21 Ekim Pazar Günü 1 Mayıs Mahallesi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde Yerel Seçimler ve Yerel Yönetimler başlıklı söyleşimizi gerçekleştirdik. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı söyleşiye 1 Mayıs Mahallesi’nden HDP, EMEP, Partizan’ın yanı sıra derneklerden de katılım gerçekleşti. Söyleşide yerel seçim öncesi siyasal durum, KöZ’ün yerel seçim taktiği ve özel olarak muhtarlık seçimleri gündemi konuşuldu. Soru cevap bölümü hem sorulan sorular hem de görüşlerin bildirilmesi ile canlı bir şekilde geçti.
Söyleşide KöZ adına konuşan yoldaşımız şu çerçevede bir sunum yaptı:
“Mart ayında gerçekleşecek yerel seçim öncesi siyasi tabloyu tek bir cümle ile özetleyebiliriz: Hükümetin artan sıkışmışlığı ile muhalefetin pısırıklığı ve bağımsız bir sol tutum takınmaktan kaçınan pozisyonu arasındaki karşıtlık.
Hükümetin sıkışmışlığını iki olay üzerinden görebiliriz. Bunlardan birincisi,AKP bu seçimlerde de MHP’ye mecbur ancak tersinden MHP onu daha çok sıkıştıran bir hatta ilerliyor. Andımız ve Brunson meselelerine verdiği tepki bunun bir örneği. Danıştayın andımızı okullarda tekrar okutma kararı AKP’de tepki uyandırırken MHP yekten andımızı sahiplendi. Üstelik Bekir Bozdağ’a çok sert bir biçimde saldırdı. Yine buna paralel olarak MHP AKP’yi Kürdistan’da elindeki parti enstrümanını yok edecek şekilde ilerlemeye zorluyor.
Aynı zamanda HDP’yle başa çıkmak için de AKP’nin seçilenler yerine kayyum atamak türünden tehditler savurması gerekiyor. Gelgelelim AKP’nin bu türden tehditleri uygulayabilecek daha az kapasitesi var. 7 Haziran- 1 Kasım arasında yürüttüğü baskı politikalarını 24 Haziran’a doğru uygulayamadı. Şimdi de uygulayamayacak. Dolayısıyla solun önündeki imkanlar daha büyük.
İkinci olarak AKP’nin ABD ile arasındaki gerilim büyüyor. Kaşıkçı olayı ABD’nin Suudi Arabistanı zora sokmak için yaptığı bir hamledir. Ama bu operasyonun Türkiye’de yapılmış olması, ABD’nin Türkiye’yi bu konularda tavır almaya zorlaması da ABD’nin Türkiye’ye yönelik bir sıkıştırma hamlesidir.
Muhalefetin pozisyonuna gelirsek öncelikle ABD’nin Türkiye’de bir sokak hareketini kışkırtmadan muhalafet planladığını hatırlamakta fayda var. Amerikancı sol Erdoğan’a karşı hukuk yolundan bir mücadele verilebilir ve kazanım elde edilebilir diye bakıyor. Genel olarak CHP bu yönelimini bozacak herhangi bir taktik tutum takınmıyor.
Çoğunlukla geçen seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de Erdoğan’ı seçimle gönderme hayali kuruluyor. Bu nedenle CHP’nin karşısına açıktan çıkamayan bir sol var karşımızda.Ek olarak boykot çağrıları da CHP’ye hizmet ediyor.Sol bu sıkışmışlığı nedeniyle sivil toplumcu bir şekilde muhtarlık seçimlerine hazırlanıyor.
Platformun önümüzdeki yerel seçime dair bakışına geldiğimiz zaman ikili bir seçim taktiği olduğunu anlatabiliriz.Yerel seçimlerde sol blok önerisi ve muhtarlık seçimlerinde sivil toplumcu olmayan politik bir çalışma. Bugüne kadar birinci kısım üzerinde çok durduğumuz için asıl olarak ikinci kısım üzerinde duracağız.
Sol genel olarak yerel yönetimlerden özellikle hizmet bazlı bahsediyor ve belediyeler vesileyle emekçilerin kazanımlarından söz ediyor. Ve aslında sosyalistlerin halk için belediyecilik yaptığını ya da bunu asıl sol akımların yapabileceğini söylüyor.Buna karşın biz hem yerel yönetimlerin sınırlı kazanımlar sunacağını hem de esas önemli olanın hizmet değil işleyiş süreci olduğunu ifade etmeliyiz.
Yerel seçimlere özellikle de muhtarlık seçimlerine siyaset karıştırmama tutumu üzerinde ayrıca durmak gerekir. Politik bir çalışma yürütmemek Tayyip’in ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir.Sarayın muhtarı olmayacağız vurgusu çalışmayı politik bir çizgide yürütmek için şarttır.
Yerel seçimler ve muhtarlık seçimlerinden esas beklentinin AKP’nin elinden belediyeler vs. almak değil AKP karşıtı kitleleri seferber eden bir tarzda AKP karşıtı mücadeleyi büyütmek olduğunu vurgulamalıyız.”
