Paneldeki tüm konuşmaların transkripsiyonuna buradan ulaşabilirsiniz.

19 Nisan 2022’de Boğaziçi Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler Kulübü tarafından Gazete Nisan, KöZ, ve Gerçek Gazetesi’nin katıldığı “Ukrayna-Rusya Savaşına Bakış” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Yaklaşık 45-50 kişinin katıldığı, aynı zamanda Twitter ve YouTube üzerinden canlı yayınlanmasıyla birlikte dinleyici sayısının 1000’i aştığı panel, 2 tur şeklinde gerçekleşti.

İlk turda ilk sözü İDP’nin yayını olan Gazete Nisan adına konuşan panelist aldı.

İDP panelisti ilk turdaki konuşmasında, konuşmasının başında belirttiği şu temel talepleri üzerine konuştu:

Rus ordusunun işgalinin sonlandırılması ve geri çekilmesi
Ukrayna halkının başlattığı direnişin desteklenmesi
Ukrayna devleti ve hükümetine hiçbir destek vermeden ezilen ulus olduğu için Ukrayna halkının kendi kaderini tayin hakkının tanınması
Ukrayna’nın dış borçlarının iptal edilmesi ve
Herhangi bir ABD-AB emperyalizmine veya NATO’nun müdahalesine karşı çıkılarak NATO’nun da aynı zamanda lağvedilmesi.

Bu taleplere değindikten sonra, sol içerisinde tarihsel olarak savaş konusunda farklılaşan “sosyal demokrat tutum”, “pasifist tutum” ve “devrimci tutum”dan bahsetti. “Devrimci tutum” açısından, savaşlarda alınması gereken tutumun savaşanların uluslararası emperyalist hiyerarşideki sosyoekonomik konumuna göre değişebildiğini söyledi. Buna örnek olarak, 1. Paylaşım Savaşı’nda Lenin ve Bolşeviklerin öne sürdüğü politikayı, devrimci bozgunculuk adıyla devrimci partilerin kendi hükümet ve burjuvazilerinin yenilgisi için çalıştığı politikayı gösterdi. 20. Yüzyıl boyunca emperyalistler arası çatışmalar haricinde, emperyalist bir ülkenin yarı-sömürge veya bağımlı bir ülkeyi işgali gibi başka türlü savaşlar da olduğu için, bu durumlarda alınacak tutumu devrimci bozgunculuk değil, saldırıya uğrayan yarı-sömürge ülkenin askeri zaferinin elde edilmesi lehine bir pozisyon olması gerektiğini söyledi.

Rusya’nın savaşının NATO’ya veya emperyalizme değil kendi yayılmacı çıkarlarına endeksli olduğunu söyleyen konuşmacı, sınırların Ukraynalı mültecilere tamamen açılması gerektiğini, Ukrayna sorununun çözülmesi ve Ukrayna halkının “kendi kaderini tayin hakkı”nın garanti alınabilmesi için Avrupa Sosyalist Cumhuriyetleri Fedarasyonu’nun kurulması gerektiğini söyleyen Gazete Nisan temsilcisi, İUB-DE olarak başka enternasyonallerin ve sosyalist örgütlerin katıldığı Ukrayna’ya yönelik bir kampanya başlattıklarını belirterek herkesi bu kampanyaya katılmaya davet etti.

Gazete Nisan’dan sonra konuşmasına KöZ Gazetesi adına burada olmadığını, devrimci bir komünist partinin kuruluş kongresini örgütlemek üzere örgütsel olarak ademi merkeziyetçi fakat siyasi olarak da merkeziyetçi bir platformun politik kimliği olan KöZ adına konuştuğuna dikkat çekerek başlayan KöZ panelisti yoldaş, sözlerine Avaşin, Metina ve Zap’taki operasyonun 50 yıldır süren Kürt Baharını bitirmek yönünde bir kez daha yapılmış nafile bir girişimin ürünü olduğunu belirtip, “Başkasını ezen ulus özgür olamaz” saptamasını hatırlatarak başladı.

