Ne Yapmalı okumalarının son gününde sunumu yapan yoldaş Dogmatizm ve Eleştiri Özgürlüğü gibi soyut bir konu ile başlayan broşürün, “vaziyet buysa ne yapacağız” sorusuna verilen somut bir yanıt olan gazete planı ile tamama erdirildiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Yoldaş, 1898’de kurulan ve Merkez Komite’si henüz ilk toplantısı yapamadan tutuklanmış olan RSDİP’in içinde kurulmuş bir dizi komite veya örgütün bu süreçte dağınık bir hale geldiğini aktardı. Lenin’in bu dağınıklığı “kolektif bir örgütleyici olarak gazete” ile aşma planının, Raboçyeye Dyelo grubu tarafından eleştirildiğini söyledi. Raboçyeye Dyelo, Lenin ve Iskra grubunu, parti organlarını devre dışı bırakarak partiyi ele geçirmek istemekle suçlamaktaydı. Lenin, broşürün bu bölümüne işte bu “gazete partiyi değil, parti gazeteyi yaratır” düşüncesine cevap vererek başlamaktadır. Lenin’e göre Dyelo’cuların eleştirisi dikkate değer değildir, çünkü bu süreçte RSDİP içindeki farklı komiteler çeşitli merkezi yayın fikirleriyle Iskra üyelerine geldiği halde bu planların hiçbiri hayata geçirilememiştir. Iskra grubu, bu başarısız denemelerden sonra, sorunun ertelenemez aciliyeti karşısında sorumluluk alarak oluşturdukları gazete planını RSDİP içindeki dağınık örgütlere sunmuştur.
Lenin, RSDİP’in içinde yer alan Svoboda grubundan L.Nadejdin’in eleştirilerine cevap vererek devam eder. Nadejdin, merkeziyetçi bir örgütün kurulması için güçlü yerel örgütlerin gerektiğini, doğrudan merkezi güçlendirmeye yönelik hamlelerin ise yerel örgütleri zayıflatacağını söyler. Bu nedenle, merkezi bir gazete yerine yaygın bir biçimde yerel gazeteler çıkarmak gerektiğini savunur. Lenin, yerellerde güçlü örgütler ortaya çıkmazsa ne kadar iyi olursa olsun Rusya genelinde çıkan bir gazetenin bir önemi olmayacağına katılır. Fakat yerellerde güçlü politik örgütler yaratmanın tek yolunun, hareketin bu denli dağınık olduğu koşullarda siyasi merkezi güçlendirmekten geçtiğini söyler. Acil olanın, devrimci bir hareket inşa etmek isteyen fakat tuğlaları kafalarına göre yerleştiren yerellerdeki devrimcilere yol gösterecek, siyasi cephanelik sağlayacak bir “yapı iskelesi” oluşturmak olduğunu savunur. Lenin, kendilerini işsizler ve köylüler hakkında yeteri kadar haber yapmamakla suçlayan Nadejdin’in eleştirisine, “keşke bu konularda gazeteye haberler gönderen yeterince “tuğlacı”mız olsaydı fakat bu tuğlacı, tüm Rus yoldaşlarını siyasi bir plan dahilinde haberdar etme kaygısı gütmezse hareketimize faydalı olamaz” diyerek cevap verir.
Öte yandan Lenin, halkla olan bağların güçlenmesi için de yerel sorunlara odaklanmak değil, merkezi ve atak bir tutum edinmek gerektiğini söyler. Bugün KöZ’ün savunduğu siyasi tutumları gerçekleştirmek için önce bizim halkla olan bağımızın artması lazım diyenler de aynı noktada yanılıyor. Iskra RSDİP’li işçilere yönelik çıkmaz. Yeni ve merkezi bir partiyi kurmak isteyen devrimcilere yönelik çıkar. Gazeteyi satıp işçi örgütleriz diye bakarsak, pedogojik bir yayın olsun kaygısıyla hareket ederiz. Halbuki kimse okuyarak propagandaya maruz kalmaz. Propaganda geneli itibariyle sözlü yapılır. Gazete, propaganda yapana cephanelik veren araç olarak düşünülmelidir. Bu anlamda bugün komünistlerin birliğini savunanlara yönelik çıkan KöZ dışındaki tüm gazeteler “halk gazetesi” diyebiliriz.
Sunumun devamında yoldaş, Lenin’in eleştirdiği yerelci anlayışın bugün de güncel olduğunu belirtti. Örneğin yerelde yoğun bir şekilde yürütülen fakat yayın aracılığıyla herkese yansımayan bir faaliyetin merkezileştirme açısından hiçbir faydası olmayacağını belirtti. Veyahut yayının sağladığı merkezi imkanlar olmaksızın yereldeki faaliyetimi yürütebilirim anlayışının da merkezileştirmeye çalışan bir hareketin parçası olanlar tarafından mahkum edilmesi gereken bir anlayış olduğunu söyledi.
Ne Yapmalı okumaları, “bugünün teknolojik imkanlarından faydalanarak gazeteden başka tür bir yayın çıkarilabilir mi” sorusu üzerine tartışma ile sona erdi. Sunumu yapan yoldaş bu soruya “eğer gazeteden daha hızlı tempoda ilerleyen, yani örneğin dolmuşta-otobüste giderken dinlenebilecek kayıtlar gibi araçlara geçilirse, yayın kolektif örgütleyici özelliğini kaybeder” diyerek cevap verdi. Devrimciliği profesyonel bir meslek olarak görmesi gerekenlerin, yayın içeriği hakkında oturup mesai harcaması ve bunlar ışığında propagandaya hazırlanması gerekir. Ekim devrimini fosil görenler, böyle araçlarla mücadeleyi de fosil görüyor. Halbuki kolektif bir örgütleyici olarak gazete fikrinde ısrar, belli bir siyaset ve propaganda tarzında ve belli bir örgüt çalışmasında ısrar anlamına gelir. Siyasi tespitlerin, haberlerin örgütlü bir şekilde değerlendirilmesi, propaganda edilmesi, tüm bu faaliyetler için devrimcilerin bir araya gelebilmesi için daha kolay ulaşılıp tüketilebilir bir araç değil, bugün de gazete gibi bir araç lazımdır.