ya ve Suriye devletinin işgali altındaki diğer topraklara dair bir şey söylememesi dikkatimizi çekti
İşçi Demokrasisi Partisi’nin sunumunda ve onu takip eden sözlerin birçoğunda vurgulanan sayısız işçi eylemi ve sokakları protestolarla dolduran kadınlar, LGBTİ+lar, öğrenciler ne anlama geliyordu? Devrimci durumun ve solun gücünün bir göstergesi olan bu eylemlere sıkça değinen İDP, bu hareketlere nasıl devrimci müdahalede bulunacağına dair bir söz söylemedi. Komünistlerin görevinin kitlelere önderlik etmek olduğunun bilincinde hareket eden bizler, bu önderlik görevini üstlenecek ve proleter devrim yolunda kitlelerin önünden yürüyecek bir devrimci partinin yaratılması için sorumluluk alıyor ve benzer tespitlerde bulunan İDP’nin bu konuda nasıl bir müdahale stratejisi olduğunu merak ediyoruz. İşçi sınıfının bağımsız mücadelesinin öneminden dem vuran sayısız akım, konu seçimlerde bağımsız tutum olduğunda görevden kaçıyor ve “düzen ittifaklarına 2 turda da oy yok!” diyecek bir cumhurbaşkanı adayı göstermekten geri duruyor. İDP’nin Emek İttifakı çağrısını üstümüze alarak soruyoruz “Söz konusu Emek İttifakı’nın çağrıcılığını yapan İDP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her 2 turunda da bağımsız bir hatta konumlanacak bir aday gösterme niyetinde mi?” Seçimleri bir araç olarak kullanma fırsatını değerlendiremeyen kimi akımlar, “kendini seçimle sınırlamayan, sokaklarda yaratılan bir ittifak” laflarının arkasına sığınıyorlar. İDP’nin Emek İttifakı tahayyülü de bu çerçevede mi kalacaktır, yoksa Erdoğan’ı ancak bir devrimle gönderebileceğimizin bilincinde olarak, burjuva ittifaklardan bağımsız bir hat yaratarak elini taşın altına mı koymak niyetinin bir sonucu mudur? Tekrarlanan 2019 seçimlerinde, İDP ve sayısız akım İmamoğlu’na oy çağrısında bulunurken, Köz’ün arkasında duran Komünistler olarak işçi aday Güldes Önkoyun’u desteklemiştik. 2019’da çağrımıza yanıt vermeyen İDP, 2023’e giderken yükselttiğimiz “Düzen ittifaklarına 2 turda da oy yok” diyecek bir cumhurbaşkanı adayı gösterme ve onun çalışmasını sokaklarda örme çağrımıza olumlu yanıt verecek midir? İşçi eylemlerinden ve demokratik hak talepleriyle sokakları dolduran birçok kesimin mücadelesinden övgüyle söz eden akımlardan biri olan İDP, mesele bağımsız bir tutum ve sorumluluk almak olduğunda harekete mi geçecektir, yoksa soldaki muhtelif akımların yaptığını tekrarlayarak “sol güçsüz” yalanına mı sarılacaktır? Bu yalana sarılan o akımlara biz diyoruz ki, “Hayır!”, “Sol hiç olmadığı kadar güçlü ve yine hiç olmadığı kadar burjuvaziye yedeklenmiş durumda”. Bunun ışığında; gücünün ve sorumluluğunun bilincinde olan tüm devrimcilerle ortak mücadele etme isteğimizi ve gayretimizi yineliyoruz.
Demokrasi İçin Tek Yol Devrim!
Devrim için Devrimci Parti!
Yaşasın Komünistlerin Birliği!
Beşiktaş’tan Komünistler