Savaşı anlayabilmek için Lenin’in emperyalizm çağı tespitlerini hatırlamak gerektiğini belirten yoldaş, Lenin’in analizinin sermaye birikiminin dinamik karakterine işaret ettiğini, bir yerde sermaye birikimi tıkanırken, başka bir yerde daha güçlü bir temelde yeni bir sermayenin doğuşuna işaret ettiğini, tekeller ve mali oligarşinin de buna bağlı olarak gelişen veçheler olduğunu açıkladı. Yoldaş, kimi kapitalistlerin sermaye ihracı yoluyla, kimilerinin önce sömürgeci politikalarla, kimilerinin ise daha aktif bir devlet yapısıyla genişlediğini belirtti.

Ukrayna vesilesiyle asıl sorunun bugün Ukrayna’yı ele alırken bu analizin bizim işimize yarayıp yaramayacağı olduğunu söyleyen yoldaş, “dünyanın bütün emperyalistleri el ele vererek NATO bayrağı ile Ukrayna’yı çökertmeye çalışıyorlar” diyerek Kautskyci bir analiz yapanların Lenin’in analizinin yanlış olduğunu söylemesi gerektiğini söyledi. Tersinin, yani Lenin’in analizinin geçerli olduğunu savunan yoldaş, Rusya’nın emperyalist olup olmadığına dair sermaye ihracına bakan ulusal dar görüşlülüğe malul analizlerin de kapitalizmin dünya çapında bütünselliğini anlayamayan bakış açıları olduğunu belirtti.

Bugün devrimcilerin yapması gerekenin “Rusya’nın çok meşru gerekçeleri var, nükleer silahlar Rusya’nın boynunu boğmak üzere uzatıldı” yahut Ukrayna’da “vatan bağımsızlığı elden gidiyor” diyerek bildiriler yazmak değil, “bu vatanın bizim vatanımız olması için önce iktidarı almamız gerekir” demek olduğunu ifade eden yoldaş bunun Türkiye için de Kürdistan için de geçerli olduğunu belirtti. Yanıbaşımızdaki 4 ayrı gerici bölge devletiyle çarpışan dünyanın en kalabalık ezilen ulusuna işaret ederek burada devrimci, komünist bulamayan ve bu güçlerle uluslararası temelde bir araya gelemeyenlerin hiçbir zeminde enternasyonalizm yapamayacağını açıklayarak ilk tur konuşmasını sonlandırdı.

KöZ’den sonra söz alan Gerçek Gazetesi konuşmacısı, bunun aslında NATO-Rusya savaşı olduğunu, dolayısıyla da Amerikan emperyalizminin başat gücü olan NATO’nun, Amerikan emperyalizminin ve dünya sisteminin karakteri karşısındaki Rusya’nın pozisyonunun önemli olduğunu söyledi. Savaşın gerçek sebebini kavramak gerektiğini belirten konuşmacı, burada aslen dünya kapitalizminin krizinin yahut emperyalist dünya sisteminin krizinin görüldüğünü, 2008-9 yılından itibaren dünya kapitalizminin 3. büyük depresyona girdiğini ifade etti.

Türkiye’nin de bir NATO üyesi olduğunu ve bunun önemli olduğunu dile getiren konuşmacı, NATO üyesi ülkede NATO savaşı varken tarafsız olunamayacağını söyledi. Burada tarafsız kalındığı anda NATO tarafına geçileceğini belirtti ve iki tarafa da eşit mesafede durulamayacağının, çünkü barışın bir devrim meselesi olduğunun altını çizdi.

Gazetesi konuşmacısı, Batı emperyalizmi yenildiğinde, dünya kapitalizmi krizi karşısında İngiltere, Fransa, Almanya ve Amerika içerisinde oluşacak hareketler düşünüldüğünde, dünya devrimi açısından devrimci mücadelenin önünü ve barışa giden yolu daha fazla açacağı için NATO’nun yenilgisi için mücadele ettiklerini söyledi. Önlerindeki görevi de Türkiye’nin NATO’dan çıkması, İncirlik ve Kürecik gibi üslerin kapatılması için mücadele etmek olduğunu ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.