Bu konuşmasın ardından konuşmayı yapan yoldaşımız 1 Mayıs Mahallesi’nde sivil toplumcu olmayan, hizmeti değil işleyişi öne çıkaran ve politik olan bir çalışma yürütmeyi hedeflediklerini bunun için desteleyecekleri bir aday olduğunu belirtti. Aşık Veysel Mahallesi’nde Engin Gürbüz’ün muhtar adayı olduğunu ve yürüteceği çalışmadaki prensipleri aktarması için kendisine söz vereceğini söyledi. Buradaki çalışmayı desteklemenin nedeninin adayın komünist kimliğinden ziyade çalışmanın çerçevesi olduğunuvurguladı ve bulunduğumuz alanlarda bu çerçevede kim aday olursa aynı şekilde bir çalışma yürüteceğimizi belirtti.
Engin Gürbüz söz alarak şunları ifade etti:
“Yerel yönetimler yasası ve bunun Türkiye’de nasıl uygulandığı herkesin malumu. Muhtarların elinin kolunun nasıl bağlandığını biliyoruz. Ama haksızlığa ve zulme karşı mücadele edenler emekçilerin güçlenmesi, toparlanması yolunda en küçük bir imkanı bile değerlendirmeliler. Gerek muhtarlık seçimlerinde gerekse de sonrasında sınırlı da olsa yapabileceğimiz şeyler var.
Herşeyden önce seçimleri bizler için bir rekabet alanı olarak düzenleyenlere, hemşericilik yarışına sokanlara inat seçimleri haktan ve mahalleliden yana olanların güçlerini birleştirdiği bir zemine çevirebiliriz. Bu yüzden bir önseçim önerisinde bulunuyorum. Hemşericilik yahut yakınlarını kayırmak için değil mahallelinin çıkarlarını savunmak için aday olduğunu savunan tüm muhtar adaylarıyla birlikte aday tanıtım toplantısı düzenleyelim. Sonunda da bir ön seçim düzenleyelim. Bu önseçimi kim kazanırsa muhtarlık seçiminde hep beraber bu adaya destek verelim. Böylelikle mahallemizde grupçuluğa karşı dayanışma geleneğinin oluşması için bir adım atalım.
İkincisi mahallenin sorunları tek başına bir muhtarın altından kalkabileceği sorunlar değildir. Tüm mahallenin bu doğrultuda seferber olması gerekir. Mahallelimizin seferber olması için de karar alma sürecine doğrudan katılması gereklidir. Mahallemizin düzenli toplanan bir meclise ihtiyacı vardır. Mahalle meclisimiz muhtarın aldığı kararları onaylattığı ya da danıştığı bir meclisi olmamalıdır. Muhtarlığın aldığı tüm kararları alan, muhtarı görevlendiren ve denetleyen bir meclis olmalıdır. Mahallemizdeki tüm dernek ve kurumların, elbette tüm mahalle halkımızın doğal bileşeni olduğu bir meclisi oluşturmak için muhtar adayı oluyorum.
Üçüncüsü saydamlıktır. Muhtarın gizlisi saklısı olmamalıdır. Muhtarın yaptığı tüm görüşmeler, kendisine gelen tüm yazılı talimatlar, yaptığı tüm harcamalar tüm mahallelinin bilgisi dahilinde olmalıdır. Hükümetle halk arasında aracı rolü oynamak isteyen muhtarlar, hükümetin halkı yönetmek için kullandığı araç olmaya mahûm olurlar. Devletin değil halkın gözü kulağı olmak için muhtarlığa adayım.
Dördüncüsü muhtarlık bir gelir ve geçim kapısı olmamalıdır. Halkla birlikte yönetenler muhtarlık maaşı ve faaliyetinden elde edilen gelirleri yine halka iade etmelidirler. Muhtarlık maaşını ve gelirlerini mahallenin ihtiyaçları doğrultusunda mahalle meclisi kullanmalıdır.
Hedeflerim ve ilkelerim 1 Mayıs Mahallesi halkından yana ilkeler ve hedeflerdir. Bu ilke ve hedefleri benimseyenlerle birlikte, çerçevesini birlikte tasarladığımız bir seçim çalışması yürütmek istiyorum.”
Bu sunumların ardından siyasi sürece, yerel yönetimlere, yerel seçimlerden hedeflere dair komünistlerin bakışı ve somut olarak 1 Mayıs Mahallesi’nde yürütülecek çalışmaya dair özellikle de mahalle meclisi ve muhtarlık gelirlerinin muhtarın geçimi için kullanılmamasına dair sorular soruldu ve görüşler bildirildi.
Söyleşi siyasi sürece ilişkin değerlendirmemizin yanı sıra yerel seçimler ve yerel yönetimlere ilişkin platformumuzun yaklaşımını anlatmamıza vesile oldu. Yerel seçimlere dönük olarak 1 Mayıs Mahallesi’nde yürüteceğimiz muhtarlık çalışmasının ilk adımı olarak gerçekleşti. Bir sonraki adım olarak 1 Kasım’da mahallede bulunan derneklerle yapılacak toplantının çağrısı yapılarak söyleşi sonlandırıldı.
İstanbul’dan Komünistler