İlk turun ardından soru bölümüne geçildi.

Tüm konuşmacılara, “Askeri olarak destekleyip politik olarak desteklememek ne demektir?”, “Konuşmalarda UKKTH hakkında duruldu ama net olarak ifade edilmediğini düşünüyorum, bütün konuşmacılara soruyorum. UKKTH’yi siyasi bağlam olarak nereden kurmak gerekir? Devlet hakkından bahsedildi ve bu bağlamda da aslında yakın bir örnek olarak hem Ukrayna meselesinde “bağımsız birleşik Ukrayna” diye bir söylem var. Bunun “bağımsız birleşik Kürdistan” ile ilişkisi nedir? İkisini de aynı şekilde mi değerlendirmek gerekir?”, “Şu anda Türkiye’de de önümüzde seçimler söz konusu aslında. Şu anda da Türkiye’de sol akımların bazıları ikinci turda hatta ve hatta birinci turda da Millet İttifakı’na veririz gibi söylemlerde bulunuyorlar. Peki NATO’cu Millet İttifakı’na karşı bu seçimlerde nasıl bir tutum almak gerekir?” ve “Bir savaşın veya siyasi bir olayın ilerici sonuçları var diye komünistler o savaşı veya siyasi olayı destekler mi? Bunun misal sömürgecilik ve ilhakçılık meselesindeki yansıması ne olur?” soruları soruldu.

Gerçek Gazetesi’ne “NATO-Rusya Savaşı olarak ifade ettiğiniz Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde ölçülü yumruk diye bir şey yoktur diye bir tabir kullandınız. Neden NATO’nun ve ABD’nin sadece ekonomik yaptırımlarla ilerlediğini düşünüyorsunuz? İkinci olarak da Rus işgaline karşı bir halk direnişi yoktur dediniz. Bu durumda Ukrayna’da direnmekte olan tüm Ukraynalıların Nazi olduğunu mu iddia ediyorsunuz?” ve “NATO’nun yenilgisinden bahsettiniz. Rus devleti, burjuvazisi ve hakim sınıfları tarafından NATO’nun yenilgisiyle, NATO’nun Ukrayna işçi sınıfı veya NATO üyesi olan ülkelerin işçi sınıfları tarafından yenilmesi aynı anlama mı gelir?”

KöZ’e “Hiçbir savaşın emperyalizm ve proleter devrimler çağındayken emperyalizmden bağımsız olarak ele alınamayacağı tespitine katılıyorum. Anlattıklarınızdan çıkarımım ve sorum işe şu: İşgal altındaki tarihsel Filistin’de, yani Gazze’de ya da Ramallah’ta Filistinli komünistlere düşen görev Gazze’de Hamas’ı, Ramallah’ta da Mahmut Abbas yönetimini devirmektir? Yani ilk öncelikli görev bu mudur?” soruları yöneltildi.

Panelin ikinci oturumu, Gerçek Gazetesi’nden konuşmacıyla başladı. Paenelist ekonomik yaptırımlar ve nükleer savaşla ilgili soruya savaşı Rusya başlatmış gibi görünse de esasen savaşa Rusya’nın çekildiğini, burada ekonomik yaptırımlara bakmak gerektiğini ve bunun da Rusya’nın emperyalist olmadığının kanıtı olduğunu, çünkü emperyalist dünya sistemi içerisinde yaptırım uygulanamayacağını söyleyerek yanıt verdi. Amerika’nın net bir şekilde Rusya’yı nükleer savaşla tehdit ettiğini, mesele NATO ve Rusya arasında bir savaşa dönüşürse bunun bir nükleer savaşa dönüşeceğini yineledi.

Seçimler konusunda Millet İttifakı’nın da Cumhur İttifakı’nın da NATO’cu olduğunu söyleyen
Panelist ikisine de karşı olduklarını ifade etti. Birinci turda da ikinci turda da burjuvazinin hiçbir adayını desteklemeyeceklerini, sosyalistleri bağımsız bir odak yaratmaya çağırdıklarını, bu odağın da NATO ve emperyalizm karşıtı olması gerektiğini dile getirdi.

Gerçek Gazetesi’nden sonra KöZ adına söz alan yoldaş, Lenin’in Rusya’yı askeri-feodal emperyalist bir güç olarak tanımladığını, bir yandan Lenin’in broşürünü savunanların da diğer yandan “1991’de Saddam Hüseyin tuzağa getirildi, NATO’cular kolektif olarak saldırdı, sonra Irak’a saldırdı, sonra Balkan Savaşı da öyleydi, şimdi Ukrayna Savaşı da öyle” diyerek analizler yaparak Kautsky haklı dediğini, Lenin’in ruhuna fatiha okuduğunu çünkü böyle bir tahlille dünyada son 30-40 yıldaki gelişmelerin Lenin’in Emperyalizm broşürüyle alakası olmadığını, esasen emperyalistlerin birbirleriyle savaşmadıklarını savunduklarını vurguladı.

Türkiye’de devrimcilik yapmak isteyenlerin bazı konularda en az Rusya ve Ukrayna konusunda konuştuğumuz netlikte ve büyük harflerle konuşması gerektiğini söyleyen yoldaş, yürütülen haksız bir savaşta “ben kendi devletimin yenilgisini istiyorum” demezsek devrimci olamayacağımızı vurguladı.

Son olarak Cumhurbaşkanlığı seçimine değinen yoldaş, NATO’culara karşı, Amerikancılara karşı her turda bağımsız bir politikayı savunan bir cumhurbaşkanı adayı çıkaralım demesi gerektiğini vurguladı ve böyle bir öneriyi KöZ adına yükseltti. Putin’i veya Zelensky’i desteklemeyeceğimizin altını çizen yoldaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde DİP veya İDP’nin kendisinin böyle bir aday çıkarttığı takdirde oradaki cumhurbaşkanı adayını amasız fakatsız destekleyeceğimizi açıklayarak sözlerini noktaladı.

KöZ’den sonra söz alan Gazete Nisan konuşmacısı, sadece devletin yıkılması gerektiğini söylemenin aslında hiçbir şey söylememek olduğunu söyleyerek başladı. Bir ulusun ezilen ulus olup olmamasının ölçütünün devlet hakkına sahip olup olmaması olmadığını söyleyen Gazete Nisan konuşmacısı, UKKTH’nin bugün mücadelenin alacağı evreye bağlı olarak 2 işleve sahip olduğunu söyledi. İlk aşamanın aslında Rus işgalcinin kovulması yönünde olduğunu, ikinci aşamanın ise Ukrayna halkının kendi kaderini hem bağımsız, demokratik bir zeminde durabilmesi için hem de bunun Batılı finans-kapital merkezlerden ve emperyalistlerden bağımsızlaşmasını öngördüğünü ifade etti.

Rusya’nın bugün gerçekten NATO’ya karşı bir savaş vermediğini dile getiren Gazete Nisan konuşmacısı, Lenin ve Bolşeviklerin Kornilov’a karşı askeri cephede işçilerin tabanını kazanmak için hiçbir politik destek vermeden Kerensky’le yaptıkları taktiğin başarılı olduğunu ifade etti.

Seçimler meselesinde ise Millet İttifakı’nın İstanbul Sözleşmesi, Kürt meselesi vb.de ehvenişer bile olmadığını söyleyen Gazete Nisan konuşmacısı, İDP’nin yükselttiği çağrının işçi-emekçi ittifakının yükseltilmesi olduğunu söyleyerek, bu ittifakın sadece sol partilerle sınırlı olmayıp aynı zamanda sendika ve işçi örgütleriyle genişletilmesi gerektiğini ifade etti. TBMM’ye işçi ve emekçilerin sokulmasının gerekti olduğunu dile getiren konuşmacı, bu ittifakın başkanlık rejiminden kopuş için benimsemesi gereken sloganın “Bağımsız Egemen Kurucu Meclis” olması gerektiğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.

2. Tur konuşmaların tamamlanmasıyla panel sona erdi.
Üniversitelerden Komünistler